Terör örgütü DEAŞ'ın, Suriye'deki iç savaş sırasında, Kobani'ye saldırması üzerine Ekim 2014'te HDP Genel Merkezi'nin sosyal medya hesabından ve HDP Merkez Yürütme Kurulu'ndan (MYK) 'sokağa çıkma' çağrısı yapıldı. Terör örgütü PKK yöneticileri de benzer açıklamalarda bulunarak, 'eylem' çağrısında bulundu. 6, 7 ve 8 Ekim günlerinde Diyarbakır başta olmak üzere birçok kentte sokak eylemleri yapıldı. Olaylarda 37 kişi, hayatını kaybetti. Hedef alınan birçok kamu ve parti binası hasar gördü. Diyarbakır'daki olaylarda toplam 12 kişi, hayatını kaybetti. Olaylar sırasında, yoksul ailelere kurban eti dağıtan Yasin Börü ile arkadaşları Hasan Gökgöz, Ahmet Dakak ve Riyat Güneş de bulundukları binadan atılarak, daha sonra silahla vurulup, defalarca bıçaklanarak, öldürüldü. Bu saldırıdan Börü'nün arkadaşı Yusuf Er de yaralı olarak kurtuldu.
Börü, Gökgöz, Dakak ve Güneş'in öldürülmesiyle ilgili 41 sanıktan 16'sı, 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' ile 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 6- 8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan olaylarla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, 4 Kasım 2016'da HDP'nin eski genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 15 HDP'li vekil gözaltına alındı. Demirtaş ve Yüksekdağ ile bazı HDP'li vekiller, ‘terör örgütü yöneticiliği’, ‘terör örgütü propagandası yapmak’, ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’, ‘halkı kanunlara uymamaya tahrik’, ‘suç işlemeye tahrik’ ve ‘suçu ve suçluyu övme’ gibi suçlardan tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi'nde, Figen Yüksekdağ ise Kocaeli Kandıra Cezaevi'nde bulunuyor.
Öte yandan AİHM'in Selahattin Demirtaş ile ilgili aldığı 'serbest bırakılmalı' kararına tepkiler ise sürüyor. Bu tepkilerden biri de 'Kobani olayları'nda öldürülen Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz'den geldi. Cezaevinde olan Selahattin Demirtaş'ı anne ve babasının görebildiğini ama kendilerinin mezar taşına baktıklarını dile getiren Gökgöz, şunları söyledi:
"Ben bu kararı reddediyorum. Biz onların kanununu tanımıyoruz. Biz onların iç işlerine karışmıyoruz. Onlar da bizim iç işimize karışmasın. Bizim yargıçlarımız, hakimlerimiz, savcılarımız ve adalet bakanımız var. Bizim adaletimiz de var. Biz adaletimize güveniyoruz. Hakimlere ve savcılarımıza da güveniyoruz. Onları tanımıyoruz. Onlar ne kadar söylerse biz reddederiz. Kimse iç işlerimize karışmasın, savcılarımıza ve hakimlerimize karışmasın. Biz kendi kanunumuza ve adaletimize güveniyoruz. Onları hiç tanımıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine katılıyorum. Ben de saygı duyuyorum. Ben Avrupa'yı tanımıyorum, reddediyorum ve kınıyorum."