AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, yarın yeni yönetim sisteminin ilk cumhurbaşkanlığı görevinde 3'üncü yılı geride bırakacağını belirterek, "Önümüzdeki ay sonunda da inşallah doğrudan milletin oyuyla Cumhurbaşkanı seçilişimizin 7 yılını tamamlayacağız. Önümüzdeki ay aynı zamanda partimizin kuruluşunun 20'inci yıl dönümüdür" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şartlar ne olursa olsun demokrasiyi işletme, ülkesine, özgürlüğüne ve geleceğine sahip çıkma iradesini ortaya koyan milletin, seçimleri bir murakabe ve muhasebe vesilesi olarak değerlendirdiğini söyleyerek, "Rahmetli Menderes'ten beri kendi değerlerine saygılı, hayallerini gerçekleştirmek için çalışan herkesin yanında yer alan milletimiz, bize de yeri geldiğinde canı pahasına sahip çıkmıştır. AK Parti'yi kurarken, 'Bu parti milletin partisidir' demiştik. İktidara geldiğimizde, 'Milletimiz ne istiyorsa ne bekliyorsa onu yapacağız' demiştik. Girdiğimiz her seçimde sadece ve sadece milletimize güvendik, milletimizden destek bekledik. Sırtını karanlık mahfillere dayayarak efelenenler sandıkta dersini alırken, milletimiz bizi hep iktidarda tutarak itimadını gösterdi. Özellikle son 8 yıldır ülkemizde partimizin ve şahsımın da yaşadığı kesintisiz saldırı sürecinden, milletimizden aldığımız güç ve destek sayesinde dimdik çıkmayı başardık" ifadelerini kullandı.
'NE KADAR HAMDETSEM AZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarında, 15 Temmuz'da, çukur eylemlerinde, terörle mücadelede hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyerek, "Hep söylediğim gibi, Rabbime beni böyle bir milletin mensubu olarak dünyaya getirdiği, böyle bir dönemde ülkemin başında olma şerefi bahşettiği için ne kadar hamdetsem azdır. Tabii ülkemize diz çöktürme, milletimizi pes ettirme, karanlık senaryoları hayata geçirme gayretleri bu mücadelelere rağmen sona ermemiştir. Terör örgütlerini kullanarak kan dökmek suretiyle Türkiye'yi rayından çıkartmayı başaramayanlar bu defa daha sinsi yol ve yöntemlere yönelmiştir. Yeni hedef ekonomimizdi, gece yarısı operasyonlarıyla döviz kurunu harekete geçirerek, kur üzerinden faizleri ve enflasyonu yükselterek ülkemizi ekonomik krizlerin altında ezmek için defalarca atağa kalktılar. Tabii biz yurt dışındaki altınlarımızın tamamını ülkemize getirmek ve döviz rezervlerimizi güçlendirmek suretiyle bu saldırılara karşı hazırlığımızı önceden yapmıştık. Aldığımız ilave tedbirler, kurduğumuz dengeleyici mekanizmalar ve uyguladığımız güçlü ekonomi politikası sayesinde hamdolsun bu süreci de en az hasarla atlattık" dedi.
'KURULAN OYUN AYNI'
Bu süreçte bazı sıkıntılar da yaşandığını belirten Erdoğan, "Ama hedeflenen sonuçlar ile bu sıkıntılar arasında dağlar kadar fark vardır. Buradan bir kez daha ifade ediyorum; Gezi olaylarındaki amaç neyse ekonomimize yönelik saldırılardaki amaç da odur. Çukur eylemlerindeki niyet neyse; kur, faiz enflasyon üçgeni üzerinden kurulan oyun da aynıdır. 15 Temmuz darbe girişiminin gerisindeki sinsi gaye ile ekonomimizi krize sokma planlarındaki hedef aynıdır. Biz de diğer saldırılara ve tuzaklara hangi karşılığı vermişsek, ekonomide de aynı mukabeleyi ortaya koyduk. Salgın dönemi bize bu tuzakları kuranların aslında ne kadar kırılgan ekonomik, siyasi, sosyal bir yapıya sahip olduklarını açıkça göstermiştir. Gelişmiş ülkeler bile bu dönemde bocalarken, biz uyguladığımız doğru, kararlı, hızlı, etkin sağlık, gıda ve kamu güvenliği yönetimimizle herkesten ayrıştık. Devletimizin tüm imkanlarını milletimizin emrine vererek en az mağduriyet ve en çok kazançla bu sürecin geride kalmasını sağladık" ifadelerini kullandı.
