Uzmanlar, Türkiye ile ilişkiler açısından Trump`ın yeniden seçilmesinin Biden`a kıyasla daha olumlu olacağını düşünüyordu.
Biden ise dış politika konusunda oldukça tecrübeli bir isim. Üstelik Türkiye`yi de yakından tanıyan ve 2000`lerin başından bu yana iki ülke ilişkilerinin bazı dönüm noktalarında kritik roller üstlenmiş bir siyasetçi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama`nın, Demokrat Parti`nin başkan adayı olduğunda, kendisine yönelik dış politikada deneyimsiz olduğu eleştirilerini gidermek için Biden`ı Başkan Yardımcısı adayı olarak seçtiği yorumları yapılmıştı.
Joe Biden`ın 2020`de Trump`ın karşısına çıkartılacak doğru isim olduğunu düşünenler dış politika konusundaki uzmanlığının yanı sıra cazibesi ve tatlı diliyle halka ulaşabilen bir konuşmacı olmasına ve yaşadığı korkunç kişisel trajedileri atlatabilen cesur biri olarak nitelendirilmesine dikkat çekiyorlardı.
Biden`ı eleştirenler ise yaşını ve geçmişte yaptığı sayısız gaftan hareketle pot kırmaya yakın olmasını ön plana çıkarıyordu.
Joe Biden, 36 yıl boyunca aralıksız Senatörlük yaptı. Bu dönemde Adalet Komisyonu ve Dış İlişkiler Komisyonu üyeliklerinde bulundu. Bir dönem Dış İlişkiler Komisyonu`nun başkanlığını yürüttü. Bu görevleri sırasında Türkiye`yi yakından ilgilendiren birçok konunun içinde yer aldı.
Kampanya sırasında ise Aralık ayında New York Times`a verdiği bir mülakatın Türkiye ile ilgili kısımlarının Ağustos ortasında sosyal medyada paylaşılması sonrasında mülakat sırasında sarf ettiği sözler büyük tepki topladı.
Biden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ı "otokrat" olarak tanımladığı söyleşide, Türkiye`deki durumdan büyük endişe duyduğunu aktardı.
Biden, "Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan`a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim... Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan`ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle" dedi.
Biden`ın bu sözlerine hem iktidar hem de muhalefetten sert tepki gelmişti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Biden`ın Türkiye ile ilgili değerlendirmesinin "katıksız bir cehalet, kibir ve ikiyüzlülüğe" dayandığını söylemiş ve "Türkiye`ye emir verme dönemi sona erdi. Ama bunu hala yapabileceğinizi düşünüyorsanız, buyurun. Bedelini ödersiniz" dedi.
Biden, Senatörlüğü döneminde uzun yıllar Türkiye`nin Kıbrıs politikasını sert dille eleştirirken, 1915 olaylarının ABD tarafından "Ermeni soykırımı" olarak tanınması için de faal olarak çalışmalar yürüttü.
Biden`ın Senato`da 36 yıl temsil ettiği Delaware eyaletinde Yunan asıllılarının sayısının fazla olması ve burada yoğun şekilde örgütlenerek birçok siyasi sivil toplum kuruluşuna sahip oldukları biliniyor.
Türkiye`nin 1974`te Kıbrıs`a askeri müdahalesinden bir yıl önce senatör olan Biden, uzun yıllar boyunca Türkiye`ye Kıbrıs`tan çekilme çağrısı yaptı. 1987 yılında da Birleşmiş Milletler`in (BM) bu doğrultuda aldığı karara uymadığı için Türkiye`ye yeniden ambargo uygulanmasını öngören kanun taslağını hazırlayan ve Kongre`ye sunan isimlerden biri oldu. Bu tasarı Kongre`de yeterli oyu alıp yasalaşamadı.
Biden, Senato Dış İlişkiler Komisyonu`nda olduğu dönemlerde Kıbrıs Sorunu`nun çözülememesinden Türkiye`yi sorumlu tutan açıklamalar yaparken, 1999 yılında da Türkiye`ye yönelik 5 milyar dolarlık yardım paketinin serbest bırakılmasını Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak veto etmişti.
Joe Biden, Türkiye`nin ABD ile ilişkilerindeki bir diğer sıkıntılı konu olan 1915 olaylarıyla ilgili de bunun "Ermeni Soykırımı" olarak tanınması gerektiğini savunan bir siyasetçi.
Gerek Senato`daki görevleri sırasında gerekse de Başkan Yardımcılığı döneminde bu konuyu zaman zaman gündeme getiren Biden, bu yıl da seçilmesi halinde sözde soykırımı tanıyacağını vaat etmişti.
Biden 24 Nisan 2020`de, 1915 olaylarının 105. yılında yaptığı yazılı açıklamada da Senato`daki çalışmalarını hatırlatarak, "Soykırımın tanınması için yürütülen çabalara liderlik etmekten gurur duyduğunu" söyledi. Biden, "Ermeni Soykırımı tanıyan bir karara destek vereceğime ve evrensel insan haklarını yönetiminin bir numaralı önceliği yapacağıma söz veriyorum" dedi.
Bununla birlikte, Biden`ın 2009 senesinde başkan yardımcısıyken sarf ettiği bazı sözler Ermenistan`la ciddi bir diplomatik kriz yaşanmasına neden olmuştu.
Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşme süresinin yürütüldüğü 2009 yılında Biden`ın Ermeni lobisine mensup bazı kişilerle sohbet ederken çekilmiş görüntüleri internet ortamında yayınlanmıştı. Görüntülerde, Biden`ın dönemin Ermenistan Başbakanı Serj Sarkisyan`ın normalleşme süreci nedeniyle kendilerinden sözde soykırımın ABD`de tanınması için baskı kurmamalarını istediğini söylediği görülüyor.
Bu görüntülere, özellikle ABD`deki Ermeni diasporası sert tepki göstermişti. Biden ise sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek, kendini savunmuştu.
Senato`da görev yaptığı dönemlerde sıkıntılı konularda Türkiye karşıtı bir tutum takınan Biden`ın, Başkan Yardımcılığı sırasında daha dengeli bir role büründüğü görülüyor.
Biden, ABD Başkan Yardımcısı olarak dört kez Türkiye`yi ziyaret etti ve bu ziyaretlerin her biri ikili ilişkiler açısından kritik dönemlerde yapıldı.
Türkiye`ye ilk ziyaretini Aralık 2011`de yaptı. Biden, ana gündemini Arap Baharı nedeniyle Orta Doğu`daki yaşanan gelişmelerin oluşturduğu ziyaret kapsamında, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.
Joe Biden yine aynı ziyarette Fener Rum Patrikhanesi`ni de ziyaret etti ve burayı ziyaret eden ilk ABD Başkan Yardımcısı oldu.
Biden`ın ikinci ziyaretinin tarihi ise Kasım 2014. Bu ziyaret de DAEŞ`in Kobani`ye yönelik operasyonu ve ABD`nin de örgüte karşı başlattığı hava bombardımanlarının hemen ardından geldi. Aynı dönemde ABD, Türkiye`nin terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle "terör örgütü" kabul ettiği Halk Savunma Birlikleri`ne (YPG) silah desteği vermeye başlamıştı.
Biden, ziyaret kapsamında İstanbul`da bazı sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya geldi. ABD basınında, Biden`ın bu toplantılardan birinde güçler ayrılığının önemine ve başkanlık sistemlerinin risklerine vurgu yapmasının, Ağustos 2014`te Türkiye`de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Erdoğan`ın galip çıkmasına ve başkanlık sistemi tartışmalarına bir gönderme olduğu yorumları yapılmıştı.
Biden`ın üçüncü ziyareti Ocak 2016`da oldu. Bu ziyaret de Türkiye`nin DAEŞ`le mücadele koalisyonuna dahil olması ve ABD`nin bu örgüte yönelik operasyonlarında Türkiye`deki üslerini kullanmasına izin vermesinden kısa bir süre sonra gerçekleşti. Bu ziyarette DAEŞ`e karşı mücadelede atılacak adımlar ele alınırken, Biden hem DAEŞ`i hem de PKK`yı Türkiye`nin "varlığına bir tehdit" olarak nitelendirdi.
Biden, ABD Başkan Yardımcısı olarak Türkiye`yi dördüncü ve son kez 2016`da ziyaret etti. 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık bir ay sonra yapılan bu ziyaretin ana gündemini de Fethullah Gülen`in iadesi oluşturdu.
Biden, Erdoğan ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, müttefiklerinden birinin demokrasisine zarar verdiği iddia edilen birini barındırmaktan hoşlanmayacaklarını ancak bunun hukuk sistemi içerisinde çözülmesi gereken bir konu olduğunu söylemişti.
Joe Biden`ın başkan yardımcılığı döneminde Türkiye ve Erdoğan hakkında yaptığı bazı açıklamalar büyük tartışma yarattı.
Biden, Türkiye`den iki kez özür dilemek zorunda kaldı.
Bu olaylardan ilkinde Türkiye`ye yaptığı ikinci ziyaretten birkaç ay sonra, Ekim 2014`te Harvard Kennedy School`da yaptığı bir konuşma yapan Biden, Orta Doğu`daki en büyük sorunlarını müttefikleri olarak tanımladı.
Biden, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye Devlet Bakanı Beşar Esed`i devirmek adına çok ciddi paralar ve silahlar aktardığını söyledi.
Biden, "Bu ülkeler, Esed`le savaşan herkese yüzlerce milyon dolar para ve onlarca, binlerce ton silah verdi. Bu politikalar El Kaide bağlantılı grupların ve en sonunda da DAEŞ`in işine geldi" dedi.
Biden ayrıca, Türkiye`nin Suriye`ye giden çok sayıda yabancı savaşçının sınırı geçmesine izin verdiğini kabul ettiğini de söyledi.
Bu sözler, Türkiye`nin tepkisini çekti.
Erdoğan, "Bakın bu konuda eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa benim için tarih olur. Sayın Biden eğer Harvard`da böyle bir şey söylediyse bizden özür dilemesi lazım. Öyle ufak tefek çevresinden dolaşarak yapılacak açıklamalar bizim kabulümüz değildir" dedi.
Biden da daha sonra Erdoğan`ı arayarak sözlerinden dolayı özür diledi.
Biden`ın ikinci özrü de 15 Temmuz 2016`daki darbe girişiminin ardından geldi.
Darbe girişiminden bir ay sonra Türkiye`ye yaptığı ziyarette Biden, "Amerikan halkı sizin yanınızda. Obama, Erdoğan`ı arayan ilk insanlardan biri oldu. Ancak yine de özür dilemek istiyorum. Keşke daha erken buraya gelebilseydim. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı (Erdoğan), halkınıza büyük hayranlık duyuyoruz ve bu zorluklara göğüs germe biçiminize hayranlık duyuyoruz" demişti.