Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Ayşegül Parlak, yılda yaklaşık 600 bin çocuğun ölmesine neden olan rotavirüse karşı aileleri uyararak aşının önemine dikkat çekti. Rotavirüs mikrobunun aşı ile önlenebildiğini aktaran Dr. Parlak, “Rotavirüs küçük çocuklarda ciddi ishal, kusma ve ateşe neden olan bulaşıcılığı yüksek bir virüstür. 5 yaş altındaki çocuklar en az 1 kez rotavirüs hastalığına yakalanıyor. Virüse maruz kaldıktan genellikle 2-3 gün sonra kusma ve ateş şikayeti başlar. Birkaç gün içinde su şeklinde ishal şikâyeti eklenir. Su kaybına bağlı ateş ve halsizlik başlar. İshale bağlı karın ağrısı eşlik eder” dedi.
BULAŞICILIĞI OLDUKÇA YÜKSEK
Şikayetlerin başladığı ilk günden yaklaşık 10-15 güne kadar rotavirüs bulunduğunu işaret eden Dr. Parlak, şöyle devam etti:
“Dışkı örneğinin incelenmesi ile tanı konulur. Bulaş elden ağza temas yoluyla olup kolayca başkalarına bulaşabilir. Bir kişi ellerini yıkamadan tuvaletten çıkarsa elleriyle etrafa dokunarak bulaşa neden olur. Dezenfekte edilmezse haftalarca bulaş halinde kalır. Bulaşma nesneye dokunan kişi ağzına götürmesi ile enfekte olur. Rotavirüsün farklı alt tipleri vardır. Bu nedenle rotavirüs aşısı olmasına rağmen genelde rotavirüs enfeksiyonu geçirmek mümkündür. Aşı ağır enfeksiyon seyretmesini engeller.”
SPESİFİK BİR TEDAVİSİ BULUNMUYOR
Dr. Parlak, rotavirüs enfeksiyonunun genellikle 7-10 gün içerisinde düzeldiğine dikkati çekerek, “Spesifik bir tedavisi yoktur. Destek tedavisi uygulanır. Su kaybı yerine konur. Antibiyotik veya antiviral tedavi verilmesine gerek yoktur. Beslenmesinde bol su ve sıvı alımının artırılması sağlanmalıdır. Muz, yoğurt, tam tahıllı ekmek ve kraker verilebilir. Şiddetli su kaybı olan vakalarda damaryolu ile sıvı verilmesi gerekebilir. Tedaviye probiyotik eklemek yararlı olacaktır. Elleri yıkamak, hijyen kurallarına uyarak rotavirus bulaşını azaltabiliriz ancak aşı en etkili önleme yoludur” diye konuştu.
ORTA VE CİDDİ DERECEDE HASTA OLAN ÇOCUKLARA YAPILAMAZ
Piyasada 2 farklı rotavirüs aşısı bulunduğunu söyleyen Dr. Parlak, “Aşı ağza damlatılarak uygulanır. Hastanın aşı öncesi aç olmasını öneririz. Böylelikle aşı sonrası öğürme veya kusma ile çıkarmasını önleriz. Her iki aşının ilk dozu 6’ncı haftadan itibaren uygulanabiliyor. Aşının önceki dozlarında gelişen ciddi alerjik reaksiyon varsa veya aşının içeriğine karşı ciddi alerji varsa uygulanamaz. Ayrıca şiddetli kombine immun yetmezlik (SCID) hastalarına, intusepsiyon dediğimiz bir bağırsağın diğer bağırsak içine girmesi hastalığını geçiren bebeklere, orta ve ciddi derecede hasta olan çocuklarda hastalık geçinceye kadar aşı yapılamaz. Öte yandan steroid ile tedavi gören hastalara, HIV/AIDS veya bağışıklık sistemini etkileyen hastalıktan muzdarip olanlara, kanser tedavisi gören hastalarda doktora danışılarak uygulanma kararı verilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.