'İLAVE DESTEK ADIMLARI ATABİLİRİZ'
Erdoğan, iktidarlarını 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışı üzerine bina etmiş bir parti olarak, önce vatandaşların huzurunu, güvenliğini ve refahını sağlamak mecburiyetinde olduklarını belirterek, "Bunun için önümüzdeki dönemde salgının küresel düzeydeki seyrine, ekonomideki gelişmelere ve diğer hususlara bakarak milletimiz için ilave destek adımları da atabiliriz. Fevkalade dönemlerin fevkalade tedbirler gerektirdiği hakikatini aklımızdan çıkarmıyoruz. Bu anlayışla ülkemize hedeflerinden koparmayacak ve halkımızın geleceğini umutla bakmasını sağlayacak yeni politikalar geliştirmeyi sürdüreceğiz. Milletimize, özellikle de gençlerimize sesleniyorum; müsterih olun, bu ülkedeki hiçbir birey, hiçbir insanımız sahipsiz değildir" diye konuştu.
'2023 VİRAJINI KAZASIZ BELASIZ DÖNMEMİZ GEREKİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel liderlik konumuyla son bir asırdaki en güçlü yürüyüşünü gerçekleştirdiğini söyleyerek, "Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu yürüyüşü mutlaka zaferle neticelendireceğimize inanıyorum. Dünyanın siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleri arasına girmek için önümüzdeki 2023 virajını kazasız belasız dönmemiz gerekiyor. Bu bakımdan 2023 seçimleri çok önemli hale gelmiştir. Nitekim karşımızdakiler de bu durumun farkındalar ve tüm güçleriyle 2023 için hazırlanıyorlar. Bunca zamandır Türkiye'ye diz çöktürememenin öfkesi içinde olanlar, önümüzdeki seçimlerle ilgili niyetlerini gizleme gereği dahi duymuyorlar. Terör örgütlerinden asırlık acılara, ekonomik tetikçilikten gizli ambargolara kadar her konuyu kullananlar seçimler için muhalefete de açık çek vermiş gözüküyorlar. Muhalefetin giderek pervasızlaşan, çirkinleşen, özellikle arsızlaşan buram buram kin ve nefret kokan üslubu aslında 2023 ile ilgili telaşlarını da ele veriyor. Milletimizin geçmişini çok iyi bildiği için ülke yönetiminden ısrarla uzak tuttuğu bu faşist zihniyeti, bu karanlık projenin sözcülüğüne soyunmuştur. Bu kesimin aktörleri PKK'dan FETÖ'ye tüm terör örgütlerinin, Avrupa'dan Amerika'ya kadar her yerdeki yeminli Türkiye düşmanlarının desteğine layık olmak için canhıraş bir uğraş içindeler. Kurdukları yalan ve iftira dünyasını tek hakikat gibi herkese dayatmaya çalışıyorlar. Yalanı ne kadar büyük söylerlerse inandırmasının da o kadar kolay olacağı telkinine öylesine iman etmiş durumdalar ki freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyorlar. Varsın gitsinler eninde sonunda hak ve hakikat duvarına çarparak kendilerine gelecekler" dedi.
'HAKİKİ BİR TESPİTTİR'
Çarpıtma siyasetinin Türkiye'de kök salamayacağını ve yer bulamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin kaderinin bütünleştiği ifademiz öyle sıradan bir siyasi argüman değil, hakiki bir tespittir. Çok partili siyasi hayata geçişimizle birlikte ülkemiz geriye doğru bir asırlık kayıplarını telafi etme fırsatı yakalamıştır. Bu tarihi hamle ardı ardına gelen darbelerle durdurulmuş, Türkiye yeniden demokratik ve ekonomik geri kalmışlığa mahkum edilmiştir. Rahmetli Özal'ın ülkemize çağ atlattırmak için başlattığı büyük atılımın önü de ardından gelen koalisyonlu yıllar, terör ve darbe tehditleri ile bir kez daha kesilmiştir. AK Parti işte bu tarihi görevi tamamlamanın sorumluluğunu üstlenmiştir. 2023 seçimleri de bu büyük medeniyet ve tarih mücadelesinin çağımızdaki zirvesinden önceki son durağıdır. Seçimlere kadar önümüzde yaklaşık 2 yıllık bir vakit var. Sizlerden bu vaktin her gününü her anını en verimli, en etkili, en dolu şekilde değerlendirmenizi istiyorum. Büyük kongresini yapmış il, ilçe, belde teşkilatlarını genel merkez yönetimine oturtmuş bir parti olarak artık önümüzde beklemeyi gerektirecek hiçbir ajanda kalmamıştır. Milletimize ve özellikle de gelecek nesillere yoğun bir vebalin altındayız, burada hassasiyetimiz çok çok önemli. Çalışmak, daha çok çalışmak ve sonunda başarmak dışında bir alternatifimiz yoktur" ifadelerini kullandı.
