Akbaşoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili açıklamada bulundu. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasıyla ilgili eleştirilere yanıt veren Akbaşoğlu, "İstanbul Sözleşmesi'nin feshi ile ilgili işin aslı şudur; uluslararası bir sözleşmenin onaylanmasının bir kanunla uygun bulunması yetkisi, yasama organı olan TBMM'ye, bu sözleşmeyi onaylama veya gerektiğinde fesih yetkisi ise yürütme organı olan cumhurbaşkanına aittir. İstanbul Sözleşmesi'nin cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesi, hem iç hukukumuza hem de uluslararası hukuka uygundur. Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan işlemde, esasa veya usule ilişkin herhangi bir problem bulunmamaktadır" dedi.
'60 YILLIK UYGULAMA NEYSE AYNISI YAPILMIŞTIR'
İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili önemli kafa karışıklığına sebep verecek; hakikati gizlemeye, doğruyu çarpıtmaya, yalan yanlışla kamuoyunu belirli bir istikamete yönlendirmeye dönük siyasi partilerin yaklaşımlarına şahit olduklarını ifade eden Akbaşoğlu, CHP'nin iktidar olduğu dönemi hatırlatarak, şunları söyledi:
"Uluslararası sözleşmelere ilişkin çekilme kararına dönük 60 yıllık uygulama neyse aynı uygulama yapılmıştır. Yasama, yürütme arasındaki münasebetler, kendi görev ve yetki alanları içerisinde icra edilmiştir ve edilegelmektedir. Herhangi bir yetki gaspı asla söz konusu değildir. CHP hükümeti döneminde Başbakan İnönü iken, 11 Haziran 1963 tarihli, 244 sayılı bir kanun Meclis'ten geçiyor. Bu kanunun adı, 'Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'. Dolayısıyla anlaşmaların yapılmasıyla ilgili cumhurbaşkanına yetki veren bir kanun. Milletimizin kararıyla, milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesi söz konusu olunca 15 Temmuz 2018'de bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılıyor. Bu kararnamenin 3'üncü maddesinde aynen, 1963 tarihli 244 sayılı Kanun'un metni yer alıyor ve parlamenter sistemde cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluyla beraber yürütme yetkisi kullanılırken, 2018'de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle yürütme yetkisinin doğrudan milletin seçtiği cumhurbaşkanınca kullanılacağı hükmü net bir şekilde anayasada yer alıyor."
'BU APAÇIK BİR YALANDIR'
Eleştirilere ilgili mevzuatları da hatırlatarak yanıt veren Akbaşoğlu, Anayasanın 90'ıncı maddesine göre bir uluslararası antlaşmanın üç merhaleden geçerek usulüne uygun şekilde yürürlüğe girdiğini belirterek, şöyle dedi:
"Bir uluslararası sözleşme önce yürütme organı tarafından imzalanıyor, yürütmece imzalanan bu sözleşme daha sonra TBMM'ye, yasama organına geliyor. Meclisce bu uluslararası sözleşmenin yürütme tarafından onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin kanun çıkarıyor. Bu kanun ile Meclis, yürütmeye yani cumhurbaşkanına izin veriyor, 'bu uluslararası sözleşmeyi onaylayabilirsiniz, sizi yetkilendiriyorum, ister onaylayın, ister onaylamayın' diye yetki, izin veriyor. Yasamanın faaliyeti bundan ibarettir. Sonra üçüncü aşamada da Meclis'in kabul ettiği kanunun onaylanması, yürütme organı olan cumhurbaşkanınca icra ediliyor. Yürütmenin imzası, yasamanın kanunla uygun bulması ve yürütmenin onaylamasıyla usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe girmiş oluyor. Gerek 1963 tarihli 244 sayılı Kanun, gerekse Cumhurbaşkanlığı 9 No'lu Kararnamesi, idare hukukunun temel esası olan usulde paralellik ilkesi gereğince bir idari işlemi kim onaylamışsa o idari işlemi kaldırma yetkisini de aynı makama ve merciye veriyor. Bu kadar basit ve yalın olan bir konuyu bile 'Yetki gaspı vardır. Nasıl olur da cumhurbaşkanı kararıyla Meclis iradesi ortadan kaldırılabilir?' şekline büründürmek ancak gerçeği çarpıtmaktır, kamuoyunu aldatmaktır. Bu apaçık bir yalandır. Dolayısıyla CHP'ye güvenilmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır"