Tarım ve Orman Bakanlığı, Karadeniz'de avlanan hamside; yasal avlanabilir boy uzunluğunun altındakilerin oranının artması nedeniyle hamsi avını 10 gün süreliğine yasakladı. Hamsinin boy uzunluğunun küçük kalmasında aşırı avlanma, besin zincirinin bozulması, kirlilik, deniz suyunun sıcaklığı gibi birden çok faktörün etkili olduğu değerlendirilirken, KTÜ Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Mehmet Kocabaş, hamsi popülasyonunu tüketerek tehdit ettiği öne sürülen yunusların kontrollü avlanması önerisinde bulundu. Kocabaş, "Karadeniz'de canlı yaşamının normal düzeye çekilmesi için anormal bir şekilde artan yunus miktarının dengelenebilmesi için kontrollü yunus avına izin verilmesi gerekmektedir” dedi. Kocabaş’ın bu önerisi tepki çekti.
Uzmanlar, deniz ekosisteminin birer parçası olan yunusların avlanmasının gündeme dahi gelmemesi gerektiği uyarılarında bulunuyor.
‘YUNUSLAR AÇ KALDIKLARI İÇİN AĞDAKİ BALIĞI TÜKETMEYE ÇALIŞIYOR’
KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Yönetimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, doğadaki her canlının bulunduğu yerin kapasitesine göre gelişme gösterdiğini söyledi. Düzgüneş, "Ortamda refah varsa, bol miktarda tüketecek balık varsa bunlarla beslenen canlılar nüfuslarında artış olacak şekilde davranış sergiler. Karadeniz’de balık stoku azaldıkça bu canlılar zaten aç kaldıkları için ağlara gelip ağlardaki balığı tüketmeye çalışıyor veya göç edip başka bölgelere geçiyorlar. Bu yönüyle baktığımızda yunus popülasyonundaki artış hızı azalmıştır. Her iki yılda bir üreyen canlılar üç yılda bir üremeye başlıyorlar. Bunlar insan metabolizmasına çok yakın davranış gösteren canlılar. Ortamdaki olumsuz koşulları dikkate alarak kendi metabolizmalarını buna uydurarak adapte olmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
‘YUNUS AVLANSIN ÖNERİSİ ABESTE İŞTİGAL’
Dünyadaki deniz memelilerinin korunması için yapılan anlaşmalara Türkiye’nin de dahil olduğunu belirten Prof. Dr. Düzgüneş, "‘Accobams’ diye bir kuruluşa üyeyiz. Bu kuruluş, deniz memelilerin dahil olduğu canlıların korunmasını amaçlayan bir kuruluş. Türkiye bu anlaşmayı 2017’de imzaladı, 2019’da dönem başkanlığını üstlendi. Böyle bir anlaşmaya imza atmışız, BERN konvansiyonuna imza atmışız ama ‘Biz bunu tanımıyoruz bunları avlayalım ve bu yasağı tanımayalım’ olmaz. Böyle bir şey yok. Uluslararası anlaşmalar devamlılığı olan şeylerdir. Dünyada yunus avcılığı yapan ülkeler de bu uygulamayı bıraktı. Dünyada avcılığını sürdüren ülkeler bile teker teker bunları yasaklamaya başladı, Norveç yunus avcılığını yasakladı. Japonya hemen bu kararı tümüyle uyguluyor. Böyle bir ortamda sizin ‘yunus avlayalım’ demeniz abesle iştigal” dedi.
‘MARTI DA KARABATAK DA BALIK YİYOR’
Denizde balık stoklarının azaldığını belirten Prof. Dr. Düzgüneş, "Denizde balık varsa balıkçı bir seferde 100 ton da balık kaldırılabilir, balık yoksa ağı boş da çıkabilir. Gemiler, av araçları büyüdü, denizde bunları destekleyecek canlı varlığı kalmadığı için yaptıkları masrafları karşılayamıyorlar. O zaman da ‘yunuslar bizim balıkları yiyor’ deniliyor. O zaman martıları, karabatakları ne yapacağız? Balıklarla sadece bunlar mı besleniyor? Bunların hepsini yok etmeyi kendinize nasıl hak görebiliyorsunuz? En büyük yanlışlık bu” ifadelerini kullandı.
PROF. DR. POLAT: HABİTATI AKIL ALMAZ KİRLETİRSENİZ AZALMA OLUR
Hamsi popülasyonundaki azalmayı doğal tüketicilere bağlamanın hata olacağını belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Hidrobiyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat da "Hamsinin yaşadığı habitatı akıl almaz şekilde kirletirseniz, belirlenen boyutun altında avlarsanız, uygun olmayan zamanlarda avlarsanız popülasyonun azalmasına sebep olursunuz. Ağırlıkları maksimum 75 kilogram olan yunusların, günde 70 kilogram hamsi tüketiyor demek yanlış olur. Bir yunusun tüketebileceği en fazla balık miktarı 7 kilogramdır. Ayrıca hamsiyi sadece yunuslar değil, istavrit, kalkan, tirsi ve mezgit de tüketir. O halde hamsi popülasyonunun sayısı azalıyor diye o balıkları da suçlamak mı gerekir?" diye konuştu.
'EKOLOJİK DENGENİN HALKALARI İNCELENMELİ’
Prof. Dr. Polat, "Doğadaki canlılardan birini suçladığımızda, ekolojik dengedeki görevini bilerek açıklama yapmamız gerekir. Çünkü doğada ki her canlının bir görevi ve ekolojik zincirde bir yeri vardır. Eğer bir popülasyonda aşırı düzeyde azalma veya artış bulunuyorsa, o popülasyonun bulunduğu zincirdeki halkanın tamamına bakmak lazımdır. Hamsinin azalmasını sadece yunuslara bağlayarak açıklama yapmak yanlış olur. Ekolojinin kuralı, bir takım canlının diğer canlılara tüketilecek bir şey oluşturmasından ileri gelir" dedi.