MİT operasyonuyla Türkiye`ye getirilen FETÖ terör örgütü elebaşısı Fetullah Gülen`in yeğeni Selahaddin Gülen emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği Ankara sulh ceza hakimliğince tutuklanarak cezaevinde gönderilmişti.
FETÖ elebaşının yeğeni Selahaddin Gülen`in ifadesi ortaya çıktı. "Fetullah Gülen terör örgütünün lideridir. Örgütte psikolojik ümitsizlikler başladı. Örgütten kopmalar yaşandı" açıklamasını yapan Selahaddin Gülen`in Kenya`da yakalanıp ABD`nin girişimiyle serbest kaldığı ortaya çıktı.
Yeğen Gülen, örgüt içindeki birçok kritik isimle ilgili bilgi paylaştı. Yeğen Gülen, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyledi. Selahaddin Gülen, Türkiye`den örgüte eleman kazandırılmasında oranın azaldığını belirtti. İfadesinde amcasının Fethullah Gülen olduğunu söyleyen yeğen Gülen, "İçindeyken fark edemedim ama anlıyorum ki Gülen terör örgütünün lideridir" dedi. Gülen, "Pensilvanya`daki kampın güvenliğini ABD`li şirket sağlıyor" dedi.
Osman kod adlı Selahaddin Gülen`in ifadesinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen öz amcası olduğunu, doğduğu günden itibaren örgütün içinde olduğunu söylediği belirtildi. İtirafçı olarak ifade veren Selahaddin Gülen, örgütle ilgili onlarca mahrem imamın ismini, örgütteki görevini ve eylemlerini tüm ayrıntılarıyla anlattı. Örgüt mahrem yapılanmasının şemasını çizdiren Selahaddin Gülen, örgütün aile toplantılarına katıldığını, Gülen ailesinden sorumlu imam N.Y.`nin aile kampları organize ettiğini bu toplantılarda örgüt elebaşı Fetullah Gülen`in sözlerinin aktarılarak sohbet yapıldığını anlattı. Selahaddin Gülen, bu toplantıların örgüte eleman kazandırmak için düzenlendiğini söyledi.
Üniversite yıllarında örgüte eleman sağlanması ve üniversite öğrencilerin örgüte kazandırılması için öğrencilerin örgüte ait evlere yönlendirilmesi için sınıf arkadaşlarını veya alt sınıftakileri eve yemeğe çağırdığını, daha sonra sohbet yapıldığını söyledi. Mahrem yapılanmanın askeri öğrencilerle irtibatı ankesörlü hatlar aracılığıyla yaptığını söyleyen Gülen, daha sonra bu öğrencilerle önceden belirlenen evlerde görüşüldüğünü, kitap okuyup namaz kılındığını anlattı. Mahrem yapılanma içindeyken örgütün düzenlediği Irak gezisine katıldığını, Kuzey Irak`ta bulunan örgüte ait okulların gezildiğini söyledi.
2014 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Amerika`ya amcası Fetullah Gülen`i ziyarete gittiğini anlatan Gülen, "Burada yaklaşık 1 ay kadar kaldım. Bu dönemde hatırladığım Selam-2 filmi için amcam Fetullah Gülen`in yanına filmin yapımcısı ve yönetmeni H.Ö. ve H.A. gelmişti. Film hakkında amcam Fetullah Gülen`e nasıl olduğunu sormuşlardı. Amcam da filmin güzel olduğunu ve hayırlı olmasını söyledi. Aynı gün Enes Kanter de oradaydı. Ben amcam ile özel bir görüşmem olmadı. Genellikle Cuma ve Pazar günleri Bamteli programı için sohbet yapardı. Ben bir ay kadar kaldıktan sonra Türkiye`ye geldim" dedi.
2015 yılı Kasım ayında Amerika`ya gittiğini `green kart` alıp Amerikan vatandaşlığı almak istediğini söyleyen Gülen`in, "Bu süreçte amcam Fetullah Gülen`in yanına ara sıra gidip geliyordum. Bu dönemde bir gittiğimde Hakan Şükür, Ekrem Dumanlı, Abdulhamit Bilici, Metin Yıkar, Ahmet Kirmiç isimli şahısları amcam Fetullah Gülen`in yanında görmüştüm" ifadesini kullandığı kaydedildi.
