Bunu başaracak kadar iyi değilim, sevilmeyi hak etmiyorum, keşke daha güzel olsaydım, yaptığım işi kimse beğenmiyor? Bu ve benzeri cümleleri kendinizle konuşurken dile getiriyor musunuz? Gerçekleştiremediğiniz hayalleriniz için pişmanlık duyuyor, fakat alışkanlıklarınız yüzünden yerinizden kıpırdayamıyor musunuz? İşte kendini sabote etmek tam da böyle bir durum.
Bulunduğunuz yerden ayrılmak her zaman o kadar da kolay değildir. Değişim riskli, zaman, alan ve emek gerektiren bir süreçtir. Ayrıca belirsiz oluşu da kaygı oluşturan bir faktördür. Bu değişimi göze almadıkça kendinize olan güveniniz de zamanla sarsılacaktır. Çünkü konfor alanının dışarısına çıkmak gözünüzü korkutacaktır. Bu durumun içerisinde yer almaya devam etmek öz saygınızı da kaybetmenize neden olur. Bu nedenle kendinizi algılama biçiminizle ilgili bir gözden geçirme gerçekleştirmeli ve değişimle barışmalısınız. Mevcut dar alanımızın güvenirliğine duyduğumuz inanç, değişim ve gelişim kademelerimizi engelleyen hatalı bir düşünce yaklaşımıdır. Kendi kendini sabote eden insanlar başarılı olmanın önüne set çekerler. Kendilerini düşman oluşturan bu insanlar, kendilerine neyin iyi geleceğini bilseler de, bu davranışları sergileyemez ve isteklerinden mahrum olurlar.
Freud, uygarlık geliştikçe özgürlükle, güvenliğin yer değiştirdiğine işaret etmektedir. İşte güvenlik konusunda gittikçe artan muhtelif kaygıların ortaya çıkması, kendimizi sabote etmekle sonuçlanmamalıdır.
Kendimizi sabote etmemizin sebepleri nelerdir?
Kendi kendini sabote etmenin birçok sebebi bulunabilir. Örnek verecek olursak;
-Hata yapma korkusu,
-Sorumluluklardan kaçmak,
-Başarısızlık ve eleştirilme korkusu,
-Başarı korkusu (Beraberinde yalnızlığın geleceğini düşünmek)
-Kendini değersiz hissetmek,
-İyi şeyler hak etmediğini düşünmek,
-Değişimi kabullenmemek,
-Çevresel baskılardan ürkmek
Ayrıca, bu eylemin kökeni çocukluk yıllarına dayanıyor da olabilir. Bazı çocuklar anne ve babalarına başarılı görünerek onları mutlu etmek ve dikkatlerini çekmek ister. Bu nedenle kendilerini olduğundan daha yetenekli ve zeki gösterme çabası içine girerler. Bu eğilim de yıllar içerisinde kendini sabote etmeye dönüşebiliyor.
Diğer taraftan bilinçaltına yerleşmiş yanlış düşünce kalıplarına da dikkat etmek gerekiyor. Örneğin çocukluk yıllarında; varlıklı kişilerin, haksız ve hileli kazançlarla zengin olduklarına inandırılmış yanlış bir düşünce yaklaşımı, o kişinin önüne çıkan zengin olma ile ilgili fırsatları yok saymasına sebebiyet verebilir. Böylece kişi, zengin olmak için bilinçli olarak çok çaba harcamasına rağmen bilinçaltına yerleşmiş bu hatalı düşünce virüsü nedeniyle kendini sabote ederek bir türlü emeline ulaşamayacaktır.
Kendi değerinizin farkına varın
İnsanın kendini pozitif algılaması, benlik ilişkileri sırasında önem kazanıyor. Bir Afrika atasözünün dediği gibi kendi içinizde düşmanınız yoksa dışarıdaki düşmanlar sizi incitemez. Önceliğiniz kendinize inanmak olmalı.
Öz benlik, öz yeterlik gibi kavramlar çocukluk dönemlerinden itibaren geliştiriliyor. Bu noktada ebeveynlerin çocuklarla olan ilişkileri büyük önem taşıyor. Kaliteli bir iletişim, bireylerin geleceğini şekillendiriyor. Nasıl bir yaşam kalitesine sahip olacağınız ve davranış şekilleriniz bu dönemlerden itibaren kendisini açığa çıkarıyor. Dolayısıyla ebeveynlerle gerçekleştirilen kaliteli iletişim öz sabotaj riskini azaltıyor.
Hangi yaş grubunda olursanız olun, başarısızlık ve başarısızlığa karşı hissedilen tehditlerin de insanlara öğrenme ve gelişme fırsatları meydana getirdiğini unutmayın. Başarısız olunan durumlarda, benliğinize olan saygınızı korumak için sabote etme stratejilerine başvurmak yerine başarısızlığa neden olan durumlarla yüzleşebilirsiniz. İş ve özel hayatımızda daha öz güvenli, mutlu, gelişime açık ve başarılı bireyler olabilmenin yolu buradan geçiyor.