Hendek’te havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020 tarihinde meydana gelen patlamaya ilişkin dava, Ferizli ilçesindeki Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Duruşma Salonu'nda devam ediyor. 7 kişinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin dosya kapsamında fabrika sahibi Y.C., fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve sorumlu ustabaşı H.A.V., genel ustabaşı E.Ö., ve iş güvenliği uzmanı A.B. tutuklu, fabrika sahibinin babası A.R.E.C. ve sorumlu müdür A.Ç. ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Aralarında fabrika çalışanları ve olaydan etkilenen diğer kişilerin de olduğu toplam 108 müştekinin dinleneceği davada, şüpheliler hakkında ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçunda 2 yıl 8 aydan, 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
İlk celsesi Sakarya Adliyesi'ndeki fiziki alan yetersizliği nedeniyle ertelenen davanın ikinci duruşması dün başladı. Yapılan ilk oturumda sanıklardan 6'sı dinlendikten sonra, A.Ç. isimli sanığın savunması sırasında salonda tartışma yaşandı. Mahkeme heyeti, tartışma nedeniyle duruşmaya ara verdi. Bugün saat 10.30 itibari ile duruşmanın ikinci oturumu başladı. Mahkeme heyetinin katılımcıların yoklama tespitini yapmasının ardından sanık A.Ç. savunmasını tamamlayacak. Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti 108 müştekiyi dinlemeye başlayacak.
‘ALLAH PATRONLARIMDAN RAZI OLSUN’ DEYİNCE TARTIŞMA ÇIKTI
Sakarya’nın Hendek ilçesinde 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı havai fişek fabrikasındaki patlamayla ilgili görülen davanın ikinci duruşması ikinci gününde devam ediyor. Yaşanan patlamanın ardından hastane sürecinde patronların kendisiyle yakından ilgilendiğini iddia eden fabrika çalışanı E.D., sanıkların hiçbirinden şikayetçi olmadığını belirterek, “Yoğun bakımda yatarken Allah Razı olsun patronlarımdan benim ihtiyacı gördüler. Çin Mahallesi’nde fırıncıydım. Barutlarla hiç ilgilenmiyordum. Barutlarla diğer arkadaşlar ilgilenirdi. Patlamada hiçbir şey anlamadım, basınç beni ormana fırlattı. Arkadaşlar makinenin yanında olduğu için kaçamadı. Ben de olsaydım paramparça olacaktım. 24 gün yoğun bakımda ölüm tehlikesiyle yaşadım. Çin mahallesinde 6-7 kişi çalışıyordu, bir arkadaşımız izin almıştı, o da gelseydi ölecekti. Bizden Çinli bir kişi sorumluydu o gittikten sonra sorumlu A.Ç. oldu. Çin Mahallesi’nde denetim görmedim. Barutla bir işim olmazdı ama iki tane küçük makine vardı, onlar ufak ufak kırardı. Bize ekipmanlar veriliyordu ama bazen kullanıp bazen kullanmıyorduk. Yoğun bakımda yatarken Allah razı olsun patronlarımdan, benim ihtiyaçlarımı gördüler. Sanıkların hiçbirinden şikayetçi değilim, davaya katılmak istemiyorum” dedi. E.D.'nin ifadelerine salondaki diğer müştekiler tepki gösterdi. Farklı görüşteki müştekiler arasında çıkan sözlü tartışma nedeniyle mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
‘PATRONLARIN BÜYÜK BASKISI VARDI’
Aranın ardından devam eden duruşmada ifade veren 6 yıldır fabrikanın muska bölümünde çalışan fabrika işçisi müşteki A.A., “Bir ateş, bir ses duydum sadece, çok büyük bir patlama oldu. İkinci patlamayı hatırlamıyorum, yerdeydim. Kendime geldiğimde bütün mallar yanıyordu. Barutlar patladı ben öyle tahmin ediyorum. İlk gördüğümde muskalardan ateş geliyordu, ikincisi de çok çabuk patladı, yerdeydim görmedim. Herkes bir koli sayısı vardı. Pandemiden dolayı koli sayısını veremedi arkadaşlarımız, bu nedenle mallar çıkarılsın diye molaları kısa veriyorlardı. Geldiğimiz son zamanlarda işçiler çok uyarılıyordu, baskı vardı. Emir ve talimatları H.A.V.’den ve E.Ö.’den daha çok alıyorduk. A.R.E.C. geliyordu, Y.C. ise ara ara geliyordu. Ben 6 gün hastanede yattım, Y.C. Bey bir kere bile arayıp sormadı, bir kere bile geçmiş olsun demedi. Çok mağduruz, A.A., A.Ç. ve A.B. hariç, bütün sanıklardan şikayetçiyim” şeklinde konuştu.
‘EKİPMANLAR YETERLİ DEĞİLDİ’
Havai fişek fabrikasının volkan üretimi bölümünde 6 yıldır çalıştığını ifade eden müşteki B.K., "Fabrikada çok yorucu bir tempo ile çalışıyorduk. Patlama anında bir basınç geldi. Rüzgarla birlikte sonra her şey üzerimize yıkılmaya başladı. Koşmaya başladık. Gerekli ekipmanlar dağıtılıyordu, ama yeterli değildi. Koruyucu değildi. Hiçbir etkisini görmedim. Eksikleri söylüyorduk ama bir şey değişmiyordu. Üretimde herkesin sayısı vardı. Bu nedenle yanımıza çok mal alırdık. Verilen sayıyı tamamlamak için bu mecburdu. Sayıyı yetiştirmek için mal sayısı yanımızda fazlaydı. Denetlemeden bir hafta önceden haber veriliyordu. Ona göre de eksiklikler gideriliyordu. Talimatları genelde E.Ö. ve H.A.V.’den alıyorduk. Çin Mahallesi’nde çalışmadım. Orada ne üretildiğini detaylı olarak bilmiyorum, ama barut üretildiğini duymuştum. Ne zaman yapıldığını hatırlamıyorum. A.A., A.Ç. ve A.B. hariç diğer sanıklardan şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.
PATLAMADA OĞLUNU KAYBEDEN BABA: ÇOCUĞUM GELİR DİYE KAPIM HALA AÇIK
Duruşmada müşteki sıfatıyla ifade veren ölen fabrika işçisi Halis Yılmaz’ın babası Muammer Yılmaz, “Ben 26 yaşındaki oğlumun 19 parça kemik parçasını gördüm. Halen daha kapım açık, çocuğum anahtarını kaybetmiş de gelir diye. Ben oğlumla beraber, kızımı ve eşimi de kaybettim. Ruhen ne haldeler bilmiyorum. Fabrikanın kuruluş aşamasında ruhsatını veren herkesten şikayetçiyim” dedi.
“ÜZERİMİZDE BASKI VARDI, YEMEĞE BİLE GİDEMİYORDUK”
Patlamadan önce 4 yıl boyunca torpil üretim bölümünde çalışan fabrika işçisi müşteki M.S., “Patlama anında muska bölümünde çalışıyordum. Bir anda patlama sesi geldi. O anda yaralandım ve ne olduğunu bile anlayamadım. Kurtulmak için fındıklığa doğru kaçtım. Üretim konusunda baskı vardı. Yemek yemeye bile gidemiyorduk sayı derdi için. A.A., A.B. ve A.Ç. hariç diğer sanıklardan şikayetçiyim” dedi.