Kadına Şiddetin Sebeplerinin Araştırılması Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı. Toplantıya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanı Yardımcısı Muhterem İnce, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ve diğer yetkililer de katıldı. Kısa bir görüntü alınmasından sonra toplantı görsel basına kapalı olarak devam etti. İçişleri Bakanı Soylu, komisyondaki milletvekillerine Sedat Peker`in iddialarıyla ilgili sert açıklamalarda bulundu.
Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken, işin akademik ve literatür kısmını da ihmal etmemeye, özellikle kurumda elde ettikleri verileri ve tecrübeleri paylaşmaya çalıştıklarını ifade eden Soylu, "Bana `İçişleri Bakanlığında yaptığın en iyi şey ne?` diye sorarsanız, tarihimizin çarpı çarpı kat yayınlarını çıkardık. Bir işin felsefesi, nasıl yapıldığı oluşmazsa bizden sonra gelenlere bir yol haritası bırakamayız. Her konuda yüzlerce yayınımız var." diye konuştu.
Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir argümanlarının hiç şüphesiz konukevleriyle ilgili olduğunu belirten Soylu, Türkiye`deki toplam konukevi sayısının 148, bunların kapasitesinin de toplam 3 bin 576 olduğunu bildirdi. Soylu, 148 konukevinin 32`sinin belediyelere, 112`sinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı`na, 1`inin STK`lere, 3`ünü ise Göç İdaresi Genel Müdürlüğü`ne ait olduğunu aktardı.
Kadına yönelik şiddet istatistiklerini aktaran Soylu, toplam kasten öldürme olaylarının 2006`da 3 bin 20, 2020`de ise 2 bin 75 olduğunu, Türkiye`de cinayetlerin yüzde 31,5 oranında azaldığını bildirdi. Kasten öldürme olaylarında kadın cinayetlerine değinen Soylu, bu rakamın 2006`da 468, 2020`de 385 olduğunu belirtti. Soylu, kasten öldürme olaylarında erkek cinayetlerinin ise 2006`da 2 bin 522, 2020`de 1690 olduğunu aktardı.
"Kadına yönelik şiddetle mücadele verilerinin paylaşımına ilişkin tartışmalar çok oluyor. Burada üzüldüğüm şey şu, sanki kadın cinayetlerini az gösteriyormuşuz gibi bir izlenimle karşılaşıyoruz. Bu doğru değil. Niye az göstereyim? Ben olanı ortaya koymak zorundayım. Ben doğru fotoğrafı görmezsem, arkadaşlarım doğru fotoğrafı görmezse, bu sefer aşağısı bize doğru fotoğrafı göstermemeye başlar. Bu, esas itibarıyla karşı karşıya kaldığımız olayı bize göstermemeye başlar. Biz azaldığını da yükseldiğini de hangi periyotta gittiğini de gitmediğini de bilmek zorundayız. Yaptığımız işin çıktısını almak, etki analizini ortaya koymak zorundayız. İkide bir kadın cinayetleri üzerinden `İçişleri Bakanlığının verdiği rakamlar yanlıştır ve yalandır, esası budur.` diye bunu bir siyaset tablosu haline getirmeye çalışırsanız, gelin Asayiş Daire Başkanlığımız size bütün rakamları göstersin."
"Hayatını kaybeden kadınlar sıfıra insin. Bizim iddiamız o ama burada özellikle 6284`te (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) artan bir kadın cinayeti eğilimi söz konusu değil. Peki bir tanesi önemli mi, sorunlu mu? Ben bir tanesinden bile sorumluyum. Dün akşam katledilenin de sorumlusuyum, bütün hepsinin sorumlusuyum. Kendimi böyle görüyorum. O ailenin içerisinde değilim ama bunun önleyiciliğinde ortaya koyulanlar sebebiyle kendimi sorumlu hissediyorum. Ama herkesin kendine pay alması gerekir."
"Aklanacak ne yaptım. Adamın birisi bir söz söylüyor. Ekşi yemedim karnım ağrımıyor. Bu ülkede terörle mücadele de kimlerin karnını ağrıttığımızı biliyoruz. Kimin ayağına bastığımızı biliyoruz. Biz intikam alınacak adımlarız. Bu ülkeyi başka noktaya getirmeye çalışıyorlardı. Bu ülkeyi terörün vesayeti altında devam ettirmeyi düşünüyorlardı. İzin vermedik. Bunlar uluslararası projeleri."
Kim yolsuzluk ve hırsızlık yapıyorsa Allah belasını versin. Bugün 27 mayıs Türkiye`de yalan ve iftiralar üzerinden başbakan asıldı bakanlar asıldı. 27 Mayıs süreci günceldir. Hiçbir şey gizli kalmaz kalmayacaktır. Ekşi yemedim karnım ağrımıyor. Biz intikam alınacak adamlarız. Bu ülkeyi terörün vesayeti altına almak istediler müsaade etmedik."