'AVARA KASNAK GİBİ DOLAŞANLARA BU MEMLEKETİ TESLİM EDEMEYİZ'
Meclis'in kapanmasının ardından partililere arazide olmaları talimatı veren Erdoğan, yapılan çalışmaların da genel merkeze raporlanmasını istedi. Erdoğan, "Bir turistik seyahat olarak illerimize gideceksek nafile. 2023'e eğer kararlı bir şekilde hazırlanacaksak bizim için şurada son iki durak var. Çok önemli bu 2021, 2022. 2023 tamamen seçim yıldır ve bu çalışma ile birlikte biz istikametini kaybetmiş avara kasnak gibi dolaşanlara bu memleketi teslim edemeyiz. Neler söylediğini görüyorsunuz; neymiş 'gelince uçakları satacakmış' yav senden öncekiler de bunları söyledi. Bir defa devlet yönetmenin ne anlama geldiğinden senin haberin yok. Yani uçakları sattığın zaman devleti yönetmiş mi oluyorsun? Dünyayı dolaşacaksın neyle, tarifeli uçakla mı? Yarış edeceksin neyle, tarifeli uçaklarla mı? Yok trene binersin, otobüslerle seyahat edersin. Ondan sonra da ben muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağım dersin, Atatürkçüsün ya. Anlamaz ama iyi bir vergi memuru olduğunu söylüyor, oradan topladığı paralarla tarifeli uçağa binecekmiş. Hayırlısı olsun, sen bu kafayla daha çok gidersin. Millet İttifakı'nın diğer üyeleri de bunlardan farklı değil zaten aynı. Bunlardan bir şey olmaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, partililere çok çalışma ve kapı kapı dolaşma talimatı vererek sonlandırdı.
Toplantıda Diyarbakır Dicle İlçe Belediye Başkanı Felat Aygören ile Giresun Dereli Yavuzkemal Belde Belediye Başkanı Adem Önal da AK Parti'ye katıldı.
‘PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR’ DEDİKLERİ PROJELER EN KRİTİK YATIRIMLARDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden A400M Fasbat Uçak Bakım Tesisleri Açılışı, retrofiti yapılan ilk A400M uçağının teslimi ve stratejik işbirliği anlaşmaları sertifika törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk havacılık tarihinde kritik bir projeyi daha hayata geçirmenin sevincini yaşadıklarını belirterek, "Fasbat Uçak Bakım Tesislerine Türk Silahlı Kuvvetlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Ordumuzun ihtiyaçları doğrultusunda A400M Fasbat uçak bakım testleri bu projeyi 14 ay gibi rekor bir seviyede tamamladık. Uçak bakım tesislerinin inşasını gerçekleştiren yüklenici firmalarımızı projede görev alan mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum” diye konuştu.
‘DIŞA BAĞIMLILIKTAN TAMAMEN KURTARINCAYA KADAR DEVAM EDECEĞİZ’
Bu proje ile aynı anda A400M büyüklüğünde iki uçağın bakımı ile yenilenmesinin yapılabileceği ilk ve tek tesisi Türkiye’ye kazandırdıklarını anlatan Erdoğan, "Fasbat ile AirBus arasında imzalanan sözleşme ile A400M uçağının yenileme işlemlerinin ikinci ana bakım fabrika müdürlüğünde yapılması sayesinde yılda 125 milyon liranın ülkemizde kalması sağlanmıştır. Yine bu sözleşme kapsamında, Kayseri İkinci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü dünyada Airbus tesisleri dışında ilk ve tek bakım, yenileme, onarım merkezi haline gelmiştir. Türkiye bu konuda tüm dünyaya hizmet verebilecek ve kazandığı yeteneklerin ihracını da yapabilecektir. Ülkemizi savunma sanayinde dışa bağımlılıktan tamamen kurtarıncaya kadar bu yatırımlarımızı artırarak devam ettireceğiz. Çünkü biz geçmişte silah, mühimmat ve askeri teçhizat bakımından dışa bağımlılığın bedelini çok ağır ödemiş bir ülkeyiz. Kıbrıs Barış Harekatı sebebiyle maruz kaldığımız ambargoları keyfilikleri baskıları, hatta tehditleri asla unutmadık unutmayacağız” ifadelerini kullandı.
