ABD Başkanı Joe Biden`ın, 1915 olaylarını `soykırım` olarak tanıması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman, "Önceki yıllarda `Meds Yeghern` yani `Büyük felaket` nitelemesi ile yetinen Ermeni diasporası bu yıl Biden`dan daha parlak bir mavi boncuk aldı. İç siyaset açısından görmemiz gereken bu durumun emsalini hispanik seçmene yönelik uygulamada da göreceğiz. Ama `dünyanın süper gücü` olmaktan `dünyanın hükümeti`ne dönüştüğünü zanneden ABD, artık durdurulması zor bir kibir içinde" diye konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, dün yaptığı açıklamada 1915 olaylarıyla ilgili `soykırım` ifadesini kullandı. Açıklama, Türkiye`den tepki çekerken, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uuslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman da konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"BU DURUMU İÇ SİYASET OLARAK GÖRMEK GEREKİYOR"
1915 olaylarını seçim zamanında da gündeme geldiğini hatırlatan Dalaman, Biden`ın göreve geldiğinin ilk günü imzalamış olduğu `göçmenlere yönelik politikaların ve kotaların iyileştirilmesi` kararını devreye alarak bu kesimlere verdiği sözü tuttuğunu belirtti. Dalaman, "Seçim konjonktüründe Trump`ın Amerikan Başkan Seçimlerine yönelik iki asırlık teamüllerini yıkan propagandalarını göğüslemek için Biden ve ekibi seçmen kümelerine mavi boncuk dağıtma işini abarttılar. Tabi bu durumdan Amerika`daki Ermeni diasporası, seçmen kitlesi de hakkını aldı. Önceki yıllarda `Meds Yeghern` yani `Büyük felaket` nitelemesi ile yetinen Ermeni diasporası bu yıl Biden`dan daha parlak bir mavi boncuk aldı. İç siyaset açısından görmemiz gereken bu durumun emsalini hispanik seçmene yönelik uygulamada da göreceğiz. Biden, Latin ve Hispanik diasporayı geçiştirmeyecek ve büyük ihtimalle, göreve geldiğinin ilk günü de imzalamış olduğu `göçmenlere yönelik politikaların ve kotaların iyileştirilmesi` kararını devreye alarak bu kesimlere verdiği sözü parlak biçimde tutmuş olacak" diye konuştu.
Dalaman sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konunun en önemli yönünün, Karabağ Zaferi`nin tüm boyutlarıyla sadece Ermenistan devleti için değil Amerika`daki Ermeni diasporası için de onur kırıcı olduğu diye düşünüyorum. Bu durum şüphesiz Kafkasya`da etkin olma konusunda tedirgin ABD`nin gözünden kaçmadı ve şimdi bu onuru kırılmış ve Kafkasya`da kendisi için çok gerekli, Ermenistan ve başta ABD`de olmak üzere Ermeni diasporasına cömert bir `jest` yaptılar. Bu, tabi ki Türkiye`yi kızdıracak ama aynı anda aklımızda tutmalıyız ki Emenistan`ı ve dolayısıyla diasporayı fiziksel yıkımdan kurtarıcılığa soyunan Rusya`ya karşılık da geliyor. ABD Ermenilere ve Ermenistan`a, `Ruslar sizi fiziksel yıkımdan son anda kurtardıysa Biz de sizin moral yanınızdayız` mesajı veriliyor."