2016 Temmuz ayında darbe girişimi sonrasında Pensilvanya`da örgüt elebaşı Fetullah Gülen`in yanına kimsenin alınmadığını anlatan Selahaddin Gülen`in şunları söylediği kaydedildi:
"Amcamın yanına dışarıdan hiçbir ziyaretçi alınmadı. Bu dönemde sadece mollalar, istişare heyeti ve Alp Aslandoğan vardı. 2016 Eylül ayına kadar kimse giremedi. Daha sonra gittiğimizde 15 Temmuz ile alakalı olarak verilen kararlar; `Örgüt içerisinde gelen tüm misafirlere Adil Öksüz`ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile anlaştığını bize tuzak kurulduğunu, bu darbe girişimi ile alakalarının olmadığını söylüyorlardı. Ayrıca cemaatin tabanına kadar bu bilginin bu şekilde lanse edilmesi istenildi. Güvenlik önemleri en üst seviyeye çıkartılarak kampın etrafına özel güvenlikler tutuldu. Kamp içerisinde gece görüşlü ve sensörlü kameralar ile donatıldı.
2016 Kasım ayında amcam Fetullah Gülen`in bir sohbeti öncesinde koridorda beklerken gelen misafirden ismini bilmediğim bir şahıs, Ali U.`nun yanına gelerek `Benim Türkiye`de bir yakınım var, bunun durumunu öğrenmemiz gerekiyor, UYAP veya pasaportunda bir sorun olup olmadığını bilmemiz gerekiyor, çünkü bu kişiyi buraya getirmek istiyoruz` şeklinde bir istekte bulundu. Ali U. `hemen halledelim` diyerek Abdullah Bey diye hitap ettiği ismini Zeki olarak bildiğim şahsı yanına çağırdı. Burada kendisine bu bilgileri verdikten sonra Abdullah amcamın katında bulunan odasına gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve bu şahıs hakkındaki durumu anlatmıştı. Buradaki Abdullah Z., Türkiye ile bağlantıyı sağlayan, oradaki örgüt mensuplarının hukuki durumlarını öğrenen kişiydi. Bu şahıs her gün Türkiye`de örgüte yapılan operasyonları ve hukuki gelişmeleri rapor haline getirip heyete sunan kişi olduğunu öğrenmiştim"
Gülen 2016 yılında eniştesi Cevdet Türkyolu, Mustafa Özcan ve Ali Çelik`in oğlu Ömer Çelik ile beraber İzzet Aker`in yemek davetine gittiklerini söyleyerek "Burada sohbet sırasında Mustafa Özcan bizlere `Adil Öksüz`ün evlenmesinde rol oynadığını kız isteme merasimine gittiğini` söylemişti. Bu dönemde bir defasında aile bireyleri olarak amcam Fetullah Gülen`in yanına gitmiştik. Burada bize `Bana nasılsınız diye sormayın, cevabını alamayacağınız şeyleri sormayın` demişti. Bir defasında da ablam Sümeyra Türkyolu ameliyat olmuştu. Bundan dolayı amcam Fetullah Gülen ziyaretine gelmişti. Bu ziyarete arkasından Mustafa Özcan gelmişti. Burada Mustafa Özcan`a kızıp `Neden sen geldin sen aileden misin? Bu aile ziyareti diyerek` geri göndermişti. Burada da yaklaşık yarım saat kadar görmüştüm" dedi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen`in örgütün yöneticilerinden Mustafa Özcan`ı söz dinlemeyen bir çocuk gibi nitelendirdiğini anlatan Gülen "Mustafa Özcan başı olduğu heyeti kendi etkisi altına çalışıyordu. Her ne kadar amcam bu durumdan huzursuz olsa da örgütün bölünmesinden korktuğundan dolayı, örgütün kan kaybedeceğini dolayı yanında tutuyor olabilir. Kendi fikrim olarak Mustafa Özcan amcam öldükten sonra örgütün başına geçecek kişidir. 2018-2019 gibi Güray T.`den duyduğum kadarıyla `Bir gün kampa gelen misafirleri Mustafa Özcan kendi odasında ağırlarken burada tüm sistem çökse, bütün cemaat dağılsa, cemaatin lideri ölse bile tekrardan toparlanmak için var gücümüz ile çalışacağız` şeklinde beyan verdiğini duymuştu.2016 yılı aralık ayında ben dil kursunu bitirdiğini master eğitimine başladığını söyleyen Gülen örgütün kurduğu School of Science And Teknology`in de aralarında olduğu okulların isimlerini ve örgüt üyesi yöneticilerini ayrıntılarıyla anlattı.
