ABD`nin eski Türkiye Büyükelçisi ve eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Joe Biden`ın göreve başlamasıyla ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl ilerleyeceğine dair değerlendirmelerde bulundu.
VOA`nın aktardığı habere göre, Atlantik Konseyi adlı düşünce kuruluşunun "Biden Yönetimi ve Türkiye: İkili İlişkilerde Değişim mi?" başlıklı online panelinde konuşan Jeffrey, 20 Ocak`ta yemin ederek başkanlık görevine resmen başlayacak olan Joe Biden yönetiminde ilişkilerin geleceği konusunda çok iyimser olmadığını belirtti ve konuşmasında bunun nedenlerini sıraladı.
İki ülkenin jeostratejik, NATO ve diğer konularda ortak yaklaşım, hedef ve çıkarlarının bulunduğuna ve bu temel doğrultusunda ilişkilerin şu anda olduğundan çok daha iyi durumda olması gerektiğine ama öyle olmadığına işaret eden Jeffrey, "Şunu söyleyebilirim ki ilişkiler Türkiye`de ilk görev aldığım 1983 yılından bu yana gördüğüm en düşük seviyede" dedi.
Jeffrey, Ankara-Washington hattında gerilimin ilk unsuru olarak Türkiye`nin Rusya`dan satın aldığı S-400 füze savunma sisteminin yarattığı krizi gösterdi. Jeffrey, "S-400/F-35 meselesinin ABD için ne kadar ciddi bir varoluşsal sorun olduğunu Türk dostlarıma binlerce kez söyledim. Türkiye`nin bugüne kadar yaptığı hiçbir şey, ki buna 1974 Kıbrıs (Barış Harekatı) da dahil, ilişkilere bu kadar darbe vurmadı çünkü Washington`da kimse bu kararı savunamıyor" diye konuştu.
Biden döneminde ilişkilerin geleceğine dair kendisini karamsar olmaya iten bir ihtimali dile getiren Jeffrey, "İlişkilerde yeni bir başlangıç için her zaman fırsat vardır. Sorun şu ki Trump yönetimi sırasında ilişkilere katkı sağlayan şey sadece kişisel ilişkiler değildi, Trump`ın ve etrafındakilerin dünya görüşüydü" dedi.
Jeffrey, Demokrat Parti içinde ve dolayısıyla Biden yönetiminde da böyle bir yaklaşımın sürdürülüp sürdürülmeyeceği yoksa "Irak`a Afganistan`a girme, Araplara, İran`a şekil verme gibi eski düzene mi geri dönüleceğinin", ilişkiler üzerinde de belirleyici etkisi olacağı görüşünü dile getirdi. Jeffrey, eğer ikincisi olursa ilişkilerde daha da çalkantılı dönemlerin kendilerini beklediği öngörüsünde bulundu.