Diyetisyen Neslihan Öztürk, "Duygu durumunda yaşanan değişiklik sonucunda; ağladık yiyoruz. Güldük yiyoruz. Kutlama yaptık yiyoruz. Dertlendik yiyoruz. Yani o kadar çok duygu durumumuz var ki ilk birkaç saniye de ya da 5-10 dakika da çok iyi geliyor. Fakat sonra ‘Neden yedik’ diye bu kez strese girip daha kötü bir hale geliyoruz. Yani 2 ucu keskin bıçak gibi. Bu nedenle gerçekten aç mıyız; bunun ayrımını yapmak gerekli. Genellikle böyle durumlarda aç değiliz duygusal açlık durumunda bizi duygularımız yönetiyor’’ diye konuştu.
KAN TAHLİLİ YAPTIRMAK ŞART
Diyetisyen Öztürk, kilo vermeye engel olan 10 nedeni DHA’ya açıkladı. Öztürk, ‘’Birincisi öncelikle kilo vermeye başlamadan önce bir kan tahlili yaptırmanız gerekli. Çünkü kan tahlili yaptırdığınız da insülin direnciniz ya da diyabetiniz çıkmış olabilir. Hipotiroidi ya da haşamato yaşıyor olabilirsiniz. B12 eksikliğiniz, demir eksikliğiniz, D vitamini, magnezyum, çinko; bu vitamin ve minerallerde yaşadığınız eksiklikler sizi kilo vermenize engeldir. O nedenle kan tahlili yaptırdıktan sonra bir adım atmanız gerekli. Programa başladınız. Bir hedef belirleyeceksiniz. Doğru ve gerçekçi bir hedef belirlemeniz gerekli. Bu da nasıl olacak; cinsiyetinize göre, yaşınıza göre, varsa hastalığınız kullandığınız ilaçlar, sosyal yaşantınız, iş yaşantınız, duygu durumunuz; bunlara göre belirleyin. Mesela 1 haftada 3 kilo vermek yanlış bir hedef ya da 1 ayda sizin maksimum verebileceğiniz kilo 3 ya da 4 olması gerekirken siz arkadaşınızın verdiği kiloyu hedefleyip bunu 10 kilo vermek olarak belirlediyseniz bunu veremezsiniz. Veremediğiniz için de motivasyonunuz düşer. O yüzden ‘Program da başarısızım’ der ve komple vazgeçersiniz’’ ifadelerini kullandı.
‘UYUMADIĞINIZ TAKTİRDE ERTESİ GÜN 400 KALORİ ALMAYA BAŞLIYORSUNUZ’
Öztürk, kilo vermeye engel olan 10 nedenden üçüncüsünün yeterli egzersiz yapmamak olduğunu bildirerek şunları söyledi:
‘’Mutlaka egzersiz yapmanız gerekiyor. Çünkü aldığınız enerji ile harcadığınız enerji arasında bir fark olması gerekli. Daha kolay kilo verirsiniz. Daha fit bir hale gelirsiniz. Ayrıca kendinizi de çok iyi hissedersiniz. 4’üncü madde; su içmek. Su içmek çok önemli. Hem vücudumuzun yüzde 70-80’i su, beynimizin neredeyse yüzde 90’ı su. Ve su içerek bunu yerine koymuş oluyorsunuz. Besinleri parçalıyorsunuz. Vücuttan atıyorsunuz. Ayrıca tokluğunuz artıyor. O nedenle su içmek çok önemli. 5’inci madde ise iyi uyumak. İyi uyumaktan kasıt; geç yattım geç kalktım değil. Gece 02.00’da en derin uykuda olmanız gerekiyor. O yüzden belirli bir saatte yatıp kaliteli ve derin bir uykuya yatmanız gerekiyor. Çünkü uyumadığınız taktirde ertesi gün yaklaşık 400 kalori kadar karbonhidratlı besinler almaya başlıyorsunuz. Göbek çevrenizde de yağlanma artıyor’’
‘YÜKSEK BİR MOTİVASYONLA PROGRAMINIZA DEVAM EDİN’