2017 yılı sonu gibi amcası Fetullah Gülen`in yanına bir günlüğüne gittiğini söyleyen Gülen, buradaki mollaların kendi aralarında konuşurken tanık olduğu olayı ifadesinde şöyle anlattı: "Bu konuşmada `Kanada ülkesinde 60 askerin ve ailesinin olduğunu, burada örgüt hiçbir kurum veya kişisinin bu şahıslar ile irtibata geçmediğini, bu şahısların orada her ihtimale karşı iletişim kurulmayıp tekrardan Türkiye`ye döneceğini düşündüklerini ve tekrardan örgüt içinde vazife alacaklarını` söylemişlerdi. Bu konuşmadan sonra diğer ülkelerde de bu şekilde asker ve ailelerinin olacağını düşünmüştüm"
2018 yılı Temmuz ayında örgütün elebaşı Fetullah Gülen`in yanına gittiğini ve Adil Öksüz`ün ailesinin kayınbiraderi Abdulhadi isimli kişi tarafından kampa getirildiğini gördüğünü anlatan Selahaddin Gülen, "Bu kişilerin neden buraya getirildiği konusunda bir bilgim yoktu" dedi. 2019 yılında örgütteki heyetin Texas bölgesindeki okullara tam olarak hükmedemediği için çeşitli yollara aradığını anlatan Gülen "Çünkü bu okullar devlette göründüğünden sadece işletmeleri örgütün elinde bulunuyordu. Bundan dolayı atamalar ve okul yönetimindeki güçlüklerden dolayı görünürde örgüt ile bağlantısının olmadığı göstermek için Mehmet N. talimat vererek tüm öğretmenlerin örgüt ile bağlantılarının olmadığını göstermelerini istedi. Bunu Texas Eğitim Bakanlığına bildirdiler. Bu şekilde devletten daha rahat maddi imkan sağlanabiliyordu" diye konuştu.
2018 yılında annesinin isteğiyle akrabası Seriye adlı kadınla evlenmek için amcası Fetullah Gülen`den onay aldıklarını anlatan Gülen "Onu Türkiye`den getirip getirmeyeceklerini sordu. Bende getirebileceğimizi söyledim. Amcam burada durumu bize bıraktı. Bu konuşmadan sonra annem kendisi gidip Seriye hanımı istedi. İsteme olayı bittikten sonra Seriye pasaportunu çıkarttı. Bu durumda herhangi bir olumsuz durumun olmadığını anladık. Ancak Amerika vizesine başvurularımız sürekli olumsuz gelmeye başladı. Daha sonra ben tekrar Seriye için öğrenci vizesi başvurusu yaptım. Ancak bu vizede de olumsuz geldi. 2019 yılı sonunda bu durumu amcam Fetullah Gülen`e ilettik. Oda bize başka bir çaresine bakın dedi. Bizde başka bir ülkede evlenip, Amerika`ya gitme fikrini geliştirdik. Daha sonra Kenya ülkesinde evlenmede herhangi bir sıkıntı olmayacağını ve vize alabileceğimizi öğrendik. Bu durumu amcam Fetullah Gülen`e ilettik. Ama amcam bana `Eğer gidersen orada seni alabilirler, oraya iyice bakın güvenli mi değil mi? Bakın o şekilde yapın` dedi. Bende bunun üzerine 15 Ekim 2020 tarihine Amerika`dan Kenya`ya gidiş bileti aldım. Kenya ülkesine indiğimde beni Kenya İmamı olan İbrahim Bıçıkçı karşılayacaktı. Ancak benim İnterpol tarafından kırmızı bülten ile arandığım ortaya çıktı ve beni Kenya`da gözaltına aldılar. Burada 4 gün kadar gözaltında kaldım. Sonunda mahkeme kararı sonucunda kefalet serbest kaldım. Bu kefaleti yine örgütten olan ve örgüt adına Kenya`da bürokrasiyi sağlayan İsmail K. aracını referans göstermişti" ifadesini kullandı.
Örgütün Amerika`da yıllardır süren lobicilik faaliyetleri olduğunu ve kendisi için birçok senatör ile irtibata geçildiğini anlatan Gülen "Benim Kenya ülkesinden Türkiye`ye iademin yapılmaması için baskı kurulması istenilmişti. Amcam Fetullah Gülen tarafından Bilal E .bu iş için görevlendirilmişti. Bilal E. Amerika`da lobi faaliyetlerini yürüten kişi idi. Senatoda da gayet etkili bir isimdi. Onlarla çok rahat görüşebiliyordu. Amerika ülkesinde örgüt aleyhine yapılan tüm haber ve faaliyetlerde amcam Fetullah Gülen, Bilal E.`ye konunun taraflarına sonuçlanması için talimat verirdi. Bilal E. senato üyeleri ile görüşerek olayları çözümlerdi. Ayrıca Enes Kanter yine Amerika`dan bir senatör ile çok yakın ilişkiler içerisindeydi. Yine örgüt aleyhindeki bir konunun çözümü için amcam Enes Kanter`e söyleyerek senatör ile görüşmesi için talimat vermişti" dedi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen`in yaşadığı Pensilvanya`daki kampla ilgili gördüklerini de anlatan Gülen ifadesinde, "Bu kampın girişinde Amerika`da bulunan bir güvenlik şirketinin personelleri bulunmaktadır. Bu kampın dış güvenliğini bu firma sağlamaktadır. Bu Amerikan Güvenlik Şirketini Cevdet Türkyolu tarafından ayarlanmıştır. Kampın giriş kısmında misafirlerin arandığı ve kartların verildiği yerde örgüte gönül vermiş ve uzun zamandır Fetullah Gülen`in yanında yer alan Kadir ve Sadık isimli şahıslar görev yapardı. Randevusuz kesinlikle kimse gelemezdi. Bu randevuları Cevdet Türkyolu ayarlıyordu. Cevdet Türkyolu`nun yardımcılıklarını eski emniyet müdürü Vahit B. ve Cüneyt T. isimli kişiler yapıyordu. Amcamı ziyarete gelen herkes referans ile gelmek zorunda idi. Gelen misafirler eğer ki yatılı gelecek ise bunların yerlerini de yine Cevdet Türkyolu ayarlıyordu. Bu kalan misafirlerin odalarında bağış kutuları bulunurdu. Burada kalan kişiler bu kutulara para bırakarak örgüte bağışta bulunuyorlardı" dedi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen`in kaldığı yerin büyük binada olduğunu belirten Gülen, "Büyük bina L şeklindedir. Bu binanın bir normal girişi birde sadece Cevdet Türkyolu`nun girebildiği garaj girişi vardır. Bu garajdan direk Amcam Fetullah Gülen`in odasının olduğu kata geçiş vardır. Amcam bu binanın en sonunda üst katta kalmaktadır. Amcamın hizmetinde olan mollalar her gün dönüşümlü olarak nöbet tutmaktadır. Ayrıca amcamın doktoru olan Kudret Ü. kalmış olduğu oda amcamın odası ile aynı katta idi. Amcam Fetullah Gülen`in hastanelik bir rahatsızlığı bulunduğunda kamp dışında yazıhanesi bulunan Doktor Mahmut isminde bir şahıs vardı. Bu şahıs diğer hastane işleri hallederdi. Amcam Fetullah Gülen`in kalp rahatsızlığı nedeni ile 3 tane stent takılmıştı. Ayrıca şeker hastalığı ve eklem ağrılarından dolayı fizik tedavi görüyordu. Amcam Fetullah Gülen`in katında Mustafa Özcan`ın, Osman Şişşek medya sorumlusu Tarık, Ali U. Barbaros K., Naci T. ve Kudret Ü.`ın odası bulunmaktadır. Alt katta bekar mollaların odaları vardı. Binanın iç güvenliğinde; güvenlik müdürü Ahmet isimli bir şahıs vardı. Ayrıca amcam Fetullah Gülen`in yakın koruması olan ve kampta silah ile gezen ve sohbetlerinde misafirlerin arasında bulunan Hakan isimli şahıs vardı" ifadelerini kullandı.
