AIDS hastalığı günümüzde en sık görünen hastalıklardan bir tanesidir. Kan ve cinsel temas yolu ile bulaşan bu hastalık vücudun çeşitli noktalarına yerleşerek bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalık olarak ön plana çıkıyor.
AIDS Belirtileri Nelerdir?
AIDS hastalığı belirtileri ortaya çıktıktan sonra mutlaka bir doktora gidilmesi gerekir. Özellikle akut enfeksiyon sürecinde virüsün vücuda girmesinden sonraki haftada genellikle belirti gösterilmez. Sonraki haftalarda ise ateş, boğaz ağrısı, döküntü ve baş ağrısı yaşanabilir. Bu nedenle grip ve benzeri şikayetler ortaya çıkacaktır. HIV bu dönemde en çok bulaşıcı olur. AIDS olarak en yaygın ateş, boğaz ağrısı ve boğazda iltihaplanma yaşanır.
Baş ağrısı ile birlikte lenf bezlerinde de büyüme yaşanır. Genel olarak vücutta döküntüler meydana gelebilir. Bu döküntüler yüz bölgesinde ve avuç içlerinde ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bu kişileri ağzında, yemek borularında ve genital organlarında yaralar da oluşabilir. Bu ağrılı yaraların yanı sıra kas ve eklem ağrıları görülür. Ayrıca bir aydan fazla süren ve tedavi edilemeyen ishal de görülebilir. AIDS belirtileri görülen kişilerde baş ağrısının yanı sıra bulantı ve kusma da yaşanabilir.
HIV Nasıl Bulaşır, Nasıl Tedavi Edilir?
Edinsel bağışıklık yetmezliği sendromu olarak da bilinen HIV cinsel yollarla bulaşır. HIV virüsünün vücuda girmesinin ardından metabolizma zarar görür. Böylece AIDS belirtileri ortaya çıkar. AIDS`ın vücuda girmesi için üç ayrı yol bulunmaktadır. Kanında bu virüsü taşıyan birisi ile cinsel temas yaşandığı takdirde AIDS bulaşabilir.
Bunun yanı sıra HIV virüsü taşıyan hamilelerde anneden bebeğe gebelik sırasında ve ya doğumda bulaşabilir. Bunun yanı sıra AIDS ve ya HIV virüsüne sahip olan bu kişiler kan teması ve ya organ nakli sonucunda bu virüs bulaşabilir. HIV virüsünün tedavisinde temel amaç vücuttaki CD4 adlı bağışıklık sistemi hücresinin azalmasının engellenmesidir. Çünkü HIV virüsünün vücuda girmesi ile birlikte CD4 azalmaya başlar. Bu tedavide ilaç kullanılır.
AIDS Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
AIDS ve HIV tedavisinde belli başlı metotlar izlenerek hastalığın kontrol altına alınması sağlanır. Bu tedavinin gerçekleşmesi sırasında üç farklı ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra tedavide kullanılacak ilaçlar virüsün ilaca karşı gösterdiği dirence göre karşılık verir. Doktor hastaya uygun bir ilaç tedavisi başlatır. Eğer hastanın bünyesi tedaviye yeterli uyumu sağlarsa hastalık büyük ölçüde kontrol altına alınıyor.
HIV virüsünün kesin bir tedavisi olmadığı için bu virüs tamamen yok edilemez. Ancak bu hastalık kontrol altında tutulabilir. Bu tedavinin asıl amacı ise virüsün yeniden oluşmasının engellenmesidir. Ayrıca bu tedavi ile virüsün etkileri kırılarak bağışıklık sisteminin korunması amaçlanır. İlaç tedavisi HIV virüsünün miktarını önemli ölçüde azaltacağı için bu hastalığın bulaşma riski de azalacaktır.
HIV`den En Uygun Korunma Yöntemleri
HIV virüsünden korunmak için belli başlı noktalara dikkat edilmesi gerekir. HIV virüsünden korunmak için cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmalıdır. Bu HIV`den korunmanın en etkili yollarından bir tanesidir. Bunun yanı sıra kondomun temas öncesi takılması ve kaliteli olması çok önemlidir. Ayrıca buna bağlı olarak doğum kontrol hapı ve ya deri altı bantları ve spiraller aynı zamanda diğer tüm gebelik önleyici yöntemler de HIV virüsüne karşı koruma sağlamaz.
HIV Hangi Ortamda Bulaşmaz?
HIV virüsü kapsamında bazı yanlış inanışlar ve ön yargılar bulunmaktadır. O nedenle HIV konusunda doğru sebepleri incelemek gerekir. Buna göre aynı sosyal ortamda, odada, salonda ve ya okulda bulunma, aynı havayı soluma yolu ile HIV bulaşmaz. Kişilerdeki hapşırma, öksürük, ter, göz yaşı gibi vücut çıktılarından da bu virüs bulaşmaz. Genellikle aynı ortamda bulunma ile HIV bulaşacağı düşünülebilir. Buna karşı tokalaşma, sosyal öpüşme, sarılma ve telefon kullanma gibi nedenler ile HIV virüsü bulaşmayacaktır.
HIV virüsü aynı tuvaleti kullanmak ve aynı musluğu kullanmak ile de bulaşmaz. Bu hastalığa sahip olan kişiler diğer insanlar ile aynı havuzu, sauna, hamam ve denizi kullanabilirler. Bunun yanı sıra sivrisinek ısırıkları, böcek sokması ve hayvan ısırması yolu ile HIV virüsü bulaşmayacaktır. Günümüzde genel olarak kişileri bilinçlendirme çalışmaları sonucunda HIV konusunda duyarlılık da kazanılmış olur.
AIDS Hastalığı Dönemleri
HIV taşıyıcılarının genellikle belirli bir dönemleri bulunur. İlk sessiz ve belirtisiz dönemde HIV taşıyıcılarında 8 ve ya 10 yıl boyunca pek çok belirti görülmez. Kişiler son derece normal bir şekilde yaşamlarına devam ederler. Buna rağmen kişi ömrü boyunca HIV virüsü taşıyıcısı olarak ömürlerini sürdürürler. Buna karşı lenf bezlerinde anormal büyümeler de meydana gelebilir. Bu dönemde HIV tanısı konulan kişiler ilaç tedavisine başlamalarının ardından bağışıklık sistemini korumalılar. Bu sayede virüsün vücuttaki etkisi de azaltılmış olur.
HIV enfeksiyonunun görüldüğü ileri evrede bağışıklık sistemi giderek zayıflar. Aynı zamanda bu dönemde genellikle tedavi görmeyen hastalar kansere ve enfeksiyonlara karşı korunmasız olurlar. Bu hastalık nedeni ile vücutta bulunan çoğu organ zarar görebilir. Bu kişilerde en sık görülen belirti aşırı hızlı kilo kaybıdır. Aynı zamanda kalıcı döküntüler yaşayan hastalar kısa süreli hafıza kaybı da yaşayabilirler. Büyük bir yorgunluk hissine sahip olan kişilerde mantar enfeksiyonları da görülebilir.
HIV`de Tanı Nasıl Konulur?
HIV taşıyıcılarında belirtiler ortaya çıktığı andan itibaren mutlaka bir doktora gidilmesi gerekir. Çünkü doktor buna göre tanı koyarak tedavi yöntemini belirler. HIV virüsü kan tahlili sonucunda saptanabilir. Ayrıca vücudun virüse karşı ürettiği antikorlar da vardır.