Josep Borrell, Myanmar`daki darbeyle ilgili blog yazısında, Myanmar`da ordunun darbesi sonrasında göstericilere güvenlik güçlerinin müdahalesinde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Bu vahşet sonrasında jeopolitik uluslararası camiayı bölmüştür ve koordineli bir karşılık verilmesini engellemiştir." ifadesini kullandı.
Myanmar`ın konumunun Çin`in Kuşak ve Yol Projesi için stratejik önem taşıdığını vurgulayan Borrell, Rusya`nın da Çin`den sonra Myanmar`a en fazla silah satan ülke olduğunu kaydetti.
Borrell, "Bu nedenle Çin ve Rusya`nın BM Güvenlik Konseyi`nin silah ambargosu gibi girişimlerini engellemesi sürpriz değil. Çin, ülkedeki stratejik çıkarlarını korumak istiyor ve darbeyi `büyük bir hükümet değişikliği` olarak adlandırıyor. Rusya ise bunun tamamen `iç mesele` olduğunda ısrar ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
MYANMAR`A İLAVE AB YAPTIRIMLARI GELİYOR
AB`nin darbe sonrası kalkınma yardımlarını durdurduğunu ve 11 kişiye yaptırım uyguladığını, üye ülkelerin darbeyi kınadığını ve demokrasiye dönülmesi çağrısı yaptığını hatırlatan Borrell, "Şu anda ilave bazı kişiler ve ordunun sahip olduğu şirketleri hedefleyen ikinci bir paket üzerinde çalışıyoruz. Cuntaya eylemlerinin sonuçları olacağının sinyalini vermek istiyoruz." ifadesini kullandı.
Borrell, AB`nin yaptırımlarının orduyu hedef aldığını, halkın etkilenmesini istemediklerini belirtti. Myanmar konusunda ayrıca diplomatik girişimleri sürdürdüklerini aktaran Borrell, bölge ülkelerinin destekleyeceği iç bir çözümü savunduklarını, bunun da gerginliğin azaltılması ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasıyla başlaması gerektiğini vurguladı.
Beklentilerinin gerçekçi olması gerektiğini kaydeden Borrell, "Myanmar`daki jeopolitik rekabet, BM Güvenlik Konseyi`nde şahit olduğumuz gibi ortak zemin bulunmasını zorlaştıracak. Myanmar ordusu, uluslararası izolasyona alışık ve ülke halkının ihtiyaçlarını göz ardı etmede on yıllarca devam etmiş bir sicili bulunuyor. Ancak denememiz gereken bir görevimiz var." değerlendirmesini yaptı.