Örgüt üyesi Selahaddin Gülen, ana bina girişinde X-Ray cihazları olduğunu, buraya kesinlikle telefon sokulmadığını belirterek, "Ayrıca mollalar veya istişare üyeleri amcamın olduğu kata telefon çıkaramazdı. Bu binanın teknik sorumlusu Emrullah P. isimli bir şahıs vardı. Bu şahıs bina meydana gelen arızaların giderilmesi, misafirlerin dijital kartları gibi konular ile ilgileniyordu" diye konuştu.
Cevdet Türkyolu`nun ablasının eşi olduğunu ve amcası Fetullah Gülen`e en yakın kişi olduğunu belirten Gülen, örgüt içindeki liderlik kavgası ve bölünmeyi şöyle anlattı: "Tüm özel istek ve işlerini yapan, en özelini bilen kişidir. Odasının temizlenmesinden çamaşırlarının yıkanmasına kadar her şeyi ile ilgilenen kişidir. Amcam Fetullah Gülen`in odasının giriş kartı sadece kendisinde bulunmaktadır. Eşi olan ablam Sümeyra Türkyolu aracılığı ile bazen amcamın canı Erzurum yemekleri çektiğinde benim aracılığım ile ablam ona yemek gönderirdi. Kendisinin Türkiye`de iken yüksek miktarda variyeti vardı. Bunları nakite çevirip Amerika`ya gittikten sonra Amerika`da ev alım satımı, borsa, araba alıp satma gibi ticaretler ile geçimini sağlıyor. Burada açmak istediğim bir konu eniştem Cevdet Türkyolu ile Mustafa Özcan arasındaki yıllardır süren husumet, 15 Temmuz`dan sonda iyice gün yüzüne çıktı. Bunun sebebi Mustafa Özcan`ın örgütün tüm kontrolünü eline almak ve örgütün para ve tüm gücünü kendi altında toplamak iken eniştem Cevdet Türkyolu bu gücü ve kontrolü amcam Fetullah Gülen`in elinden çıkartmaması için mücadele etmesi içindeydi. Ancak Fetullah Gülen bu durumu gördüğü halde müdahile etmemesinin sebebini gerçek anlamda bir hainlik olarak düşünmüyor ancak Mustafa Özcan ve heyetteki bazılarına toplantılara katılmayarak veya görüşmelere çıkmayarak tepkisini gösteriyordu"
Selahaddin Gülen, örgütün üst düzey yönetimindeki kişilerle ilgili ayrıntılı bilgiler verdi. Gülen, "Molların görevi Amcam Fetullah Gülen`in günlük hizmetlerini yerine getirir, kendisinden tefsir, fıkıh ve hadis dersleri alırlardı. Bir nevi amcamın asıl talebeleriydi. Bu mollalar örgüt içerisinde Amcam Fetullah Gülen`in karşısında yeterli seviye ve bilgi yeterliliğine sahip olmadan molla olamazlar. Molla olmanın yolu ilk etapta herhangi bir ülkede ilahiyat üniversite, doktora, Yüksek lisans yaptıktan sonra Mısır ülkesinde bulanan El Ehser Üniversitesinde iki yıl kadar eğitim gördükten sonra ABD`de Fetullah Gülen`in yanında molla olma kapasitesine erişiyorlardı. 2016 yılı öncesinde Mısır ülkesine gidip bu mollalara eğitim veren kişiler Reşit H., Ergün Ç.gibi Fetullah Gülen`in ilk talebeleri ve mollalarından olan kişilerdi. İstişare heyetinde bulunan Naci Tosun, Ali Ursavaş, Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil, Abdullah Aymaz, İsmail Büyükçelebi, Ahmet Kara, Mehmet Ali Şengül, İsmet Aksoy, Hamdullah Bayram Öztürk, Rıdvan Kızıltepe, Sait Aksoyisimli şahıslar yer alırdı. Örgüt içinde tüm konuların konuşulduğu heyettir. Bu heyet toplantıda iken hiçbir kimse binaya giremezdi. Bu toplantılar 4-5 gün sürerdi. 2-3 ayda bir toplanırlardı" ifadelerini kullandı
