Tarih: 06.06.2021 19:00

Prof. Dr. Tecer: Müsilajı parçalayıp, deniz suyuna oksijen kazandırdık

Facebook Twitter Linked-in

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Marmara Denizi`ni etkisi altına alan deniz salyasını (müsilaj), laboratuvar ortamında reaktif oksijen türleriyle difüze ederek, müsilajın içindeki organik maddeleri parçalayıp, etkisiz hale getirdiklerini söyledi. Tecer, "Belli bir aşamaya geldik. Devasa bir Marmara Denizi`ne uygulanması nasıl olacak? Hangi koşullarda, hangi projelerle bu oksijenlendirmeyi yapacağız ? Bundan sonra bunun çalışmasını gerçekleştirmemiz, yürütmemiz gerekiyor" dedi.

Marmara Denizi'ni aylardır etkisi altına alan ve ciddi tehdit oluşturan müsilaj sorununu ortadan kaldırmak için çalışmalar sürüyor. Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Marmara Denizi'nden son 10 gündür alınan deniz salyalarını Çevre Mühendisliği Bölümü Laboratuvarı'nda reaktif oksijen türleri ile difüze ederek, müsilajın içindeki organik maddeleri parçalayıp etkisiz hale getirdiklerini söyledi.

'MUSİLAJI PARÇALAYIP, DENİZ SUYUNA OKSİJEN KAZANDIRMAYI BAŞARDIK'

Prof. Dr. Tecer, yaptıkları çalışmayla, musilajı parçalayıp etkisiz hale getirip temizledikten sonra dibe çökmesinin sağlandığını belirterek, şunları söyledi:

"Kod atmosferik plazma yöntemiyle ürettiğimiz reaktif oksijen türleri, uyguladığımız su ortamına çok kısa bir süre içerisinde çözülmüş oksijen konsantrasyonunu artırıyor. Dün çalıştığımız numune, denizin diplerinden, derinlerinden getirilmişti. Burada ölçmedik çözülmüş oksijen konsantrasyonunu ama dünkü yaptığımız çalışmada 0.8 miligram/litre civarında bir çözülmüş oksijen vardı ki bu deniz ve su ortamlarında çözülmüş oksijen miktarı 2 miligram/litrenin altına düştüğü zaman o deniz ve su ortamlarında biyolojik hayat tehlikeye girer. Mesela çupra 6-7 miligram/litre çözülmüş oksijen seviyesinde yaşar ancak. Düşünün pek çok balığın öleceği, yaşamayacağı anlamına geliyor. Biz 0.8 miligram/litrelik çözülmüş oksijene sahip deniz salyası örneğini içeren suyu çok kısa bir süre içerisinde reaktif oksijenle aşağı yukarı 13-14 miligram/litre seviyesine getirdik ki bu tam anlamıyla tatlı suların ihtiva edebileceği çözülmüş oksijen miktarıdır. Dolayısıyla biz şunu artık yaptığımız çalışmalardan söyleyebiliriz, biz deniz salyasını, müsilajını kod atmosferik plazma yöntemiyle, üniversitemiz sanayi işbirliğiyle ortaya koyduğu teknolojiyle, ürettiğimiz reaktif oksijen türleriyle bertaraf etmeyi, parçalamayı, gidermeyi ve deniz suyuna oksijen kazandırmayı başardık."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Bu sorunu ortak çözeceğiz' çağrısıyla, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin'in görevlendirmesi ve desteğiyle diğer projeleri bırakıp, son 10 gündür müsilaj ile uğraştıklarını belirten Prof. Dr. Tecer, "Belli bir aşamaya geldik. Bu sonuçlarımızı ilgili makamlara da sunacağız. Bundan sonra yapmamız gereken şey, evet biz laboratuvar koşullarında bunu başardık, bunun devasa bir Marmara Denizi'ne uygulanması nasıl olacak? Hangi koşullarda, hangi projelerle bu oksijenlendirmeyi yapacağız? Bundan sonra bunun çalışmasını gerçekleştirmemiz, yürütmemiz gerekiyor" diye konuştu.

