Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır anneleriyle Vahdettin Köşkü`nde iftar yemeğinde bir araya geldi. Erdoğan`a, eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da eşlik etti.
Erdoğan burada yaptığı açıklamada, PKK`yla mücadelede kararlık mesajı verip, "Evlatlarınıza kavuşma mücadelenizi takdir ediyoruz. Terör örgütünün elindeki son evladımız da ailesine kavuşana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Kandil`i çökerteceğiz. Kandil kandil olmaktan çıkacak, onlar için karanlık olacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın açıklamalarından satır başları:
"Sizler yüreği yanık Diyarbakır Anneleri olarak nice ramazanları, nice bayramları evlat hasretiyle geçirdiniz. Terör örgütü PKK ve onun siyasi uzantıları tarafından kandırılarak sizlerden kopartılan ciğerparelerinize kavuşmak için verdiğiniz mücadeleyi en başından beri takdirle takip ediyoruz. Ailelerimizin kararlılıkla yürüttüğü bu mücadele terör örgütünün gerçek yüzünün görülmesi bakımından hayırlı olmuştur. Yıllardır birileri tarafından cilalanıp parlatılan, cici çocuklardan oluşan masum bir yapı gibi gösterilmeye çalışılan bölücü terör örgütü zor duruma düşmüştür.
Şu anda dertleri, sıkıntıları büyük. Artık kaçacak delik arıyorlar. Güvenlik güçlerimizin sınırlarımız içinde ve ötesinde gerçekleştirdikleri operasyonlarla eylem kabiliyetini iyice azalttığı örgüt Diyarbakır Anneleri`nin dirayeti karşısında adeta çaresiz kalmıştır. Evlatlarına kavuşan her ailemizle birlikte sadece biz sevinmekle kalmıyoruz, tüm milletimizin yüreğine de su serpiliyor. Allah`tan bu gece idrak edeceğimiz Kadir Gecesi hürmetine buradaki kardeşlerim başta olmak üzere yüreği hasretle kavrulan tüm anneleri ve babaları, yarın biliyorsunuz Anneler Günü, bir an önce evlatlarına kavuşturmasını diliyorum. Sınırlarımız ötesinde yürüttüğümüz başarılı operasyonlarla, terörün ülkemize uzanan kanlı ellerini adeta kırıyoruz.
Son terörist de etkisiz hale gelene, terör örgütünün elindeki son evladımız da ailesine kavuşana dek bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye`de başaramadıklarını Suriye`de deneyenleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmakta kararlıyız. Kandil`i çökerteceğiz ve Kandil Kandil olmaktan çıkacak, onlar için karanlık olacak. Bin yıllık ortak coğrafyamızın türlü hile ve desiseler parçalarına ayrılıp hem fiziken, hem zihnen sömürme peşinde olanlara meydanı bırakmayacağız. Bölgemizi sömürge zincirlerine bağlamak isteyenlere tek yürek, tek yumruk olduğumuzu göstereceğiz. Sizler bu şanlı duruşun sembolleri olarak her biri kendi evladınız mesafesindeki 84 milyonun tamamına güç verdiniz. Sizi yıldıramadılar. Ve birdiniz, bir şehir oldunuz, iki şehir oldunuz ve her geçen gün büyümeye devam ediyorsunuz. Ve sizin bu şevkiniz, bu gayretiniz terör örgütünü çökertmeye yetti.
Terör örgütü içindeki tüm gençlerimize de bir an önce, şu an bizi dinliyorlar, böyle bir gece de onlara da sesleniyorum: Gençler, evlatlarım, yarın Anneler Günü. Annelerinizi üzmeyin. Annelerinizi mağdur etmeyin. Sizi bu noktaya getiren anneleriniz. Onları üzmeyin. Dokuz ay 10 gün sizi karnında besleyip büyüten, ondan sonra da bu yaşa getiren annelerinizi üzmeyin. Bir an önce ne yapın, ne edin ama annelerinize dönün. Çünkü onların sürekli gözleri yaşlı ve onlar sürekli sizi bekliyor. Şunu unutmayın: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletimiz, kendini bu bataklıktan kurtarmak isteyen her genci adli bakımdan korumanın yanında yeni hayatını kurmasına da destek verecektir.