15 Temmuz sonrasında Amerika`ya kaçan firari örgü üyelerinin nasıl yerleştirildiklerini de ayrıntılarıyla anlatan Selahaddin Gülen "Örgüt tarafından iki farklı şekilde yerleştiriliyordu. İlk etapta referanslı olanlar Fetullah Gülen`in de kalmış olduğu kampa yerleştiriliyordu. Referanssız olarak gelenler daha evvel Amerika`ya gelenlerin de kaldığı örgütün sağladığı örgüt evlerine yerleştiriyorlardı. Ayrıca Amerika`da bulunan büyük bir kamp evini restore edilerek küçük süit odalara dönüştürmüşlerdi. Buraya da örgüt mensupları yerleştiriliyordu. İngilizcesi olmayan bir çok örgüt mensubu Amerika`da bulunan dil okullarında dersler verilmeye başlamıştı. Eğer parası olmayan bir kişi ise Amerika`da kilise ve kütüphanelerin ücretsiz dil derslerine gidebiliyorlardı. Buraya gelen örgüt mensupları iş için UBER şöförlü, örgütün okullarında çeşitli görevlerde işe başlatılıyordu. Amerika`ya gelen örgüt mensuplarının ilk başlarda maddi destekleri Cevdet Türkyolu tarafından finanse ediliyordu" şeklinde konuştu.
Amcasının terör örgütü lideri olduğunu söyleyen Gülen, "Bu şahıs benim amcamdır. Her ne kadar örgüt içinde niyetinin kötü olmadığını göstermek istese de işin arkasında Terör Örgütünün lideri olduğunu artık söyleyebilirim. Bu örgüt içindeyken bunun farkına varmadım. Ancak şimdi görüyorum ki Fetullahçı Terör Örgütü`nün lideridir" dedi.
FETÖ üyelerinde ele geçirilen 1 dolarlarla ilgili de dikkat çekici bilgi veren Selahaddin Gülen, "Bu olayı eniştem Cevdet Türkyolu`ndan duyduğum kadarı ile Said Nursi`nin kitaplarının telif hakları ile gelen gelirin, örgüt mensuplarına yanlarında bulundurmak ve örgüt içerisinde bulunan kardeşim dediğimiz kişilerin yanlarında, cüzdanlarında bulundurmaları için verdikleri sembolik bir hediyedir" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs`ta Millet Kütüphanesi`nde gençlerle olan buluşmasında, "Yakında FETÖ takımından da önemli bir isim açıklayacağız" açıklamasında bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bugüne kadar çok Sofi Nurettin`ler öldürdük ve bunlar hala devam ediyor, edecek. Hedefimiz şu anda Kandil, Kandil`i de çökertmemiz lazım. Yakında FETÖ takımından da önemli bir ismi açıklayacağız, şu anda elimizde. Kimi yakaladık, hesaba çektik, onun açıklamasını da yapacağız" demişti.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı