AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Dün gece hem bir bakanlığı ikiye böldüklerini hem de toplamda 3 yeni bakan ataması yaptıklarını belirten Erdoğan, "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk ile Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan'a, bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum. Kabinemizde birlikte mesai yürüteceğimiz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık'a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Prof. Dr. Vedat Bilgin'e, Ticaret Bakanımız Mehmet Muş'a başarılar diliyorum" dedi.
'BİZ KEFENİMİZİ GİYEREK BU YOLA ÇIKTIK'
Türkiye'de güven ve istikrar iklimini tesis ederek, tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini başlattıklarını kaydeden Erdoğan, "Bu tarihi hamleye yönelik kriz tehditleri de hiç eksik olmadı. Kasım 2002'den beri neler görmedik, neler yaşamadık ki. Arkası karanlık cinayetlerden cumhuriyet mitinglerine kadar sayısız siyaset ve toplum mühendisliği taktikleriyle karşılaştık. Partimize yönelik kapatma davasından gece yarısı bildirilerine bütün bunları gördük. Bugüne kadar pek çok haksız, hukuksuz, çirkin tezgaha maruz kaldık. Şimdi de çıkmış bir ahlaksız, bir edepsiz, benim akıbetimin de Menderes'in akıbeti gibi olacağını, olabileceğini ümit ettiğini söylüyor. Be ahlaksız, be edepsiz biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Biz ölümden korkmadık. Bizim imanımızın gereği ölümü korkutmaktır. Bu yolculuğumuzu da böyle devam ettireceğiz. Ama siz ölüm dendiği zaman kaçacak delik arayanlardansınız. Yani Menderes'in akıbetinden hoşnut mu oluyorsunuz? Memnun mu oluyorsunuz? Bu akıbeti hazırlayanlar da sizdiniz. Şimdi bize de aynı akıbeti mi hatırlatıyorsunuz? Boşuna uğramayın, evelallah bunların hepsine hazırız, 15 Temmuz'da bunu gördük ve 15 Temmuz’u bu ülkeye hazırlayanlara mezar ettik. Senin genel başkanın tankların arkasından kaçıp Bakırköy Belediyesi’ne giderken, biz milletimizle beraber sadece Türkiye değil, tüm dünyaya selam verdik. Biz dik durduk ama siz kaçtınız. Bakırköy Belediyesi’nde çay, kahve sohbetinde seyrettiniz. Daha çok seyredeceksiniz. Ama biz bu yolda aynı kararlılıkla yürüyeceğiz" diye konuştu.
'DARBEYİ DE SİZİN YAPMANIZI BEKLİYORLAR'
Her saldırıya cevaplarını geriye çekilerek değil, daima ileriye atılarak verdiklerini söyleyen Erdoğan, "Meclis'te cumhurbaşkanı seçmemizi engellemek istediler, Cumhurbaşkanının seçimini doğrudan halka devrettik. Bürokrasiyi ve mevzuatı kullanarak elimizi kolumuzu bağlamak istediler, yönetim sistemini değiştirerek milli iradenin üstünlüğünü güçlendirdik. Ülkenin meşru idaresini yıkmaya kalkan darbecileri, milletimizle birlikte kısa sürede bozguna uğrattık. Emekli amirallerle kol kola vererek, oradan aldıkları güçle ne diyor Kılıçdaroğlu, 'Emekli olanlar darbe yapabilir mi?' diyor. Onlar sizin akıl hocanız, darbeyi de sizin yapmanızı bekliyorlar. 'Ne duruyorsunuz. Hadi bakalım dökülün sokağa. 15 Temmuz'da olduğu gibi' diyorlar. Siz o akıl hocalarınızla birlikte yürüyorsunuz. İşte her şeyi bitmiş tükenmiş olan o akıl hocalarına eyvallah yer ve yol kalmayacak" dedi.
'DIŞİŞLERİ BAKANIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM'
Vesayete teslim olmadıklarını kaydeden Erdoğan, "Şayet vesayete teslim olsaydık, darbelere boyun eğseydik, terör örgütlerine eyvallah etseydik, dış telkinlere kayıtsız şartsız uysaydık, belki bu baş ağrılarının hiçbirini çekmeyecektik. Ama o zaman da başımız dik şekilde yaşayamaz, milletimizin yüzüne bakamazdık. Ben huzurunuzda, Dışişleri Bakanımıza, Yunan Dışişleri Bakanıyla yapmış olduğu görüşmede verdiği cevaplar nedeniyle de teşekkür ediyorum. Asla baş eğmeyecek, dik durmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'DOĞRU OLAN HİÇBİR ŞEY YOK'
128 milyar dolar tartışmalarına da değinen Erdoğan, "CHP'nin ve onun peşine takılıp gidenlerin bir süredir sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları 128 milyar dolar meselesini, işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor. Esasen, ortada gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için, söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey de yoktur. Ne rakam doğru ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona yalan, yanlış. Baştan sona cehalet" dedi.
'MUVAZENEYİ YİTİRMİŞLER'
Türkiye'nin önce, tıpkı 1994 ve 2001 yılında olduğu gibi çok derin ve keskin bir ekonomik kriz yaşaması, ardından da siyasi değişime maruz kalmasının isteyenlerin olduğunu kaydeden Erdoğan, "Hatta artık temenniyle de yetinmeyip, böyle bir felaket yaşanması için fiilen beşinci kol faaliyeti yürütmeye de başlamışlardır. Öyle ki uluslararası sermayeye 'Türkiye'ye yatırım yapmayın' çağrısında bulunacak kadar muvazeneyi yitirmişlerdir. Her sosyal ve siyasi çalkantıda 'ekonomiyi durdurun' çağrıları yapan bu yıkım ekibini milletimiz çok iyi biliyor, çok iyi tanıyor. CHP'nin etrafında kümelenen bu ekip son günlerde yine, yurt dışındaki ve yurt içindeki yatırımcıları ürkütmek, milletimizin moralini bozmak, girişimcilerimizi tereddüde sürüklemek için dört bir koldan çalışıyor. Diğer konularda dikiş tutturamayınca, şimdi 'cehli mikap' olarak yanlış ve yalan olduğunu en iyi kendilerinin bildiği '128 milyar dolar nerede?' yalanına sarıldılar" diye konuştu.
'128 TUĞLAYI ÜST ÜSTE KOYMUŞLUĞU DAHİ YOK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşma sırasında CHP'den bazı isimlerin Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervi hakkında yaptıkları açıklamaları içeren bir video izleterek, "Evet. Gördünüz. Bunlar delil, belge. Bir yalan nasıl aşkla, şevkle, heyecanla söylenir gördünüz değil mi? CHP'nin başındaki zâta sorsanız, 'hesap uzmanıyım' der ama geçmişte bilinen tek yönetim hikâyesi SSK'yı batırmasıdır. Başbakanlığımız döneminde görevi devraldığımızda Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Görevden ayrıldığımda bu rakam 135 milyar dolara çıktı. Ondan sonraki süreci de izledik. Şu an itibariyle bırakınız 128 milyar doların ne olduğunu, nasıl yönetildiğini, 128 tuğlayı üst üste koymuşluğu dahi yok olan Kılıçdaroğlu kalkmış bunları konuşuyor" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak bu meseleye doğrudan girmemek için epeyce sabrettiklerini kaydeden Erdoğan, "CHP'nin yeni bir yalan kampanyasıdır' diyerek, konuyu çok da önemsemedik. Ama sonra baktık ki, birileri bizim önemsememekten kaynaklanan sessizliğimizi korku sanarak, yalanların ve iftiraların dozunu artırıyor. 'Artık bunlara bir cevap vermek vacip oldu' diyerek, bugün etraflıca meseleye girme kararı aldık. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, Türkiye bu manzarayı hak etmiyor. Türkiye bu muhalefet anlayışını, bu muhalefet üslubunu kesinlikle hak etmiyor. Türkiye, yalanı su içer gibi söyleyebilen bu karikatür tipleri de hak etmiyor" dedi.
'BUNLARIN HEPSİ FİGÜRAN'
'128 milyar dolar' diye gerçekle ilişkisi olan bir rakamın olmadığını belirten Erdoğan, "Merkez Bankası işlemleriyle ilgili analizi hangi tarihten başlattığınıza ve hangi tarihte sona erdirdiğinize bağlı olarak pek çok farklı rakamla karşılaşabilirsiniz. Piyasa dediğimiz bu dinamik sistemde, şu anda bile, belki yüz milyonlarca dolar el değiştirdiği, bunların önemli bir kısmı da Merkez Bankası üzerinden gerçekleştiği için rakam her an yenileniyor, büyüyor. Yine de madem onlar böyle bir rakam telaffuz etmişler, değerlendirmeyi onun üzerinden yapalım. Her ne kadar Merkez Bankası başkanımız da Hazine ve Maliye Bakanımız da partimizin bu işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı da meseleyi etraflıca anlattı ise de tabii bunlar ancak duymak isteyen kulaklara ulaşıyor. Hatta kendi arkadaşlarının doğruyu söylemelerine bile tahammül edemedikleri için hemen meseleyi kendi mecralarına çektiler. Sayın Kesici bir şey söylüyor. Ama aradan bir gün geçti talimat aldı 'Genel başkanımızın söylediğine katılıyorum' dedi. Bayan ne dedi, 'yalan söyleyeceksiniz, büyük yalan söyleyeceksiniz' Bunların hepsi figüran. Gözleri olup görmeyenler, kulakları olup duymayanlar, dilleri olup söyleyemeyenler, bilhassa da vicdanlarını kiraya verenler aynı teraneyi tekrarlayıp duruyor" diye konuştu.
'128 MİLYAR DOLARI CEBİNDEKİ PARA SANIYOR'
CHP'nin derdinin hakikate ulaşmak olmadığını işaret eden Erdoğan, karşılarında gözü dönmüş ve kalbi kararmış bir güruh olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Peki buna rağmen biz bu açıklamalara niçin ihtiyaç duyuyoruz? Ola ki bu sefil kampanya karşısında tereddüde düşen, yüreği yaralanan, kafası bulanan vatandaşlarımız varsa, işte onların kafalarındaki soruları birinci elden gidermek istiyoruz. Temel başlıklarıyla özetleyecek olursak, '128 milyar dolar nerede?' diye yaygarası kopartılan meselenin aslı şudur; Merkez Bankası 2019 ve 2020 yıllarında, küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve özellikle salgının yol açtığı zorlu süreci yönetmek için çok ciddi döviz işlemleri yürütmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar, cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur. Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak, tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir. Gördüğünüz gibi, sadece 4 kalemde 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı dün çıkmış, 'Bu 128 milyar dolarla şunlar yapılırdı, şunlara şu kadar para dağıtılırdı' diye kürsüden atıp tutuyor. Bu zat herhalde, bu 128 milyar doların kendi cebindeki bir para olduğunu, istediği yere istediği gibi keyfince dağıtabileceğini sanıyor. Aslında bu sözler, bu şahsın çapsızlığı yanında, kar eden SSK'nın genel müdürlüğü döneminde nasıl iflasa sürüklendiğini de oraya koyuyor."
'NE BUHAR OLDU, NE DE BİRİNİN CEBİNE GİRDİ'
Merkez Bankası’nın, Asya piyasalarındaki Türkiye'ye yönelik gece yarısı operasyonların önüne geçmek için işlemlerini bir süredir ihale yoluyla değil, 24 saat esasına göre çalışan piyasa yapıcısı bankalar eliyle yürüttüğünü kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Piyasa döviz talebini kendi içinde karşılayabiliyorsa Merkez Bankası’na ihtiyaç kalmaz. Nitekim geçtiğimiz haftalarda, yaklaşık 15 milyar dolarlık böyle bir işlem, Merkez Bankası’na ihtiyaç kalmadan, piyasanın kendi dinamikleri içinde gerçekleşmiştir. Ama bu talebi piyasa karşılayamıyorsa, o zaman görev Merkez Bankası’na düşer. Zaten Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin amacı da budur. Türkiye son iki yılda, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir döviz talebiyle yüz yüze kaldı. Buna rağmen ülkemiz, talebin hepsini de karşılamayı başarmıştır. Evet, bu bir başarıdır. Hem de Türkiye'nin sadece siyasette ve diplomaside değil, aynı zamanda ekonomide de öyle kolay yıkılamayacağını gösteren tarihi bir başarıdır. 'Nereye harcandı?' diye yaygarası yapılan 128 milyar dolar ne buhar olmuştur ne de haksız ve hukuksuz yere herhangi birilerinin cebine girmiştir. Bu para ve çok daha fazlası, ekonominin aktörleri ve vatandaşımız arasında dolaşıma girmiş, yani yer değiştirmiş, ama sonuçta çoğu yine ülkemizin değeri olarak yurt içinde kalmıştır. Günün sonunda ise ekonomik işleyişin tabii sonucu olarak, bu paranın çok önemli bir kısmı yeniden Merkez Bankası rezervine geri dönmüştür. Üstelik Merkez Bankası bu işlemleri yaparken zarar bir yana, son iki yılda 98 milyar lira kar etmiş ve bunu da hazineye aktarmıştır."
'BU REZERV TURŞU KURMAK İÇİN DEĞİL'
Ayrıca Merkez Bankası rezervini 27,5 milyar dolardan 135 milyar dolara çıkarttıklarını kaydeden Erdoğan, "Bu rezervi turşusunu kurmak için değil, ülkemizin ihtiyaç duyduğunda kullanması için büyütmüştük, o günler geldiğinde de kullandık. Halihazırda Merkez Bankamızın 90 milyar dolara yakın rezervi vardır. Bu rezerv ihtiyaç duyulduğu anda yine kullanılabilir veya rezerv yarın öbür gün 100 milyar doların üzerine de çıkabilir. Bunların hepsi de ekonominin kendi dinamikleri içinde yürüyen işlerdir. Elbette bu bir ekonomi politikası tercihidir. Türkiye, serbest piyasa ekonomisi olarak ifade edeceğimiz bu tercihi çok önceden yapmış bir ülkedir" dedi.
'ÇALINMIŞ-ÇIRPILMIŞ GİBİ BİR HAVA ESTİRMEYE ÇALIŞIYORLARDI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin sadece son birkaç yılda yüzlerce yalanlarını çürüttüklerini belirterek, "Dikkat ederseniz önce '128 milyar dolar nerede?' diyerek, sanki bu para yok olmuş, çalınmış, çırpılmış gibi bir hava estirmeye çalışıyorlardı. Sonra böyle bir şeyin asla olamayacağı gerçeği, bizzat kendi arkadaşları tarafından bile dile getirilmeye başlanınca, işi bu defa '128 milyar dolar kime satıldı?' 'Önce buhar oldu' dediniz, 'Sonra kime satıldı' yaygarasına çevirdiler. Bunların ceddi de rahmetli Menderes'in 12 uçak dolusu para ve altınla kaçmaya çalıştığı iftirasıyla darbeyi meşrulaştırmanın gayreti içindeydiler. Kimdi onlar? CHP’nin ceddi" diye konuştu.
Türkiye'den bu dönemde hangi yabancı sermaye sahiplerinin, ne kadarlık bir meblağla çıktığının da belli olduğunu ama bunun kendilerinin söyleyemeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'de ticaretle uğraşan herkesin dövizle ve altınla işi vardır. Türkiye'de tasarruf edecek üç-beş kuruşu olan herkesin de dövizle ve altınla işi vardır. Dolasıyla kim, ne zaman, ne kadar miktarda döviz aldı, altın aldı gibi bir soru, mantıksız olmasının ve hukuki olarak suç teşkil etmesinin ötesinde, doğrudan milleti suçlamaktır" diye konuştu.
'MASUM KABUL ETMEYECEĞİZ'
'128 milyar dolar nerede?' kampanyasını siyasi muhalefet saiki ile açıklamanın mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, "Ortada bu ülkeye ve millete yönelik aleni bir ihanet, aleni bir saldırı, aleni bir hançerleme vardır. Bu izahlarımıza rağmen hala aynı teraneleri tekrar eden hiç kimseyi masum kabul etmeyeceğiz. Halkımız müsterih olsun. Bu ülkenin 128 milyar doları ne birilerine peşkeş çekilmiş ne de heba edilmiştir. Milletimizin her bir ferdinin hakkına, hukukuna, ekmeğine, aşına, geleceğine göz dikmeye kalkan her kim olursa olsun, karşısında önce bizi bulur" dedi.
Erdoğan ayrıca geçen hafta hayatını kaybeden, eski Meclis Başkanı ve Başbakan Yıldırım Akbulut'un ismini Erzincan Havalimanına vereceklerini açıkladı.