Öztürk, 6’ncı maddenin çevre baskısına boyun eğmemek olduğunu söyleyerek, ‘’Türkiye’de klasik bir durum vardır. Birisi diyete başladığında gelir derler ki ‘ Bunu ye; bir kereden bir şey olmaz’ Aynı hafta içerisinde bir kere, iki kere, üç kere derken bu durum çokça yapıldığı için kolay kilo veremezsiniz. Arkadaşlarınızın sizi desteklemesini sağlayın. Size destek olsunlar. Hatta siz onları kendi programınızın, sağlıklı yaşantınızın içine alın. Böylelikle kolay kilo vermeye başlarsınız. Mesela bir hafta boyunca çok iyi gidiyorsunuz; çok dengeli beslendiniz ve egzersiz de yapıyorsunuz. Fakat ani gelişen bir program yaşadınız. Yüksek kalorili beslenmeniz gerekiyor. Hayatın içerisinde kalmak için buna zaten ‘hayır’ dememeniz gerekli. Ama akşam yemeğinde ‘Ben biraz yemeği fazla kaçırdım, arkadaşlara ‘’Hayır’’ diyemedim’. Sabah kalktım artık ben bu işi yapamıyorum’’ diyorsanız başarılı olamazsınız. Sabah kalktığınız da ertesi günü planlayın. Daha düşük kalorili bir programınız olsun. Daha tok kalın. Biraz egzersiz yapın. Suyunuzu iyi için. Ve son derece yüksek bir motivasyonla programınıza tekrar devam edin. Kilo vermeye devam edeceksiniz’’ şeklinde konuştu.
'PAKETLİ GIDALARIN ÜZERİNDEKİ ETİKETLERİ ÇOK İYİ OKUMAK GEREKİR'
Öztürk, düşük kalorili şok detokslar ya da meyve suları gibi karışımlara da dikkat çekerek, ‘’ Bin kalorili ya da 1200 kalorinin altında olan programları uygulamayın. 1-2 haftalık süreçte çok işe yarar. Kas ve sıvı kaybına sebebiyet vermiştir. Ama daha sonrasında metabolizmanız yavaşlamaya başlar. Çok fazla süre besinlerden uzak kaldığınız için de psikolojik olarak artık yapamayacağınızı bilirsiniz ve bir anda kendinizi suyun altına, denizin altına dalmış gibi hissedip çıktığınız da nasıl nefes alıyorsanız burada da çok fazla yemeye başlarsınız. 9’uncu madde de ise paketli gıdaların üzerindeki etiketleri çok iyi okumanız gerekiyor. Paketli gıdaların arkasında 100 gram besinin enerji değeri yazar. İçerdiği vitamin ve mineral bütün hepsini yazar. Ön tarafında da bir poşetin kaç grama denk geldiği hatta bazı poşetlerde bir porsiyonun kaç kalori olduğu ya da bir poşetin kaç kalori olduğu bile yazar. Bunun kendi programınıza uygun olup olmadığını çok iyi okuyarak ayarlamanız gerekir’’ diye konuştu.
‘DUYGUSAL AÇLIK DURUMUNDA BİZİ DUYGULARIMIZ YÖNETİYOR’
Öztürk, son maddenin de özellikle pandemi döneminde çok sık şekilde yapıldığını ifade ederek, ‘’10’uncu madde ise duygusal açlık. Duygu durumumuz değiştikçe; ağladık yiyoruz. Güldük yiyoruz. Kutlama yaptık yiyoruz. Dertlendik yiyoruz. Yani o kadar çok duygu durumumuz var ki ilk birkaç saniye de ya da 5-10 dakika da çok iyi geliyor. Fakat sonra ‘Neden yedik’ diye bu kez strese girip daha kötü bir hale geliyoruz. Yani 2 ucu keskin bıçak gibi. Bu nedenle gerçekten aç mıyız; bunun ayrımını yapmak gerekli. Genellikle böyle durumlarda aç değiliz duygusal açlık durumunda bizi duygularımız yönetiyor. Konuyu değiştirmek gerekli. Gerekirse mutfaktan ayrılmak gerekli. Bir dolaşmak gerekli. Başka işlerle uğraşmak gerekli. Ama bununla baş edemediğinizi biliyorsanız mutlaka bir psikolog ya da psikiyatristen destek alarak bu işi çözümleye bilirsiniz. Bu 10 maddeyi uyguladığınız taktirde kolay kilo vermeye başladığınız göreceksiniz’’ dedi.