"ABD DURDURULMASI ZOR BİR KİBİR İÇİNDE"
1981`de ülkenin 40`ıncı başkanı olan Ronald Reagan`ın da 1915 olaylarıyla ilgili `soykırım` ifadesini kullandığını ancak sonrasında Türkiye`yi etkileyen bir durumun söz konusu olmadığını hatırlatan Dalaman, Biden`ın açıklamasının ardından Türkiye`nin ne yönde etkileneceği ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"ABD, iki kutuplu dönem sonrasında, tek kutupluluğu özellikle Baba Bush`un başkanlığından beri sindiremediği gibi galiba yanlış da anlamlandırdı. Sonuçta siz dünyanın ekonomik, askeri ve sınai gibi alanlarda ileri bir ülkesi hatta en büyük ülkesi olsanız da uluslararası hukuk sizin `dünyanın hükümeti` olmanızı onaylamayacak. Kaldı ki bu da tartışılır. Çünkü 30 yıl öncesinin G7 si ile G20`si arasındaki büyüklüğün oransal farkı azaldı ve Çin gibi yeni aktörler, bu fiziksel üstünlük iddialarını tartışıyor. Ama `dünyanın süper gücü` olmaktan `dünyanın hükümeti`ne dönüştüğünü zanneden ABD, artık durdurulması zor bir kibir içinde. Hatta Trump döneminde bu kibirin şımarıklığa dönüştüğünü gördük ve galiba Biden, `devlet aklı` ile direnmesi gereken bu yalpalamaya direnemedi. Şimdi önümüzde kendisini dünya hükümeti varsayan ve dünyanın kayıtsız şartsız itaatini talep eden bir devletin, sanki vatandaşları arasındaki bir sorunu çözer gibi davrandığını görüyoruz. Sanki Türkiye ve Ermenistan, `ABD dünya hükümetinin` birer vatandaşı ve bu ABD isimli devlet, sanki vatandaşları arasındaki sorun konusunda hüküm veriyor. Şimdi, Türkiye ve Erdoğan karşıtı uluslararası güçler keyiften ellerini ovuştursalar da diğer devletler de ABD`nin bu kibirli ve şımarık politikasının zararını kısa sürede görecekler diye düşünüyorum."
TÜRKİYE`YE DAVA AÇILABİLİR Mİ?
Biden`ın açıklamasının ardından, Türkiye`ye dava açılıp açılamayacağının da gündeme gelen konulardan biri olduğunu söyleyen Dalaman, "İster `Meds Yeghern` yani `Büyük felaket` deyin isterseniz `genocide` (soykırım), sonuçta 1915 Tehciri, 1914-1918 arasında yani Birinci Dünya Savaşı`nda gerçekleşti. Bu savaşın içinde çok sayıda acı olay yaşandı. Sanıyorum sadece İngilizler`in Seydibeşir`de 15 bin Osmanlı esir askerinin gözlerini kör etmesi vahşeti bile bu savaşın nasıl kontrolden çıktığını göstermektedir. Şimdi bu savaş sırasında olanları tartışacaksak ve mağdurların haklarını arayacaksak nereden başlamalıyız? Sonuçta uluslararası alanda karşılıklılık ilkesi varsa, Erzurum, Kars, Van havalisi`nde bizzat Amerikan Bord Vakfı tarafından Ermeni Komitacıların sivil Türkleri katlettiklerine dair belgelerine göre mağdurlar adına biz de dava açarsak ne olacak? ya da Balkanlar`daki Türklere yapılan açık etnik temizlik vahşetinin hesabının sorulmasına bugünün Avusturya`sı, Bulgaristan`ı, Almanya`sı katlanabilecek mi? Hiç unutmayalım ki uluslararası ceza hukuku sistemi Afrika`dan başlayarak tüm kıtalarda gerçekleşen ve çoğunun altında AB üyesi ülkelerin imzası olan etnik temizlik eylemlerinin hesabını soramamış iken, Birinci Dünya Savaşı`nda kendilerinin sebep olduğu bir zorunlu yer değiştirme kararının kontrolden çıkışının hesabını nasıl verecekler? Burada bir mantık ilizyonu yapıyorlar. Osmanlı hükümeti, Ermeni nüfusu o tarihte kendi toprağı olan Suriye`ye hicret ettirmeye çalıştı. Bir imparatorluğun herhangi bir nedenle vatandaşlarını geçici olarak kendi topraklarında yer değiştirmeye tabi tutmasını hak görmeyenler, o toprakları nasıl karıştırdıklarının hesabını vermek zorundadırlar. Dolayısıyla hukuk açısından dava açılmasını bilemem ama bu davanın kazanılmasını sağlayabilecek kanıt ve mantığa sahip olmadıklarını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı