Marmara Denizi’nde yaklaşık 4 aydır etkili olan deniz salyası olarak da adlandırılan müsilaj tedirginliğe neden oldu. BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Yılmaz, deniz salyasının kaynağı olan mikro alglerin ekonomiye kazandırılması için laboratuvar çalışmalarını sürdürüyor. Prof. Dr. Yılmaz, araştırma görevlileri Kübra Şentürk ve Nazlı Soydan ile doktora öğrencisi Vesile Esra Dökümcüoğlu, deniz salyasından aldıkları numuneleri mikrobiyolojik, toksikolojik ve kimyasal testleri yaparak, saf hale getirdi. Laboratuvar sonuçlarına göre geliştirilecek deniz salyasının gübre, tarım ilacı, temizlik malzemesi ya da biyoplastik olarak kullanılması hedefleniyor.
‘KİMYASAL YAPISINI ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Yaptıkları çalışma ile eylem planına katkı sağladıklarını belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Marmara Denizi'yle alakalı bir eylem planı hazırladı. Biz de bu eylem planını destekliyoruz ve her türlü katkıyı koymaya hazırız. Müsilaj, deniz ortamındaki kirlilikle birlikte aşırı çoğalan algler, bunların yanında iklim koşullarının uygun olmasıyla ortaya çıkan bir durum. Dolayısıyla karmaşık bir yapı. Tüm faktörlerin detaylı incelenmesi ve araştırılması gerekiyor. Müsilaj, Bursa kıyılarına geldikten sonra aldığımız örneklerle birlikte öncelikli olarak yapısını anlamaya çalışıyoruz. Kimyasal yapısı nedir, bu yapı nasıl başladı, bunları anlamaya çalışıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, “Laboratuvar ortamında oluşturulan müsilajla Marmara Denizi'nde görülen müsilajın yapılarını karşılaştırıyoruz. Böyle bir yaklaşımın, bu tür canlıların takibi, çoğalmalarının önlenmesi gibi konularda yardımcı olacağını düşünüyoruz. Diğer yandan, belediyeler müsilajı toplamak için ciddi bir çaba içinde. Bu toplanan müsilajın atılmasından ziyade, faydalı bir ürüne dönüşebileceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda Bursa Büyükşehir Belediyesi ile de bir çalışma başlattık. Daha önce yaptığımız çalışmalarda aldığımız müsilaj örneğinden tuzu uzaklaştırıyoruz. Bunların çeşitli ağır metal analizlerini inceliyoruz. Güvenilirlik testlerinden geçtikten sonra bunların tarımda kullanılabilme potansiyelinin olduğunu düşünüyoruz. Bunların tarımsal zararlara karşı kullanım olanaklarını da inceleyeceğiz. Marmara’dan çıkan müsilaja talibiz” diye konuştu.
“MÜSİLAJDAN BİOPLASTİK ÜRETEBİLİRİZ”
Bioplastik çalışmalarının başladığını belirten Prof. Dr. Mete Yılmaz, “Alternatif olarak Bursa Teknik Üniversitesi'ndeki araştırmacılarımız müsilajın plastikleşme özelliğini inceliyorlar. Bunların bioplastiğe dönüştürülebilme ihtimalini inceliyoruz. Biyoyakıt ham maddesi olarak kullanabilir miyiz diye araştırma içerisindeyiz. TEKNOFEST kapsamında lisans öğrencilerimizi de bu projeye dahil ettik. Önümüzdeki yıl TEKNOFEST'te müsilajın çeşitli ürünlere dönüştürülmüş halleriyle yarışmaya katılacak arkadaşlarımızı seçiyor ve festivale hazırlıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘YÜZEYDEKİ MÜSİLAJI EN HIZLI ŞEKİLDE TOPLAMALIYIZ’
Algleri çoğaltan mekanizmaların azaltılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Marmara'ya giren kirlilik kaynaklarını azaltmamız gerekiyor. Azot, fosfor gibi kaynakları minimuma indirmemiz gerekiyor. Marmara 5-6 yıl içinde kendini yenileyebilir. En önemli çözüm bu. Algleri azaltacak canlıları artırmanın çok işe yarayacağını düşünmüyorum. Kirlilik kaynaklarını azaltarak çözüm bulmak daha akılcı. Alglerin oluşturduğu hücre dışı polisakkarit yapıları var. Müsilajın içerisinde de bu yapılardan mevcut. Daha önceki çalışmalardan da biliyoruz ki, bu hücre dışı polisakkaritler, antiviral, antifungal, antibakteriyel özelliklere sahip olabiliyor ama bu özellikler müsilajın kimyasal yapısına göre belirleniyor. Biz öncelikli olarak Marmara'daki müsilajın hangi kimyasal grupta olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Ondan sonra hangi biyoteknolojik özelliklere sahip olabileceğini anlamaya çalışacağız. Bunları tarım alanlarında toprağa verdiğiniz zaman su tutma özelliğini artırıyor. Antibakteriyel veya böceklere karşı bir etkisi varsa, bunu uyguladığınız zaman tarım zararlarına karşı bir önlem alıyorsunuz. Öncelikli araştırmalarımız bunlar olacak. Yüzeydeki bütün biriken müsilajı en erken şekilde toplamamız gerekiyor. Bir an önce başlamamız gereken şey, ileri arıtma tesislerini devreye sokarak, kirlilik kaynaklarını minimuma indirmek. Çok hızlı olabilecek bir şey değil, çünkü Marmara'da kirlilik yıllarca biriken bir olay. Doğal sistemlerin kendini yenileyebilme özelliği var. Tüm tedbirler alınırsa 5-6 yıl içerisinde çok daha sağlıklı konuma gelebilir” dedi.
‘ÇİFTLİKTE ÜRETEBİLİRİZ’
Üretilecek ürünlerden verim alınması dahilinde müsilajın çiftlikte üretilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, “Müsilajı oluşturma potansiyeli olan mikro algleri Marmara'nın doğal ortamından izole edip laboratuvar ortamında yetiştiriyoruz. Bunların hangi koşullarda müsilaj oluşturduklarını bulmaya çalışıyoruz. Bunların yetiştiriciliğini yaparak yararlı olabilecek müsilaj maddesini yoğun ölçekte üretebiliriz” diye konuştu.