Türkiye’de salgın döneminde antibiyotik kullanımının yaygınlaştığını söyleyen Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Emine Sönmez, artan antibiyotik kullanımının kötü sonuçlar doğurabileceğini belirterek Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konudaki uyarılarına değindi. Prof. Dr. Sönmez, “Doğru antibiyotik kullanımı veya akılcı antibiyotik kullanımı için doğru tanının yapılması, uygun antibiyotiğin tespit edilmesi, en uygun yoldan uygulanması, en etkin dozda ve en uygun süreyle verilmesi gerekir” diye konuştu.
Antibiyotik kullanımı için, mikrobiyolojik olarak kanıtlanmış bir bakteri enfeksiyonu olması gerektiğinin altını çizen Sönmez, “Bakteriyel enfeksiyon olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış olması, antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olması, doz aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler uygun kullanılmamış olur. Antibiyotikler yaygın ve yanlış olarak soğuk algınlığı, grip, Kovid-19 gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda kullanılmaktadır; fakat virüsleri öldürmezler, virüsün diğer insanlara bulaşmasını önlemezler. Yanlış antibiyotik kullanımı, bakterilerin direnç geliştirmesine neden olur. Bunun sonucunda ise, daha sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda, o antibiyotik artık etki etmez” dedi.
“HER YIL 700 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR”
Yanlış kullanımın, yalnızca o antibiyotiği uygun olmayan biçimde kullanan kişi açısından riskli olmadığını vurgulayan Sönmez, “Bakteriler, gen aktarımı yoluyla direnci birbirine bulaşıyor. Doğada bu dirençli bakteriler sürekli olarak birikiyor ve insanlara da bulaşıyor. Bu nedenle hayat kurtarıcı pek çok tıbbi girişim ve tedavi de enfeksiyon riski nedeniyle yapılamaz hale gelmektedir” diyerek sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike oluşturduğunu belirtti.
Her yıl antibiyotiklere dirençli bakteri enfeksiyonları ile 700 bin kişi hayatını kaybettiğini söyleyen Sönmez, sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer gerekli önlemler alınmazsa 2050 yılında bu sayının 10 milyon kişiye ulaşacağı hesaplanmakta. Bu rakamlar antibiyotik direncinin gelecekte insan sağlığını daha ciddi şekilde tehdit edeceğini göstermektedir. Kovid-19 salgın döneminde yüzde 70’lere varan yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımı da bu tehdide katkı sağlamaktadır. Bu da çok basit enfeksiyonların bile dirençli bakteriler ile meydana gelmesine, hastanede yatış süresinin uzamasına, tedavi maliyetlerinin artmasına, ölümlerin artmasına neden olmaktadır.”
“KOVID-19 ANTİBİYOTİK KULLANIMINI ARTTIRDI”
Kovid-19’a bağlı pandeminin hızla yayılmaya devam ederken dünya çapında antibiyotik kullanımında artış ve antibiyotik dirençlerinde artış görülmeye başlandığını söyleyen Sönmez, “Yapılan çalışmalarda bu ciddi olguların yüzde 3.5- 7’sinde gerçekten bakteriyel enfeksiyon olduğu ve antibiyotik kullanım ihtiyacı olduğu bildirilmiştir. Yoğun bakım ihtiyacı gelişen hastalarda bakteriyel enfeksiyon sıklığı daha da artmakta ve dirençli mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonlar önemli bir ölüm nedeni haline gelmektedir. Covid-19 hastalarının bilimsel veriler ışığında ve akılcı yaklaşımla değerlendirilmesi, birinci basamakta takip edilen asemptomatik- hafif semptomlu olgularda antibiyotik kullanılmaması, bakteriyel pnömonisi olan orta- ağır vakalarda ve yoğun bakımda sekonder bakteriyel enfeksiyonu olanlarda antibiyotik kullanılması daha uygun olacaktır” diyerek antibiyotik kullanımındaki artışın ciddi seyreden olgularda bakteriyel-viral ayrımı yapılmadan yaygın ampirik antibiyotik kullanılmasına bağlanabileceğini belirtti.
“HERKES ‘AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI’ KURALLARINA UYMALI”
Türkiye’nin dünyada antibiyotik direnç oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında geldiği gerçeğini hatırlatan Prof. Dr. Sönmez, antibiyotik kullanma oranımızın, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinin çok üstünde olduğunu ve her üç reçeteden birinde antibiyotik bulunduğunu belirtti. Direnç gelişiminin kullanılan antibiyotik miktarıyla doğru orantılı olduğunu söyleyen Sönmez, “Etkili enfeksiyondan korunma önlemleri ve akılcı antibiyotik kullanımı ile direnç oranları düşürülebilir. Böylece hem enfeksiyonları tedavi edebiliriz hem de antibiyotiklerin yan etkilerinden korunmuş oluruz. Antibiyotik direncini önlemek için doktor, hasta, eczacı, hastane yönetimleriyle ilgili herkes ‘akılcı antibiyotik kullanımı’ kurallarına uymalıdır. Enfeksiyon hastalıklarının erken tanısı için laboratuvar kaynakları geliştirilmeli; viral ve bakteriyel hastalık ayırımı yapılarak gereksiz ve yanlış kullanım önlenmelidir” dedi.
Prof. Dr. Emine Sönmez, sözlerine şöyle devam etti:
“Hastanelerde düzenli olarak direnç araştırılmalı, bu direnç raporlarına uygun antibiyotikler kullanılmalıdır. Sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonları azaltmak için başta el temizliği olmak üzere enfeksiyon kontrol önlemleri en üst düzeyde uygulanmalıdır. Aşı ile önlenebilir hastalıkların aşısı uygulanarak antibiyotik kullanım ihtiyacı azaltılmalıdır. Hekime antibiyotik yazma konusunda baskı yapılmamalıdır. Covid-19 salgını ile uğraşırken antibiyotik direnci de göz önünde bulundurularak sadece bakteriyel enfeksiyon gelişen olgularda antibiyotik kullanılmalıdır. Covid-19 test sonuçları erken açıklanarak gereksiz antibiyotik kullanımı azaltılmalıdır.”
“ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ VEYA AĞRI KESİCİ OLARAK ALGILANMASI YANLIŞ”
Antibiyotiklerin ateş düşürücü veya ağrı kesici olarak da algılanmasının yanlış olduğunu söyleyen Sönmez, “Virüs enfeksiyonlarını tedavi edemez. Yaygın ve yanlış kullanıldığında direnç gelişen antibiyotik, esas etki beklediğimiz bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılamaz hale gelir. Antibiyotikler, hekim reçetesine uygun şekilde kullanılmalıdır. Antibiyotiklere direnç gelişimini önlemek için antibiyotikleri doğru kullanma konusunda toplumun farkındalığını artırmak ve kişi- toplum- küresel ölçekte savaşmak gerekir. Sonuç olarak Covid-19 pandemi sürecinde ikinci önemli bir sağlık sorunu olan antibiyotik dirençleri ile de savaşılmalı ve “akılcı antibiyotik kullanımı” ile ilgili toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır.” dedi.