Ankilozan kelimesi kemik ya da diğer sert dokuların birbirine kaynaması anlamına gelirken spondilit kelimesi ise omurga (spine) kemiklerinde iltihaplanma olması manasına geliyor. Ankilozan spondilitin başta omurga kemikleri olmak üzere vücuttaki bazı kemiklerin birbirine kaynaştığı, inflamatuar tipte bir eklem iltihabı çeşidi olduğunu aktaran Medicana Kadıköy Hastanesi Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Seval Pehlevan, ankilozan spondilit hastalığında görülen belirtilerden en sık karşılaşılanın bel ağrısı olduğunu vurguladı.
"HAREKET ETTİKÇE AĞRI AZALIYOR"
Prof. Dr. Pehlevan, “Bel ağrısı toplumda çok sık görülen bir problem. Peki bel ağrısının ankilozan spondilite mi yoksa bel fıtığı gibi başka bir sebebe mi bağlı olduğunu nasıl anlıyoruz? Ankilozan spondilitin de içinde bulunduğu inflamatuar bel ağrısı yapan hastalıklarda ağrının hareketle azaldığını görüyoruz. Yani hareket ettikçe ağrısı azalıyor, dinlenme durumundayken veya uyurken ise ağrısı artıyor. Bu durum mekanik sebeplerle olan bel fıtığı ağrısı gibi durumların tam tersi. Dolayısıyla bir hasta bize ‘Sabah kalktığımda uzun süre hareket edemiyorum tutulup kalıyorum, belim çok ağrıyor.’ ya da ‘Oturdukça belim ağrıyor ama hareket edince düzeliyor.’ şeklinde şikayetlerle geldiğinde aklımıza öncelikle ankilozan spondilit geliyor” şeklinde konuştu.
EKLEM KATILIĞI VE YORGUNLUK SEMPTOMLARI GÖRÜLEBİLİR
Prof. Dr. Pehlevan ankilozan spondilit hastalığında iltihaplanma omurga ve kalça başta olmak üzere göğüs kafesi, diz, omuz gibi eklemlerde de oluşabildiğine ve ayrıca ankilozan spondilitte eklem katılığı, yorgunluk halsizlik gibi semptomlar da görülebildiğine dikkat çekti. Pehlevan, ankilozan spondilitin neden geliştiğine dair, “Ankilozan spondilit gelişiminin altında yatan mekanizmalar henüz tam olarak aydınlatılamadı. Ancak genetik faktörlerin bu hastalığın gelişiminde rol oynadığını biliyoruz. Örneğin HLA-B27 geni taşıyan kişilerde ankilozan spondilit gelişme riski oldukça yüksek” bilgisini verdi.
HASTALIĞI ORTADAN TAMAMEN KALDIRAN BİR TEDAVİ YOK
Ankilozan spondilit teşhisi koymak için hastanın muayene edilmesinin yeterli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Pehlevan, “Şüpheye düşülen veya hastalığın hangi aşamada olduğunun görülmesi gereken durumlarda X-ray film veya MR gibi görüntüleme yöntemlerinden yardım alınabiliyor. Ankilozan spondilit tedavisi ise temelde hastalığın ilerleyişini önlemeye yönelik. Çünkü hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi maalesef ki yok. Ankilozan spondilit tedavisinde eklemlerdeki iltihaplanmayı azaltma ve eklemin hareket kabiliyetinin korunması amaçlanıyor” dedi.
Prof. Dr. Pehlevan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tedavide hastalara iltihaplanmayı önleyici ilaçlar veriyoruz. Bel ağrısı gibi durumların günlük hayatta hastayı kısıtlamaması için de ağrı kesicileri kullanıyoruz. Ankilozan spondilit hastalarında ilaç tedavisi kadar fizik tedavi de önemli. Fizyoterapide bu hastalara omurganın esnekliğini korumaya yarayan, hastanın hareket becerilerini artıran egzersizler yaptırılıyor. Böylece hastanın eklemlerinde meydana gelebilecek tutukluk ve katılaşmayı önlemeye çalışıyoruz. Ayrıca hastanın daha rahat hareket etmesini sağlayarak yaşam kalitesini yükseltiyoruz.”
YENİ OLUŞAN KEMİKLER OMURGANIN HAREKETİNİ KISITLIYOR
Ankilozan spondilit ilerledikçe hastada çok sayıda komplikasyon gelişiyor. Hastalığın ileri dönemlerinde vücudun kendini iyileştirmek adına yeni kemik oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Pehlevan, “Vücudun kendini iyileştirme çabası iyi sonuçlanmıyor. Çünkü yeni oluşan kemikler, omurgada yer alan eski kemiklerin arasındaki boşluğa yerleşiyor. Bu durum omurganın hareketini kısıtlıyor. Bazen bu kısıtlama göğüs kafesini de etkiliyor. Göğüs kafesinin yeterince genişleyememesi akciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açıyor. Ankilozan spondilit hastalığında vücutta yaygın olarak görülen iltihaplanma gözde üveit ve kalpte aort işlevlerinde aksaklığa neden oluyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Pehlevan, “Ankilozan spondilitin tedavi edilmemesi yaşamı tehdit edebilecek ölçüde sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle ankilozan spondilit belirtileri gösteren kişilerin vakit kaybetmeden bir uzmana başvurarak gerekli kontrollerini yaptırmasını tavsiye ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı.