Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, katıldığı bir canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Ankara ziyaretine ilişkin konuşan Çavuşoğlu, "Görüşmeler son derece samimi bir ortamda gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Cumhurbaşkanımızın kabulündeki görüşmeler de samimi oldu. Samimi olması görüş ayrılıklarımızı dile getirmememiz ya da pozisyonumuzdan geri adım atmamız anlamına gelmiyor. Farklılıklarımızı, bunların sebeplerini herkes kendi açısından değerlendirdi ve geleceğe yönelik de neler yapabileceğimizi konuştuk. Ekonomik iş birliği açısından, güven arttırıcı adımlar bakımından, başlayan diyaloğun tekrar devam etmesi. Bir konuda hemfikirdik, yine hemfikiriz. Yıllardır çözemediğimiz sorunlar var. Bu sorunları bir veya birkaç görüşmede çözemeyeceğimiz aşikar. Belki kolay adım atabileceğimiz konuların listesini yaparak, yavaş yavaş güven arttırıcı adımlarla zor konuların çözümüne doğru odaklandığımız konusunda hemfikirdik. İçeride baş başa, sonra heyetler arasında yaptığımız görüşmelerde bunları güzel bir şekilde dile getirdik. Gayet tonu da iyiydi. Bunlar doğal, gerginlikler oldu. Çünkü epeydir konuşamıyorduk. Gerginliklerin pik noktasına ulaştığı anlar da oldu. Sonuçta yeni bir diyalog başladı. Bu ilk toplantı, kolay bir toplantı değildi. Beklediğimizden daha pozitif atmosferde geçti" ifadelerini kullandı.
'DENDİAS SAMİMİ DAVRANMADI'
Basın toplantısına geçilmeden önce ev sahibi olarak yapıcı eleştirilerde bulunduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Yunanistan tarafı ve Dendias'ın dürüst davranmadığını bildirdi. Çavuşoğlu, bazı sorunları politik bir dille ifade ettiğini belirterek, "Ege denizinde geri itmeler mesela. Gerçekten Avrupa Parlamentosu soruşturma başlattı. Başka yerden gelen insanları da en son Afrikalı 7 kişiyi plastik kelepçelerle attılar, bunlardan 3' öldü. İnsanlığın kabul edemeyeceği muameleler var. Biz bunları içeride konuştuğumuz için orda bunları diplomatik bir dille söyledik. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias benim şahsi dostum. Yardımcısı da aynı şekilde. Burada dürüst ve samimi davranmadılar. Beni üzen nokta o. Yoksa söyledikleri her şeye cevabımız var. Haklılığımızı bir şekilde ifade ederiz, bundan korkumuz yok ama samimi olmak lazım. Türkiye aleyhine kullandıkları tüm söylemleri burada basın toplantısında kullandı. Bu ikinci yaşadığımız bir olay. Birincisi 2019 Eylül ayında New York'ta sayın Cumhurbaşkanımız Miçotakis'le yaptığı görüşmede ihtilaflı konular gündeme geldi. Daha sonra sayın Cumhurbaşkanımızın şöyle bir teklifi oldu, 'Gelin her iki taraftaki sorunları dışişleri bakanlarımız çalışma yapsın, öneriyle gelsinler' dedi" açıklamasında bulundu.
Bunun üzerine Cenevre'de, Dendias ile girdiği diyaloğu anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"İkili görüşme yaptık. Dendias o zaman Yunanistan olarak bu konuları görüşmeyi hazır olmadıklarını söylemişti. Ben de kendisine şunu söyledim; "Bunu değerlendirmemiz lazım, evet anlıyorum kamuoyu bakımından bizim kadar rahat ve özgüven içinde değilsiniz. Bizim kamuoyumuz elbette hassas. Ama doğru adımlar attığımı zaman da bizi destekliyor. Sizin durumunuz biraz daha zor. Fazla geciktirmeyelim, görüşelim.' Bu olsaydı yaşanan gerginliklerin çoğu yaşanmayabilirdi. Biz her şeye rağmen o gün basın toplantısını kapatırken de söyledik. Tüm bu konuları ön koşulsuz şekilde Yunanistan'la görüşüp, çözebildiklerimizi öncelik listesine alıp, diğer konuları çözmek için adım atmaya hazırız. Biz bu konuda samimiyiz."
'DENİZ KUVVETLERİMİZ GEREKENİ YAPTI'
Çavuşoğlu, Dendias'la düzenlenen basın toplantısının ardından Ege Denizi'nde yaşanan kıta sahanlığı ihlaliyle ilgili, "İşte iyi niyetli olmadıklarının başka göstergesi de hemen bir gün sonra bir Fransız araştırma gemisi Yunanistan fırkateynin adeta korumasında bizim kıta sahamıza girmeye çalıştı. Bu gemi, Yunanistan fırkateyninin koruması altında gelmeseydi, biz bunu olumlu değerlendirirdik. Bizim gemilerimiz de başka yerlerde bilimsel araştırma yapabilir. Biz bunlara kapalı ülke değiliz. Yeter ki bizim kıta sahanlığımıza saygı duysunlar. Maalesef bu da bir provakasyondu, iyi niyetli değildi. Hem Fransa açısından hem de Yunanistan açısından bunu söylüyorum. Büyükelçileri Bakanlığa çağırarak tepkimizi gösterdik tabi. Deniz Kuvvetlerimiz de gerekeni yaparak müsaade etmedi" diye konuştu.
'BİR GÜNDE KARAR VERDİK GİBİ ALGILIYORLAR'
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de son birkaç yılda attığı adımların, bazı ülkelerin yanlış algıladığını söyledi. Sondaj çalışmalarının 2018'de başladığını bildiren Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Bir günde biz karar verdik Doğu Akdeniz'e gemilerimizi indirdik gibi algılıyorlar, Yunanistan da böyle anlatıyor. Oysa 2001 yılından bu yana gerek Rum kesimi, gerekse Yunanistan; ikili, üçlü, dörtlü Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarını ihlal eden anlaşmalar, bloklar oluşturdu. Biz de Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin olmadığı bir platformun hiçbir işe yaramayacağını anlatıyorduk ama sözümüzü dinlemedikleri için sahada attığımız adımlarla bunu ispatlamış olduk. Biz hakça paylaşımdan yanayız. Hidrokarbonla ilgili hangi platformu oluşturursanız oluşturun, hangi anlaşmayı imzalarsanız imzalayın buralarda hidrokarbon zenginliği varsa buradan çıkacak ürünün uluslararası alana gitmesi için Türkiye ile iş birliği yapmak durumunda. Türkiye dışında bir güzergahtan gidecekse bizim kıta sahanlığımızdan geçmek zorunda. Bizim iznimizi almak zorundalar. Ama tüm platformlar, anlaşmaların hiçbirisi ekonomik değil. Bunlar siyasi anlaşmalar, kendileri de kabul ediyor. Bu güzergahın fizıbıl (uygulanabilir) olabilmesi için, bu ürünlerin uluslararası piyasalara götürülmesi için Türkiye üzerinden gitmesi gerekiyor. Niye Türkiye'yi ve KKTC halkını dışlayarak başka hamleler yapıyorsunuz. Sahada olmayacağını gördünüz akılcı bir yaklaşım değil. Bu, Türkiye karşıtlığının, bu ülkeleri ya da Rum kesiminin mantıktan uzaklaştırılmasının neticesi. Yoksa üçü, dördü bir araya gelsin problem değil, bize karşı ne yapabilecekler. Sahada yapamazlar, masada ne konuşurlarsa konuşsunlar. Biz 'Bunlardan bağımsız şekilde Yunanistan'la oturup tüm meseleleri konuşalım' diyoruz. 'Çok taraflı konferans' diyoruz, diğer ülkelerle de çalışabileceğimizi sürekli söylüyoruz. Biz hakkımızı koruyarak paylaşımdan yanayız. Kimsenin hakkında da gözümüz yok."
Çavuşoğlu, Yunanistan'ın uluslararası hukuk ihlali söylemleri hakkında, "Yunanistan'ın uluslararası hukuk dediği, sözde bir Sevilla haritası var. Bu haritaya göre; Türkiye, Antalya körfezinde biraz bir alan var, nefes alacak. Ege'de hiçbir yere gidemiyor. Hemen Kaş'ın karşısında Meis adasına da 40 bin kilometre karelik deniz yetki alanı talebinde bulunuyor. Buraya girdiğimizde 'Uluslararası hukuka aykırı davranıyorsunuz' diyorlar. Hangi mahkeme böylesine bir durumda böyle bir adaya deniz yetki alanı veriyor" dedi.
'BÜYÜKELÇİ ATAMALARI DAHİL ATACAĞIMIZ ADIMLARI KONUŞURUZ'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Mısır ile ilişkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Mısır'la temaslar koptuktan sonraki süreçte de bakan düzeyinde görüşmeler olduğunu bildiren Çavuşoğlu, "Mısır'la temaslar koptuktan sonra, belli bir süre geçtikten sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız bizlerin bakan düzeyinde Mısır'la temaslarda bulunabileceğini söylemişti. Sayın Şükri ile defalarca uluslararası toplantılar marjında bir araya geldik. En son 2019 Eylül ayında kendisiyle görüştük, bazı yol haritaları üzerinde çalıştık. Zaman uygun değilmiş, bugün uygunlaştı. Biz o zaman prensip olarak özellikle uluslararası platformda birbirimizin aleyhine olmama konusunda anlaşmıştık. O ilkelere bizim tarafımızdan uyuldu, uyulmayınca biz de karşılık verdik. En son Nijer'de yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda, Batı Trakya Türkleri ve Kıbrıs'la ilgili bir öneriye karşı çıkıyordu, Mısır ve bazı ülkeler. O toplantıda da bu ilkelere uymaya başladık. Pozitif durum oldu. Biz de NATO nezdinde bazı jestler yaptık. Yine ilişkiler ilerledi, istihbarat düzeyinde bazı gelişmeler oldu. Dışişleri Bakanları düzeyinde bu işlerin götürülmesi konusunda mutabık kalındı. Mısır tarafının bize daveti oldu, diplomatlar düzeyinde. Arkadaşlarımız Mayıs'ta gidecek. Bu görüşmeden sonra biz Semih Şükri ile bir araya geleceğiz. O zaman karşılıklı büyükelçi atamaları konusu dahil otururuz. Geleceğe yönelik daha önce konuşup da uygulayamadığımız ilişkilerin normalleşmesi değil, daha iyiye gelmesi konusunda atacağımız adımları konuşuruz" dedi.
'BUGÜNLE, DÜNLE İLGİSİ YOKTUR'
Mısır muhalefetini Türkiye'nin sattığı yönünde yorumlar okuduğunu bildiren Çavuşoğlu, "Biz başından beri darbe konusunda hep ilkeli davrandık. Hatta Mısır'a 'Sizin içeride bir uzlaşıya ihtiyacınız varsa, biz bu konuda üzerimize düşeni yaparız' da demiştik. Bu o ülkenin içişlerine karışmak anlamında değil. Türkiye'de bazı Mısırlı muhalifler var ama biz normalleşme adımları başlamadan önce de Mısır aleyhine aşırı söylem içinde olanlara gerekli uyarıları yapmıştık. Türkiye tüm dünyadaki ülkelerin muhaliflerinin buluştuğu, oradaki rejimlere karşı faaliyetlerde bulunduğu bir ülke değildir. Buna hiçbir zaman müsaade etmedik. Bu tür şeyler olmuştur. Bazı açıklama yapanlar olmuştur. Bir de son zamanda Türkiye'de otel odasında bir çekim yapıyorlar. Sonra onu yurt dışında yayınlıyorlar. Ama İstanbul'da çekildiğini gösteriyorlar. Sadece bugün değil, geçmişte de bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, bizim de o ülkelere yapılmasına müsaade etmememiz lazım. Bu normalleşme sürecinden önce de Mısır ve diğer ülkelerle ilgili onların yönetimlere karşı olan gruplara karşı telkinlerimiz olmuştur. Bu ilkeli bir duruştur. Bugünle dünle ilgisi yoktur" ifadelerini kullandı.
'SİSİ'YE DARBE YAPILSAYDI AYNI TUTUMU SERGİLERDİK'
Bakan Çavuşoğlu, Müslüman Kardeşler'e yayınları için uyarılarda bulunulduğu iddialarına yönelik, "Biz önce de telkinlerde bulunduk. Sadece Müslüman Kardeşler değil. Bir ülke aleyhine, o ülkenin kabul edemeyeceği tonda aşırıya kaçan söylem veya faaliyet varsa, sadece Mısır için geçerli değil, dost ya da dost olmayan tüm ülkeler için geçerlidir bu ilkesel tutumumuz. Müslüman Kardeşler'e gelecek olursak, bir ülke ile ilişkilerimiz, bir siyasi partiye, bir harekete ya da bir şahsa bağlı değildir. O ülkelerde seçim olur, halk kimi iktidara getirirse biz o yönetimle en iyi şekilde çalışırız. Mısır'da darbeye karşı olduk biz. Yapılan darbeye ve insanların bu darbe sonrasında ölmesine. Biz, Müslüman Kardeşler olduğu için değil, o gün Sisi işbaşında olsaydı, başkası darbe yapsaydı aynı ilkesel tutumu sergilerdik. Ermenistan'da da aynı ilkesel tutumu sergiledik. Çünkü Türkiye darbelerden çok çekmiş. Kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın biz karşıyız. Müslüman Kardeşler'in iktidara geldiği ülkeler oldu, Mısır. İyi ilişkiler içindeydik. Müslüman Kardeşler, iktidara gelmeden önce Mısır'la ilişkilerimiz kötü müydü, hayır, son derece iyi ilişkilerimiz vardı" diye konuştu.
ABD İLE İLİŞKİLER
ABD ile ilişkiler konusunda soruları yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, "S-400 konusu ilişkilerimizde bir sorun. Tıpkı ABD'nin PKK/YPG'ye verdiği destek gibi. Tıpkı FETÖ meselesi gibi bir sorun. Bir taraf dayatma yapacak, diğer taraf da 'Tamam efendim, nasıl isterseniz' diyecek. Böyle bir şey söz konusu değil. Bir kere biz S-400'ü niye aldık, Bunu biliyorlar. Trump da kaç kez itiraf etti. Türkiye egemen bir devlet. Sizin de rahatsızlıklarınız var, doğru. Bizim de size tekliflerimiz oldu. 'Ortak komisyon kuralım' dedik, buna da yanaşmadınız. Argümanlarınızın geçersiz olduğu ortaya çıkacak, bilimsel olarak. Bu sorunları çözebilmek için ortak bir hareket tarzı oluşturmamız lazım. Bunun için de 'Uzmanlarımız çalışsın, biz de üzerinde çalışalım' diye de önerilerde bulunduk, Blinken'e. Telefon görüşmelerimiz, aynı şekilde Brüksel'deki görüşmemiz, son derece olumlu geçti ama sorunlar çözülmedi. Her iki tarafın da kabul edeceği çözümler bulmak lazım. 'Bunu bulundurmayacaksın, bunu yapmayacaksın.' Biz bunu aldık mı, aldık. İhtiyacımız mı, evet. Daha fazla ihtiyacımız var mı, var. Eğer, sizden almamızı istiyorsanız, bir satma garantisi vereceksiniz. İki fiyatınız ve şartlarınız bize uygun olacak. Bundan sonraki yol haritası konusunda da bu anlamda bir mutabakata varmamız lazım. Daha fazla S- 400 veya başka şey almamızı istemiyorsanız daha cazip şekilde ortaya koyacaksınız. Biz oturup konuşmaya hazırız. Cumhurbaşkanımızın korumaları için tabancayı bile alamadık, Obama döneminde. Demokratların işbaşında olduğu dönemde. Oradan almayacağım, buradan almayacağım. Henüz bunu üretmedim, inşallah üreteceğiz. Peki ne yapacağım ben? Başka ülkeler de alıyor. 'Bir yolunu bulmak lazım' diyorsunuz ya, teknik çalışmayı kabul etmiyorsanız, siyasi bir çalışma grubu oluşturalım" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ile Amerika'nın bölgesel konularda özellikle iş birliği yapabilecek iki ülke olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "S- 400'e takılmak yerine buna bir formül bulmak lazım. Daha geniş bir şeyle ilişkilere baktığımız zaman PKK'ya destek vermek zorunda kalmayacak Amerika" dedi.
'AFGANİSTAN'LA İLGİLİ KONFERANSI BAYRAM SONRASINA ERTELEDİK'
Çavuşoğlu, ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararı ile sonrasındaki süreçlere ilişkin şu açıklamada bulundu:
"Afganistan konusunda, bir taraftan Afganlarla müzakere, bir taraftan Taliban'la ABD'nin imzaladığı anlaşma. Bunların hepsi hassas bir döneme girdi. Amerika'nın Kararlı Destek Misyonu'ndan çekilme kararı, NATO'nun şu anda Afganistan'daki misyonunun adı bu, Kararlı Destek Misyonu. Amerika çekilince bu misyon da ortadan kalkıyor. Diğer ülkeler de çekileceklerini söyledi. Şimdi bir karar üzerinde müzakereler devam ediyor. Bu karar çerçevesinde Kararlı Destek Misyonu bittikten sonra NATO olarak Afganistan'a nasıl destek verebiliriz. Bunun çerçevesini çizmeye çalışıyoruz. İleride belki başka bir misyon olabilir. Belki de hiç ihtiyaç olmayacak. İhtiyaç olmaması için de Taliban'la Cumhuriyet tarafının anlaşması lazım. Bir uzlaşıya bağlı kalıcı ateşkes ve siyasi bir yol haritası belirlenmesi gerekiyor. Doha'da Afganlarla ilgili müzakere bu sebeple başladı. Katar'a özellikle teşekkür ediyoruz, çok önemli katkıları oldu. Geçmişte o imza töreninden sonra da her iki taraftan hem Taliban hem Cumhuriyet tarafından da Türkiye'de bazı toplantıları gerçekleştirmek istediklerini de söylemişlerdi. Son zamanlarda Amerika, BM aynı talepte bulununca biz de böyle bir toplantıya ev sahipliği yapabileceğimizi söyledik. 1 Mayıs'tan önce bir an önce yapalım çabası vardı. ABD Taliban'la yaptığı anlaşma gereği 1 Mayıs itibarıyla tamamen çekilmiş olacaktı. Türkiye'deki konferansta bir anlayışa varabileceğini düşündü herkes ama kolay bir süreç değil bu. NATO'nun Kararlı Destek Misyonu'nun ve ABD'nin çekilme kararından sonra acele etmeye gerek yok. Heyetlerin oluşturulması ve hazırlık tarafından da baktık ki ertelemek yararlı olacak. Katar, ABD ve BM ile istişareler yaptık. Bu akşam Katar Dışişleri Bakanı Muhammed kardeşimle telefonla görüştük. Ramazan sonrasına, bayram sonrasına erteleme kararı aldık. Sayın Cumhurbaşkanımız açılışı yapacak. 21 ülke ve 3 uluslararası örgüt, artı Afganistan'dan iki taraf olacak. Heyetlerin oluşması, katılım konusunda netlik olmadığı için ertelemek durumunda kaldık. Burada amaç Doha'ya alternatif süreç başlatmak değil; Doha sürecine katkı sağlamak. İstanbul'daki toplantının ev sahipliğini Türkiye, BM ve Katar olarak yapacağız."
'TEMASLARIN HER DÜZEYİNDE DOĞU TÜRKİSTAN'I GÜNDEME GETİRİYORUZ'
Bakan Çavuşoğlu, Çin ile ilişkiler ve Doğu Türkistan konusundaki soru üzerine, Türkiye'nin Doğu Türkistan konusunda üzerine düşeni yaptığını, yapmaya da devam edeceğini kaydetti. Çavuşoğlu, Çin'le temasların her düzeyinde Doğu Türkistan konusunun gündeme getirildiğini ve hassasiyetler ile beklentilerin dile getirildiğini söyledi.
'SURİYE SEÇİMİ, KESİNLİKLE ADİL OLMAZ'
Çavuşoğlu, Suriye'deki seçim sürecine ilişkin, "Kesinlikle adil bir seçim olmaz. Bu şeffaf bir seçim olmaz. Tüm yurt dışında ve içerideki Suriyelilerin katıldığı seçimi, iktidar ve muhalefet birlikte hazırlaması gerekiyor. Bunun da yolu anayasadan geçiyor" dedi.