İlk olarak nisan ayında İngiltere’de koronavirüs enfeksiyonu geçirdikten sonra bazı çocuklarda "Kawasaki" hastalığına benzer bulguların görülmesi ve birden fazla organda bozulmanın yaşanmasıylabilinen MIS-C, aileleri tedirgin ediyor. Koronavirüs geçiren çocuklarda 4-6 hafta sonrasında yüksek ateşle belirti gösteren MIS-C hakkında açıklamalarda bulunan VM Medical Park Pendik Hastanesi'nden Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, "Ülkemizde de vaka sayıları artış göstermeye başladı. MIS-C dememiz için çocuğun koronavirüs enfeksiyonu geçirmiş olması lazım ama çocuk, hastalığı asemptomatik olarak da atlatmış olabilir. Biz bu hastalığın tanısını koyarken çocuklardahikâye olarak pozitifliğin varlığını sorguluyoruz ve mutlaka tanısal testler yapıyoruz. Bu testlerde hastalığa ait kanıt bulmaya çalışıyoruz. Bu hastalıkta yaşanan yüksek ateş, 3-4 gün sürebiliyor. Aileler daha önce koronavirüs geçirdiyse, daha sonrasında çocuklarında ani ateş, çabuk yorulma, gözlerde kızarıklık, mide bulantısı, kusma gibi farklı bulgular gözlendiğinde sağlık kuruluşuna başvurmalılar" diye konuştu.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
MIS-C hastalığında vücutta birden çok sistemin etkilendiğine vurgu yapan Doç. Dr. Kara, "Mide bulantısı, kusma, ishal, şiddetlikarın ağrısı gibi bağırsak tutulumu semptomları olabiliyor. Böbrek tutulumu ve solunum sistemine ilişkin bulgular; kalp yetmezliğine bağlı olarak çabuk yorulma, hızlı nefes alıp verme gözlenebiliyor. Ciltte farklı çeşitlerde döküntü gelişebiliyor" ifadelerini kullandı.
KAWASAKİ İLE BENZER BULGULARA RASTLANIYOR
Kawasaki hastalığıyla benzer bulguların da görülebildiğini söyleyen Doç. Dr. Kara, “Bunlardan biri de cilt döküntüsüdür. Kawasaki hastalığında gördüğümüz gözlerde kızarıklık, dudaklarda çatlama, ağız içi ve dilde kızarıklık bu hastalıkta da görülüyor” dedi.
"21 YAŞIN ALTINDAKİ BİREYLERDE GÖRÜLÜYOR"
Kovid-19 ile ilişkili olan bu hastalığın daha riskli bir tablo oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Kara, "Bu hastalığa tanı koymak için çeşitli klinik ve laboratuvar kriterlerden faydalanıyoruz.Hastanın 19-21 yaşın (farklı kılavuzlarda değişiklik göstermektedir)altında olması, en az 24 saattir devam eden ateşinin olması, vücudunda döküntü olması, beraberinde birden fazla organ sisteminin etkilendiğini gösteren (kalp, solunum sistemi, nörolojik sistem, mide-bağırsak tutulumu gibi) bir takım klinik bulguların varlığında vücutta iltihabi sürecin yanıtını gösteren laboratuvar belirteçlerine bakıyoruz.Bizim sıklıkla gördüğümüz grup 2-16 yaş arasındaki çocuklar. Bu da Kawasaki hastalığından daha büyük yaş grubuna denk geliyor. Ortalama yaş grubu 7-8 diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Kara, hastalığın ölümcül sonuçlar doğurabileceğini ancak yapılan çalışmalarda görülme oranının100 binde 2 olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
"YÜKSEK DEĞERLER UYARICI OLUYOR"
Vücuttaki iltihabi yanıtın arttığını gösteren belirteçlerin doktorlar için uyarıcı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vücutta iltihabi yanıtın arttığını gösteren belirteçler var. Bunların yükselmesi bizim için uyarıcı oluyor. Hastalarda; ailesinde yada kendilerinde geçirilmiş bir Kovid-19 öyküsü arıyoruz. Şüphelendiğimiz olgularda dahaileriincelemeler yapmamız gerekebiliyor. Örneğin beyin tutulumu düşündüğümüz olgularda beyin görüntülemesi yapıyoruz; karın ağrısı şiddetli çocuklarda karın ultrasonu çektiriyoruz. Hastalık çok yeni olduğu için kalıcı hasar bırakıp bırakmadığını henüz bilmiyoruz. Bu konuyla ilgili uzun vadeli çalışmalara ihtiyacımız var."
"BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN DÜŞÜKLÜĞÜYLE ALAKALI DEĞİL"
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, takip edilen hastaların tedaviye iyi yanıt verdiğini ancak 6 ay-1 yıl gibi belirli aralıklarla tekrar değerlendirilmeleri ve uzun süreli izlenmeleri gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Kara, "Bu hastalık bağışıklık sisteminin düşük olmasıyla ilgili bir durum değil. Bu hastalığa yakalanan çocukların birçoğu öncesinde tamamen sağlıklı çocuklar. Butablo da bizim bildiğimiz bir bağışıklık sistemi yetmezliği değil. Hastalığı kolaylaştırıcı genetik bir takım yatkınlıklar da olabilir. Bu da ileriki yıllarda çalışmalarla ortaya konacak bir durum" diye konuştu.
"KORONAVİRÜSTEN KORUNMAK YETERLİ OLACAKTIR"
Doç. Dr. Kara, bu hastalığın yaşanmaması için alınacak en büyük önlemin koronavirüsten korunmak olduğunu dile getirerek, “Maske, temizlik ve sosyal mesafe koronavirüste olmazsa olmazımız. Kovid-19’un toplum içinde yayılmasını durdurup, hastalık sıklığını azalttığımız takdirde zaten Kovid-19 ilişkili MIS-C de aynı oranda azalacaktır” dedi.