Ecdadımız ne diyor: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Biz böyle bir geleneğin varisleri olarak başka türlü hareket etmemiz zaten düşünülemez. Bu vesileyle siz Diyarbakır Anneleri`nin nezdinde tüm annelerin Anneler Günü`nü tebrik ediyorum. Kadir Gecesi`ni de tebrik ediyorum. Rabbim yaşı kaç olursa olsun bugünü annesiz geçiren yetimlere de sabrıcemil ihsan etsin diyorum. Anneleri halen hayatta olan herkese de onların kıymetini bilmelerin, gönüllerini şenlendirmelerini, hayır dualarını almalarını tavsiye ediyorum. Peygamberimiz, `Cennet annelerin ayakları altındadır` buyuruyor. Ben de rahmetli anneciğimin ayaklarının altını zaman zaman öper, onun kokusunu hissederdim. Siz de annelerinizi daha fazla üzmeyin, daha fazla bekletmeyin. Bilesiniz ki anneleriniz gözleri yollarda sizi bekliyor. Yürekleri sizin kokunuzla çarpıyor. Vatanının ve yurdunu ana sıfatıyla adlandıran bir milletin evlatları olarak dünyada hiçbir yerde Anadolu var mı? Yok. Ama bizde bak Anadolu var. Babadolu değil, Anadolu demişiz. Bu topraklar `ana` sıfatıyla sıfatlanmış. Milli birlik ve beraberliğimize yönelik saldırılarını aile kurumumuzu yıkarak başarıya ulaştırmak isteyenleri inşallah annelerin öncülüğünde hezimete uğratacağız. Gabar`ı, Cudi`yi, Tendürek`i bunların başına çökerttik mi? İnlerine girdik, daha da gireceğiz. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız. Kandil`i de bunlara zindan edeceğiz. Belki geç olacak, belki zor olacak ama zafer inşallah sizin gibi inanan annelerin birlikte olacak.
Ramazan ayının son günlerine yaklaşırken ilk kıblemiz Kudüs`ten hem üzüntümüzü hem öfkemizi artıran haberler alıyoruz. Zalim İsrail, terör devleti İsrail, mukaddesatlarını korumak, binlerce yıllık evlerine, yurtlarına sahip çıkmak dışında hiçbir gayeleri olmayan Kudüs`teki Müslümanlara vahşice ve ahlaksızca saldırmaktadır. Kudüs`ün onurunu, şerefini, izzetini, haysiyetini korumak her bir Müslüman`ın boynunun borcudur. Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs`teki ibadethanelere ve Müslümanlara yapılmış her saldırı bizlere yapılmış saldırıdır. Bu saldırının muhatabı İstanbul`da, Diyarbakır`da, Bağdat`ta, Kahire`de, Cakarta`da, Bakü`de, Saray Bosna`da yaşayan Müslümanların her biridir. Daha da önemlisi, üç dinin kutsallarını barındıran Kudüs`ü vicdansız, ahlaksız, hukuksuz, saygısız tavırlarıyla kirleten zalimlere karşı çıkmak `İnsanım` diyen her bireyin vazifesidir. İsrail`in saldırılarına sessiz kalarak veya kayda değer tavır ortaya koymayarak dolaylı şekilde destek veren herkes orada yaşanan zulme ortaktır.
Buradan tüm dünyayı İsrail`in Kudüs`e saldırılarına karşı harekete geçmeye davet ediyorum. Halkı Müslüman olan tüm ülkelere sesleniyorum. Bir olma, beraber olma zamanında İsrail`in ortak kurumlarının kararlarına, temel insan haklarına, uluslararası hukuka aykırı bu eylemleri derhal durdurmaları konusunda çalışmalarıdır. Bu konuda biz Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Dünyada hiçbir insanın uluslararası kurumlara güveni kalmaz. Herkes kendi başının çaresine bakmaya başladığında ortaya çıkacak kaos ve yangın önce bu zulme sessiz kalanları yutacaktır. Kudüs`ü ve Müslümanları koruyamayan bir dünya kendi kendine ihanet etmiş, kendi kendini imha edecek bombanın pimini çekmiş demektir. Türkiye olarak bugün de Kudüs`teki kardeşlerimizin ve Filistin`in yanındayız. BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere konuyla ilgili tüm uluslararası kurumları harekete geçirmek için gereken girişimleri hemen başlattık. Biz küresel dayanışma ve işbirliği sisteminin 5 ülkenin keyfine terk edilemeyecek kadar önemli bir mekanizma olduğuna inanıyoruz. Kudüs`te Mescid-i Aksa`ya ve Müslümanlara yönelik alçak saldırıların derhal durdurulmasını istiyoruz. İlk andan itibaren 300`e yakın yaralı var. Filistinlileri evlerinden etmeye ve yurtlarından çıkarmaya yönelik her türlü baskının sona ermesini bekliyoruz."