‘KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESMEKTE KARARLIYIZ’
Kıbrıs Türküne sahip çıktıkları için 3 yıl boyunca parası ödenen uçakların teslim edilmediğini, bakım ve onarım için gönderilen uçakların bile gönderilmeyip, hangar saklama ücreti alındığını kaydeden Erdoğan, "Neredeyse 40 yılı bulan terörle mücadelemiz sırasında da müttefiklik ruhu ile asla bağdaştıramayacağım pek çok durumla karşılaştık. Ülkemiz talep ettiğinde 40 dereden su getirilen silahlar DEAŞ’la mücadele kisvesi altında Suriye’deki teröristlere binlerce TIR ve uçak seferiyle teslim edildi. Vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi harekatlarda sözde dostlarımız bizi zaafa düşürmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı. Terör örgütünün elebaşları meşru bir siyasetçi gibi kırmızı halı serilerek en üst düzeyde ağırlandı. Bugün de benzer adımların atılmaya devam ettiğini görüyoruz. Ülkemize yönelik sergilenen bu ikiyüzlülükleri esefle takip ederken kendi hazırlıklarımıza da hız veriyoruz. Vatan savunmasında karşılaştığımız tüm haksızlıkları ve hukuksuzlukları kendi göbeğimizi kendimiz keserek aşmakta kararlıyız” dedi.
‘ŞİRKETLERİMİZ DÜNYA MARKASI HALİNE GELİYOR’
Savunma sanayinin durağanlığı kabul etmeyen bir sektör olduğunu söyleyen Erdoğan, "Savunma sanayinde mesafe kaydetmiş ülkelere baktığımızda şu gerçeği net bir şekilde görebiliyoruz. Bu alanda devletler daha çok strateji belirleyen, istikamet çizen ihtiyacı tespit eden sipariş veren konumundayken özel şirketler ise geliştiren, üreten, teslim eden konumundadır. Kamu-özel işbirliğinin güçlü ve sağlam temellere oturduğu bir atmosferde başarı şansı da artmaktadır. Diğer türlü dünya ile rekabet etmek bu alanda özgün, yenilikçi, ileri teknolojiye sahip ürünler geliştirmek mümkün değildir. Ülkemizin bir süredir yaptığı da tam olarak budur. Birinin sürekli ‘peşkeş çekiyorlar’ diyerek karaladığı projeler esasında Türk savunma sanayinin geleceğine yapılan en kritik yatırımlardır. Hisseleri doğrudan veya dolaylı olarak kamuya ait savunma sanayi şirketlerimizin her biri kendi alanlarında dünya markası haline geliyor. Savunma Sanayi Başkanlığımızın rehberliğinde; özel sektör kuruluşlarımız çok sınırlı imkanlarla gerçekten çok büyük başarılara imza atıyorlar” dedi.
‘GÜÇLÜ BİR EKOSİSTEM OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekatlarda kullanılan SİHA ve uçak bombaları ile tank ve top mermilerine kadar bir çok unsuru kamudan ve özel sektörden tedarikiyle genişlettiklerini kaydederek, "İnşallah bu doğrultuda önemli ve stratejik bir yatırım çok yakında Gerede’de faaliyete geçecektir. Diğer yandan savunma sanayi alanında deneyim sahibi, uzmanlaşmış ve nitelikte bir insan kaynağımız da oluşuyor. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde 7 firmayla temsil ediliyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz. Savunma sanayindeki tek icraatları fabrika kapatmak olanların diğer vizyon projelerimiz gibi elbette bunları da anlamasını beklemiyoruz. Bunun için biz işimize bakıyoruz. Hedeflerimize odaklanıyoruz, Türkiye olarak ana ve alt yükleniciler ile birlikte kaynaklarımızı tabana yayarak savunma sanayinde güçlü bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz. İşte bugün yerlileştirme ve millileştirme faaliyetleri kapsamında stratejik işbirliği anlaşmaları imzaladığımız 10 firmamıza sertifikalarını veriyoruz. Bu anlaşmalarla birlikte Türk savunma sanayinin üretim kapasitesi daha da artacak, inşallah ülkemiz hedeflerine çok daha hızlı yol alacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projelerin hayırlı olmasını dileyerek, emeği geçenlere teşekkür etti.