Dikkat! Soğuk hava cildinizi yıpratmasın!

Dikkat! Soğuk hava cildinizi yıpratmasın!

Dikkat! Soğuk hava cildinizi yıpratmasın!

Kış mevsiminde havaların soğuması, rüzgar, hava kirliliği, kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirmek, daha az su içilmesi ve terlemenin azalması gibi faktörler cildimize önemli zararlar verebiliyor. Bu etkenler ciltte kuruluğun şiddetlenmesine, bunun sonucunda da çeşitli cilt hastalıklarının gelişmelerine veya alevlenmelerine yol açabiliyor.

İSTANBUL(İGFA)-  Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Sağlam, ayrıca Covid-19 enfeksiyonundan korunmak için kullandığımız maskelerin ve pandemi sürecinde yaşadığımız yoğun stresin de bazı cilt hastalıklarının daha sık görülmesinde etkili olduklarına dikkat çekerek, “Özellikle yüzde kızarıklık, kaşıntı ile pullanmayla kendini gösteren ve halk arasında yağ egzaması olarak bilinen seboreik egzamaya kış aylarında daha sık rastlıyoruz.

Gül ve akne hastalıkları da yine bu mevsimde artış gösteren veya şiddeti artan hastalıklar arasında yer alıyor. Dolayısıyla ciltte kızarıklık, çatlama, kaşıntı, pullanma ve derin izler gibi yaşam kalitesini düşürebilen sorunların artmaması için bir dizi önlem almak çok önemli” dedi. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Sağlam, kış aylarında yüzde sık görülen 3 cilt hastalığını anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

SEBOREİK EGZAMA

Soğuk hava, nem kaybı, rüzgar, sıcak suyla yapılan uzun süreli banyolar… Kış aylarında bu faktörler havayla en çok temas eden yüz bölgemizde; kızarıklık, kaşıntı ve pullanmayla karakterize olan ‘seboreik egzama’ şikayetini artırıyor. Toplumda ‘yağ egzaması’ olarak bilinen seboreik egzama yüz bölgesinin yanı sıra saçlı deri ile göğsün üst bölgesinde de sık görülüyor.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Sağlam, bu hastalığın maske, soğuk hava, stres, bazı besinler ve pek çok faktörün etkisiyle tekrarlanan kronik bir hastalık olduğunu belirterek, “Seboreik egzamanın şiddetlenmemesi için cildin kalitesini artırmak çok önemli.Soğuk ve rüzgarlı havada mümkünse dışarıya çıkmayın. Mecbursanız, yüzünüzü olabildiğince kapatmaya özen gösterin. Cildinizi düzenli olarak nemlendirin. Covid-19’dan korunmak için kullandığımız maskeler yağlı kremi daha da yağlandırıyor. Bu nedenle yağlı olmayan nemlendirici kremleri tercih edin.Cilde zarar verdiği için kortizonlu kremler kullanmayın" dedi.

AKNE

Toplumda çoğunlukla ‘sivilce’ olarak bilinen akne, iz bırakabilen kronik bir cilt hastalığıdır. Akne oluşumunun pek çok nedeni var. Kalıtsal ve hormonel etkenlerin yanı sıra hijyene dikkat etmemek, bazı besinler ve cildin aşırı nemli olması gibi etkenler de aknelere yol açabiliyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Sağlam, pandemi sürecinde maske kullanımı nedeniyle ciltte oluşan aşırı nemlenmenin akneleri daha çok şiddetlendirdiğine işaret ederek, “Maske takarken cilde fondöten gibi kapatıcı ürünler sürmek ve makyaj yapmak cildin hava almasını önlediği için akne sorununu daha da şiddetlendirebiliyor” diyor. 

Aknenin tedavisinde başvurulan medikal ilaçlardan oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Ayrıca lazer ve ışık sistemleriyle de akne ve izlerinden kurtulmak mümkün olabiliyor. Cilt tipine göre fraksiyonel lazer, plazma enerjisi, thulium lazer ve dermapen gibi yöntemlere başvuruluyor.  

ROZASEA (GÜL HASTALIĞI)

Toplumda “gül hastalığı” olarak bilinen Rozasea, kış aylarında görülme sıklığı ve şiddeti artan bir diğer hastalık. Yüzde kızarıklık, yanma, batma hissi, damarlarda belirginleşme ve sivilce benzeri oluşumlar, Rozasea hastalığında en sık karşılaşılan sorunları oluşturuyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Sağlam, bu hastalıkta cilde mümkün olduğunca dikkat etmek gerektiğini vurgulayarak, “Yüzde kırmızı görünüm oluşturan bu hastalığın tedavisinde antibiyotikler fayda sağlarken, şiddetli ve tekrar eden tablolarda isotretionin etkili oluyor. Rozasea hastalığına yol açan en önemli faktör, kortizonlu preparatların uzun süre yüz bölgesinde kullanılması. Bu nedenle hekime danışılmadan kortizonlu ürünler asla kullanılmamalı” diyor. 


Haber Kaynak : igfa