'MARMARA DENİZİ'NDE UYGULANMASI ARAŞTIRILIYOR'

Prof. Dr. Tecer, 5 litrelik suda yaptıkları 4-5 saatlik çalışmada müsilajı tamamen ortadan kaldırıp, deniz suyunu oksijenlendirdiklerini ifade ederek, "Ama bütün Marmara Denizi ve bütün müsilaj konsantrasyonunu düşündüğümüz zaman ne kadarlık bir uygulama, ne kadarlık bir oksijen gerekiyor ve bunun uygulama şartları projelendirmesi nasıl olacak bunu tamamen çalışmamız lazım. Ama şunu söylememiz lazım, bu müsilajla mücadele konusunda pek çok tedbirin ve eylem planının birlikte yürütülmesi, eş zamanlı olarak götürülmesi lazım. Bugün de Sayın Çevre Bakanımız, eylem planını açıklayacak. Orada da mutlaka kısa ve orta vadede yapılması gerekenler ortaya konulacak ama çözüme yönelik arıtma tesislerinin daha iyi arıtılması, azot ve fosfor gideriminin yapılması, buraya deşarjların önlenmesi, kontrolün sağlanması tabii ki gerekli, uzun vadede bunların olması gerekiyor. Ama bir taraftan da acil olarak sorunun çözümüne katkı verebilecek yöntem ve teknolojilerin de uygulamaya alınması gerekiyor. Biz müsilajı yaptığımız uygulamayla gidermeyi başardık, deniz suyunu tekrar daha da iyi konuma oksijenlendirilmiş hale getirdik laboratuvar koşullarında. Artık bunun uygulamada nasıl olacağına, ne şekilde uygulanacağına çalışmamız gerekiyor. Zaten üniversite olarak da desteği bu konuda bekliyoruz. Çalışmalarımız sürecek" dedi.

'CANLILAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ DE ARAŞTIRILIYOR'

Çalışmalarında deniz ortamlarında kirleticilerin insan ve diğer canlılar üzerindeki etkilerini de araştırdıklarını söyleyen Prof .Dr. Tecer, "Müsilaj, tek başına kendisi bir kirletici değildir. Ne toksik ne de zehirli bir kimyasal değil. Ancak bu müsilajın mukoza yapısında deniz ortamında bulunan mikroorganizmalar, patojenler, zararlı mikroorganizmaların birikmesi, orada yaşam ortamları oluşturması çok mümkün. Kaldı ki zaten ona yönelik çalışmalar da var. Normal deniz suyunda bulunabilen patojen mikroorganizmaların çok daha fazlasının bu müsilaj yapısı içerisinde bulunduğunu ortaya koyan çalışmalar var. Bu şu demek, böyle bir suyla muhatap olduğunuz ve deri ya da solunumla temas ettiğiniz zaman mikroorganizmalara bağlı hastalıkların hedefi haline geleceksiniz demektir. Sağlıkçıların da belirttiği gibi, ishalden cilt hastalıklarına, alerjik semptomlara kadar birtakım sağlık problemlerinin yaşanacağı anlamına geliyor. Tabii, bunun balıklar üzerinde, canlı yaşamı üzerinde doğrudan etkisi şu şekilde oluyor. Müsilajın en büyük etkisi suyun içerisindeki oksijeni tüketiyor olması. Su tabakasının üzerini kaplayarak güneş ışığının gelmesini ve fotosentezin önlenmesi anlamına geliyor. Yani denizin içerisinde oksijen tükeniyor, oksijen kazanma yolları kapanıyor ve canlılar soluk alamaz hale geliyor. Yani canlının hayatını devam ettirilebilmesi için denizin içerisinde oksijen olması lazım. Oksijen olmayınca zaten başka bir şey yapmanıza gerek yok" ifadelerini kullandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —