Fatih Belediyesi katkıları ile Prof. Dr. Mustafa Koç tarafından derlenen ‘Revnakoğlu’nun İstanbul’u-İstanbul’un İç Tarihi: Fatih’ adlı çalışma okurla buluştu. Prof. Dr. Mustafa Koç, Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk yarım yüzyılına tanıklık eden Cemâleddin Server Revnakoğlu’nun 350 dosyalık arşivinde yaptığı titiz çalışmaları Fatih Belediyesi Kültür Yayınları içerisinde kültür dünyasına kazandırdı. İlk iki cildi okurla buluşan, toplamda 5 ciltten oluşacak olan eserde Revnakoğlu arşivinden Yedikule, Topkapı, Şehremini, Samatya, Kocamustafapaşa, Aksaray, Mevlanakapı, Belgradkapı, Yenikapı, Silivrikapı, Haseki gibi semtlerin mimariden kültürel dokusuna kadar daha önce hiçbir şehir rehberinde yer almayan bilgiler yer alıyor.
KİTAPLAR MEDENİYETİN RUHU VE KALBİDİR
Kitabın dün gerçekleşen tanıtım toplantısında konuşan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, kitapların medeniyetlerin ruhu ve kalbi olduğuna dikkat çekti.
Yılmaz, “Her zamanın bir ruhu var ama kültür bütün zamanların ruhunu inşa eden ana unsurdur. Zihniyeti olmayanın kültürü, kültürü olmayanın da ne dünü, ne bugünü, ne de geleceği olur. Revnakoğlu’nun arşivinin kültür tarihimiz, şehir tarihimiz, medeniyet tarihimiz açısından değeri çok bilinen bir hususiyetti. Kitap yayını dijital dünyada bazen dudak bükülen bir husustur ama çok yanlıştır. Kitap medeniyetlerin, ruhu ve kalbidir ve mutlaka kitaplaştırılmalıdır. Arşivi başarıyla, okunabilir dil ile gündemimize taşıyan; bunu taşırken de bugünü de yansıtan bir eser ortaya çıkmış. Kağıt seçimi, kapağı, baskısı ve tasarımıyla da ruhuna yansıtan bir eser olmuştur” diye konuştu.
YAPTIĞIM EN KIYMETLİ İŞLERDEN BİRİ
Kitabın basımında yer almaktan büyük mutluluk duyduğuna dikkat çeken Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, “Belediye başkanlığım döneminde bütün yapılan işlerin içerisindeki en kıymetli, en müstesna anlarından bir tanesi olarak görüyorum. Bu kitabı sizlerin ilgisine sunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Şehir ve tasavvuf kültüründe sosyal tarihle ilgilenen kim varsa Cemalettin Server Revnakoğlu’nun adına mutlaka bir vesileyle denk gelmiştir. Merhum hayattayken önemli eserler vermiş, ses getirmiştir” dedi.
SADECE MEKÂNLAR DEĞİL, ŞAHSİYETLER ÖN PLANDA
Revnakoğlu’nu İstanbul aşığı olarak tanımlayan Turan, “O’nun İstanbul’unda mekanlar kadar şahsiyetler de ön plandadır. Ahmet Rasim’den Mehmet Akif Ersoy’a, Elmalılı Hamdi Yazır’dan Kamil Miras’a kadar şehre dokunan kim varsa bunları kayıt altına almıştır. Bu birikimin 53 yıl sonra bugün gün yüzüne çıkmasında bu güzel eserin okurlarla buluşmasında emeği geçen herkese gelecek nesiller adına teşekkürü bir borç biliyorum” ifadelerini kullandı.
Turan, kitap için bir indeks çalışması yaptıracağını da söyledi.
İSTANBUL’UN KAYBOLAN SESİNİ DUYURAN NOTLAR VAR
Revnakoğlu’nun, İstanbul’u inşa eden kıymetlerin farkında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Koç, “Revnakoğlu, İstanbul’u inşa eden kıymetlerin farkına varmış; medreseyi, tekkeyi, camiyi, mahalleyi ve insanı inşa eden yegane üç unsur olarak görmüştür. Modern zamanlarda İstanbul’u kaleme alanlar böyle değillerdi. İstanbul’u bir taş kapıya, kubbeye sıkıştırıyor ya da maziyi isimlerden ibaret zannediyorduk. Revnakoğlu son yüzyılın bütün değerlerinin yanlarına gidip, halkalarına dahil olup, o musikiyi onlardan işitip, onları yazan adamdır. İstanbul’un kaybolmuş sesini bize duyurmak için yüz binlerce nota her şeyi döktü” dedi.
GALATA MEVLEVİHANESİ’NDEN YÜZ BİNLERCE NOT ÇIKTI
Revnakoğlu’nun İstanbul’u inşa eden insanları ve insanların inşa ettiği İstanbul’u gördüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Koç, sözlerine şöyle devam etti:
“Kaybolan İstanbul’u suret suret, yazı yazı, satır satır kaydetti. Yarım asır boyunca hafızalardan ve gözlerden saklı olan bu arşiv, Galata Mevlevihanesi’nin depolarındaydı. 370 dosyaydı, yüz binlerce not vardı. Ben de İstanbul’u umumi hatlarıyla ama odak odak, hücre hücre bir şehir rehberi formatında, kompozisyon halinde, bir kaynak olarak kullanmasına imkan sağlayarak hazırlamak istedim.”
REVNAKOĞLU OLMADAN İSTANBUL TASAVVUR EDİLEMEYECEK
Kitabın ilk 2 cildinde sur içi İstanbul’unun olduğunu, sonbaharda da son 3 cildinin çıkacağını belirten Prof. Dr. Koç, “Revnakoğlu’nun İstanbul’u sadece bundan ibaret değil. Eyüp ve Haliç, Beyoğlu, Beşiktaş, bütün boğaz, Üsküdar, Kadıköy; fetihten bu güne kadar Müslüman İstanbul’un her cephesi Revnakoğlu’nun notlarında. Kaybettiğimiz İstanbul Türkçesi ile bunları not etmiştir. İlk defa gün ışığına çıkıyor. Revnakoğlu İstanbul’unda malumatın yüzde 90’ı her halinde orijinaldir. Revnakoğlu’nun İstanbul’u okunmadan İstanbul’u kavramak, bilmek bir hayli zor olacak. Revnakoğlu olmadan İstanbul’un tasavvur edilemeyeceği kanaatindeyim” dedi.