Edirne, 88 yıl başkentlik yaptığı Osmanlı'dan günümüze kalan tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Bulgaristan'a açılan Kapıkule Sınır Kapısı yolu üzerimde bulunan ve halk arasında 'Kazanova' olarak da bilinen 'Kazan Köprüsü', Karayolları Genel Müdürlüğü'nce 2017 yılında toprak altından çıkarılıp, aslına uygun restore edildi. Kitabesi çalındığı için mimarı özellikleri bilinmeyen köprü, Osmanlı'nın Balkan seferlerine giderken, sipahi askerleri ve topların taşınması için 'Fil Deresi' üzerine yapıldı.
'KAZANOVA KÖPRÜSÜ TOPRAK ALTINDA KALDIĞI İÇİN KORUNMUŞ'
Kazan Köprüsü'nün Osmanlı'nın en önemli eserlerinden biri olduğunu söyleyen sanat tarihçisi Altay Bayatlı, "Fil Deresi üzerinde kurulan köprü, Kapıkule Sınır Kapısı yolu üzerinde. Neredeyse 400 yıllık köprü, 1990'lı yıllarda Karayolları tarafından kavşakta bırakıldı. Üzülerek söylüyorum ki köprünün de bir kısmı tamamen kavşak için bitirilmiş durumda. Keşke biraz daha kavşak uzak yapılsaydı da köprü insanların kullanımında, tarihi eser olarak kalabilseydi. Bu tip Osmanlı köprülerinden Edirne'den bizim Cisr-i Mustafa Paşa dediğimiz Svilengrad bölgesine kadar üç, dört tane daha var. Pek çoğu günümüze ulaşamamış, bu köprü de toprak altında kaldığı için biraz korunabilmiş" dedi.
'OSMANLI BALKANLARA BU KÖPRÜDEN GEÇTİ'
Köprünün, askerlerin ve top arabalarını rahatlıkla geçirilebilecek şekilde inşa edildiğine dikkat çeken Bayatlı, "Osmanlı örneğinde çok gördüğümüz bir köprü mimarisi. Normal de yayaların geçmesi için yapılan taş köprüler oldukça küçük ve dar. Ama burada tek gözlü geniş bir köprü yapıldığını görüyoruz" diye konuştu. Bayatlı, şunları söyledi:
"Kanuni Sultan Süleyman'ın Lala Mustafa Paşa ile enteresan bir anısı vardır, çoğu kişi bu dizeleri bilebilir. Evliye Çelebi Seyahatnamesi'nde şöyle aktarıyor; Budin seferine giderken Kanuni Sultan Süleyman diyor ki Lala Mustafa Paşa'ya 'İhsan eyle de senin köpründen geçelim, paşam.' Mustafa Paşa da 'Dönüşte geçersiniz' diyor. Kanuni de kızıyor ve 'Minnet ile korkma gülü al eline süseni. Geçme namerd köprüsünden ko aparsın su seni' diyor. Kanuni rivayete göre atını nehre sürüyor. Boğulma tehlikesi geçiriyor. Daha sonrasında da sadrazamı azlediyor. Bu köprünün bir de böyle öyküsü var."
