Karadeniz’in termal ve kış turizmi için yeni turizm destinasyonu alanı olarak belirlenen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘örnek yayla’ modellerinin uygulanacağı iki noktadan biri seçilen doğal sit alanı Rize’nin İkizdere Vadisi Gürdere ve Cevizlik köyünde açılması planlanan ve 16 milyon tona yakın taşın alınacağı bazalt ocağı projesine tepkiler sürüyor. Yeşil vadinin doğal güzelliğinin yok olacağını, tarım ve hayvancılık yaptıkları köylerinin ellerinden gideceğini savunan yöre halkı, ‘yatırıma değil, yanlış yer seçilen taş ocağına karşıyız’ mesajı ile taş ocağına karşı çıkıyor, bölgede bekleyişini sürdürüyor.
PROJEYE DESTEK VEREN STK’LAR ALANDA
Bu arada projeye destek veren sivil toplum kuruluşları da alanda incelemelerde bulundu. Rize İnşaat Mühendisleri Odası, Merkez Muhtarlar Derneği, İkizdere Muhtarlar Derneği, İkizdere Ziraat Odası Başkanlığı, Çay Üreticileri ve Dayanışma Derneği’nin de yer aldığı bir grup taş ocağı sahasında bir araya geldi. Heyet, yetkililerden bilgi aldı.
‘EN MİNİMUM TAHRİBAT ALANI SEÇİLDİ’
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı, devletin çevreci ve hassas olduğunu alana gelirken güzergah üzerinde yaptığı tünellerle ortaya koyduğunu belirterek, “Eğer tünelleri yapmayıp da doğaya tahribat vererek bu yolu yapmış olsaydı bir sürü ağaç ve yeşillik alanda yok olmuş olacaktı. Lojistik liman ile ilgili ortada kirli bilgiler dolaşıyor. Devletimizin yatırım programına alınan liman projesi yapılacaktır. Bu ekonomik zorluklar da bunu göz önüne alıp ülke ekonomisine ve bölge ekonomisine kazandırmak takdire şayandır. Bazı yatırımlar doğaya ve çevreye zarar verebilir. Bu çevresel etkiler ve zararlar devlet güvencesi ile düzeltilebilir. Bu yörede yaklaşık 2,5 yıldan beri denizin tuzlu su etkisi ile eritmeyeceği taş tipi ile ilgili araştırma yapıldı. Bu yörede 7 tane uygun yer buldular. Fakat 16 milyon ton taş lazım olduğu için tek rezerv kaynağının burada olduğunu tespit ettiler. Bir yerden taş çıkartmak mı yoksa 7 tane ayrı ayrı yeri tahrip etmek mi? Devlet en minimum tahribat alanını seçti” diye konuştu.
‘İSTEKLERİ SAYGIYLA KARŞILIYORUM’
Taş ocağı alanının kamuya ait bir alan olduğunu söyleyen Yazıcı, "Burada şahısların bir arazisi yoktur. Bu bilgiyi Tapu Müdürlüğü ve Tarım İl Müdürlüğü'nden aldım. Ülke ekonomisi ve şehre kazandıracağı büyük bir ekonomik yatırım olan limanın bu ülkeye katkıları daha fazla olacağı için rehabilitasyon süreci de çok daha hızlı yapılacaktır. 97 hektarlık bir alanda değil 13 hektarlık bir alanda çalışma yürütülecektir. Burada vatandaşın tepki ve isteklerini son derece saygıyla karşılıyorum. Çünkü onlar burada yaşıyorlar. Burada ata, dede toprakları var ancak devlet bunu koruyacağı taahhüdünü zaten söylüyor. Bu limanla beraber tren yolunun, sanayileşmenin önü açılacak. 7 yıldır çalışmaları devam eden bu proje ile ilgili şehrin siyasileri ve STK’ları olarak şapkayı önümüze koymalıyız. Ne halkı ne de sivil toplumu örgütlerini devletin bu yatırımına hazırlayamadık. Hazırlayamadığımız gibi de bazı bölücü kesimler bunu fırsat bilerek burada devletine milletine bağlı insanları sanki burada bir katliam varmış gibi organize etmeye başladılar. Rizelilerin devletine ve milletine bağlı olduğunu sakın unutmasınlar. Önce kendilerini sorgulayarak buraya gelsinler” dedi.
Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, İkizdere’deki olayları kısmen dışarıdan bazen de buraya gelerek takip ettiklerini belirterek “Bu bölgede yaşayan insanların çevre hassasiyeti ile başlayan istekleri Türkiye'nin değişik yerlerinde yansıyarak farklı boyutlara getirilmek istendi. Türkiye'nin 25’inci lojistik merkezi İyidere’de, coğrafyamızın sıkıntısından dolayı da deniz dolgusu üzerine yapılacak. Lojistik merkezin değeri bizim için çok önemli. Çevrecilik açısından olaya baktığımız zaman bugün bu çevreyi yeşil tutmuşsa burada yaşayanlar yeşil tuttu. Burada 13,5 hektarlık bir alanda taş ocağı çalışması yapılacak. Çalışmalar burada 2 yılda tamamlanacak. Devletin uhdesinde taş alınıp İyidere’ye getirilecek ve burada bir taş ocağı işletmeciliği de yapılmayacak. Adeta bir şehir merkezinde dinamit atılıyor hassasiyeti ile burada bir çalışma yürütülecek. Çünkü burada aynı zamanda bir hidroelektrik santralinin su boru sistemi de geçiyor. Hem çevreye hem de bu boru hattına hasar verilmeyecek şekilde çalışma yapılacak” dedi.
'2 TANE AĞAÇ DİKMEYENLER İDEOLOJİK SAPLANTILARINI KUSUYOR'
Yaşanabilecek çevresel etkileri ilişkin birçok garantiler verildiğini hatırlatan Metin, “Neden burada böyle bir olay büyütüldü. Hayatı boyunca 2 tane ağaç dikemeyen insanlar ağaç bahanesiyle çevrecilik bahanesiyle ideolojik saplantılarını buralarda kusma yerine biz size fidan verelim de Türkiye'nin çölleşen yerlerine getirin dikin. Çevrecilik adına bir şey yapmış olursunuz. Bu ülkenin kesilen ağaçları ile değil dikilen ağaçlar ile uğraşan insanlara ihtiyacı var. Buradaki bizim teyzemiz, bacımız, kardeşlerimizin bütün hassasiyetleri, istekleri, arzuları bizim de hassasiyetimizdir. Onların emrindeyiz. Ne gerekiyorsa biz de ilgili yerlere de bildiririz, kendi gücümüz nispetince de yardımcı oluruz” diye konuştu.