Tarih: 09.06.2021 16:00

Ali Yalçın, ?Yükseköğretimde Değişim ve Dönüşüm Beklentileri? raporunu açıkladı

Facebook Twitter Linked-in

MEMUR Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, ?Türkiye?yi dünya standartlarında temsil edecek, ihtiyaç duyduğu bilgiyi üretebilecek, nitelikli beşeri sermayeyi yetiştirebilecek yükseköğretim kurumlarının varlığı, yükseköğretimin örgütlenmesini ve işleyişini yeniden ele alıp, yükseköğretim çalışanlarının sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm üretecek kapsamlı bir yapısal reform ile mümkündür? dedi.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan ‘Yükseköğretimde Değişim ve Dönüşüm Beklenatileri’ raporunu açıkladı. Yalçın, eğitimin problemlerinin, eğitim çalışanlarının sorunlarının ortadan kaldırılmasıyla ve buna imkân sağlayacak bir hukuki yapının varlığıyla çözüme kavuşacağını düşündüklerini söyledi. Çalışanların sorunlarının tespitinin ve çözüm yollarının ise, bu sorunların muhataplarının duyarlılıkları, katkıları, katılımcı ve sorumlu yaklaşımlarıyla mümkün olacağına inandıklarını belirten Yalçın şu ifadeleri kullandı: 

“Türkiye’de yükseköğretim reformu veya yükseköğretimde değişim ve dönüşüm ihtiyacı ve gerekliliği, her zaman gündemin önemli maddeleri arasında yer alan bir konudur. Son yıllarda üniversite sayısı ve yükseköğretime erişim başta olmak üzere yükseköğretimde olumlu gelişmeler meydana gelmiştir. 2021 yılı itibarıyla Türkiye’de 129’u devlet üniversitesi, 74’ü vakıf üniversitesi, 4’ü vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumu var. Bugün üniversitelerimizde 179 bin 685 öğretim elemanı ve sadece devlet üniversitelerinde 7 milyon 595 bin 918 üniversite öğrencisi bulunmaktadır. Türkiye’nin üretilen doküman sayısına göre dünya sıralamasındaki yeri de 25’ten 18’e yükselmiştir. Bu tablo, uluslararası alanda Türkiye’nin giderek daha iyi bir yerde konumlandığını göstermesi bakımından önemlidir. Bunun yanı sıra niteliğin artırılması da önemli bir ihtiyaçtır. Bu anlamda özgün bilginin üretilmesi, yaygınlaştırılan bilginin geliştirilmesi, bunların küresel piyasaya arz edilmesi ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi önem arz etmektedir. Bugün yükseköğretim sistemimiz son yıllarda niceliksel anlamda gerçekleştirilen gelişmelere rağmen halen nitelik ve içerik yönüyle tartışmaların odağıdır.” 

‘KAPSAMLI BİR YAPISAL REFORM İLE MÜMKÜN’

Üniversitelerin uluslararası rekabet ve kalkınma için gerekli yerel ve küresel iş birliklerinin istenilen seviyede tesis edilememesi önemli sorunlar olarak yer aldığını kaydeden Yalçın, şunları söyledi:

“Türkiye’yi dünya standartlarında temsil edecek, ihtiyaç duyduğu bilgiyi üretebilecek, nitelikli beşeri sermayeyi yetiştirebilecek yükseköğretim kurumlarının varlığı, yükseköğretimin örgütlenmesini ve işleyişini yeniden ele alıp, yükseköğretim çalışanlarının sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm üretecek kapsamlı bir yapısal reform ile mümkündür. Yükseköğretim alanında yapılan reform çalışmalarında, üniversiteleri oluşturan bileşenlerin yönelimleri ve küresel eğilimler dikkate alınmalıdır. Yükseköğretim kurumlarının yönetiminde yetkilerin tek bir makamda temerküz etmesini ve her türden yetkinin keyfî kullanımını önleyecek mekanizmaları tesis edecek. Akademik yükseltme sistemini evrensel kabul gören objektif, nesnel ve ölçülebilir kıstaslara bağlayacak; araştırmacı ve öğretim üyesi yetiştirme sisteminin ana hatlarını yükseköğretim politikaları doğrultusunda düzenleyecek, yükseköğretim çalışanlarının her türlü karar mekanizmasında yer almalarını sağlayacak nitelikte yeni bir yükseköğretim kanunu hayata geçirilmelidir. Yükseköğretimin merkezî örgütlenmesi ve yükseköğretim üst kuruluşu modeli olarak, üniversitelerin misyon ve hedef belirleme süreçlerini izleyecek ve program önerilerini ülke ihtiyaçları açısından değerlendirecek, önerilerde bulunacak, yükseköğretim kalitesinin artırılmasına odaklanacak, diğer yandan da idari süreçler ve personel yönetiminde uygulama birliğinin sağlanması, eşitlik, adalet ve hakkaniyetin tesisi için bir üst yapı tasarlanmalıdır.”

‘YÜKSEKÖĞRETİMDE BİRLİKTE YÖNETİM İLKESİ BENİMSENMELİ’

Yalçın, Türkiye’nin bilim dünyası içindeki konumunun yükseltilmesi, özgün ve nitelikli akademik bilginin üretilmesi, katma değer üreten araştırma ve geliştirme süreçlerinin içselleştirilmesiyle mümkün olacağını söyleyerek, şunları kaydetti:

“Türkiye’deki üniversitelerin kalitesini artırmak için kaliteli uluslararası öğretim üyesi ve araştırmacı sayısı artırılmalıdır. Bu çerçevede, yükseköğretimde birlikte yönetim ilkesi benimsenmeli. Üniversitelerin bilimsel ve akademik özerkliği artırılmalı, akademik özgürlükler genişletilmeli, öğretim elemanlarına iş güvencesi sağlanmalıdır. Araştırma altyapısı güçlendirilmeli, uluslararası öğrenci ve araştırmacılar için cazip finansal şartlar oluşturulmalıdır. Bilgiyi tüketen değil, üretip faydaya dönüştürebilen ve pazarlayan bir yükseköğretime ulaşabilmek hedeflenmelidir. Yükseköğretim çalışanlarının beklentilerine cevap verebilen, çalışma ortamının verimliliğini daha da artıracak düzenlemeler kaçınılmazdır. Ülkemizin toplumsal ve küresel ölçekte ihtiyaçlarına ve hedeflerine ek olarak, yükseköğretim kurumlarının hedef ve ihtiyaçları gözetilerek akademisyen yetiştirmeye önem verilmeli, akademisyen sayısı artırılmalıdır.”

‘MERKEZÎ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME HAKKI VERİLMESİ GEREKİYOR’

Yalçın, üniversitelerde, idari personelin yer değiştirmelerinde muvafakat uygulaması yerine üniversiteler arası merkezî atama ve yer değiştirme hakkı verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Üniversiteler başta olmak üzere kamuda çalışan tüm sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tüm yükseköğretim kurumlarını bağlayıcı şekilde her yıl merkezî görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılmalıdır. Döner sermaye ödemelerinden üniversite idari personelinin de faydalandırılması sağlanmalıdır. Geliştirme ödeneği konusunda sadece akademik personeli baz almak ne kadar hatalıysa, döner sermaye ödemelerinde de aynı şekilde idari personeli görmemek o kadar hatalıdır” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —