Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrasında açıklamalarda bulundu. Dün siyasi tarihin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat müdahalesinin 24'üncü yıl dönümünü geride bıraktıklarını belirten Erdoğan, "Hiç şüphe yok ki 28 Şubat hadisesi tıpkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi milli iradeyi, milletin değerlerini, milletin bizatihi kendisini hedef alan bir darbe girişimidir" dedi.
'GENİŞ BİR YELPAZEDE AĞIR FATURALARI OLMUŞTUR'
Sandıkla iktidara gelmiş, anayasa ve yasalar çerçevesinde idare eden meşru hükümetin bir kısım medya, sivil toplum kuruluşların da yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlandığını belirten Erdoğan, "28 Şubat sürecinin ülkemize hem hak ve özgürlükler alanında hem ekonomiden siyasete uzanan geniş bir yelpazede ağır faturaları olmuştur. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten, çalışan, ihracat yapan şirketin ötekileştirilmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır. Türkiye tarihinin en büyük soygunlarından birini bu dönemde yaşamıştır. Milletimizin parası bankalar vasıtasıyla hortumlanmış. Ülkemiz benzeri görülmemiş bir buhranın içine sürüklenmiştir. Anayasal suç işleyenlerle ilgililerle hiçbir işlem yapılmadığı gibi darbecilerden brifing alan bir yargı tablosu adalet sistemimize olan güveni sarsmıştır. Binlerce, on binlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden, siyasi görüşlerinden dolayı hukuksuzluğa ve zulme maruz kalmıştır. Ortaokullardan üniversitelere, Kur-an kurslarından camilere, yurtlardan derneklere, hatta vatandaşın kestiği kurbanların derilerine kadar hemen her alanda toplumumuz ağır bir kuşatmayla karşılaşmıştır" diye konuştu.
'2002 SEÇİMLERİYLE MİLLETE RAĞMEN İKTİDAR OLMANIN KAPISI KAPANMIŞTIR'
Başörtülü kızlar için üniversite kapılarına kurulan ikna odalarının bu dönemin alameti farikası olarak milletin hafızasına kazındığını söyleyen Erdoğan, "Dün ikna odaları ile üniversitelerimizi adeta Nazi kamplarına çeviren kimi faşist üniversite yöneticilerinin geçen hafta yayınladıkları bildiriyle özgürlükten bahsetmeleri tam bir kara mizah örneğidir. Ne milletimiz ne üniversite kapısında gözyaşı döken evlatlarımız bu kirli zihniyetin yaptıklarını asla affetmemiştir, affetmeyecektir. Tarih her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları elbette unutmamıştır, unutmayacaktır. Attıkları manşetlerle köşelerindeki yazdıkları iğrenç yazılarla, sergiledikleri ilkesiz duruşla darbe şakşakçılığı yapanlar üzerinden değil 24 yıl, 1000 yıl bile geçse alınlarındaki o kara lekeyi asla silemeyecektir. Tıpkı 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün mimarları gibi 1000 yıl süreceği söylenen 28 Şubat'ın mimarları da aziz milletimiz tarafından ademe mahkum edilmiştir. Milletimiz o derin feraseti ile daha beşinci yılını bile doldurmadan 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüş Türkiye'de yepyeni bir dönemi başlatmıştır. 3 Kasım 2002 seçimleriyle Türkiye'de vesayetin, cuntanın, millete rağmen iktidar olmanın kapısı bir daha açılmamak üzere kapanmıştır" dedi.
'MİLLETİMİZ BİR DAHA ASLA 28 ŞUBAT'IN YAŞANMASINA MÜSAADE ETMEYECEKTİR'
15 Temmuz gecesi yaşananların milletin istiklal ve istikbalini koruma kararlılığını dost düşman herkese yazılan tarihi destanla gösterdiğini belirten Erdoğan, "Milletin kurumlarıyla, inancıyla, değerleriyle kavga edenler, ekmeğini yediği vatana ihanet edenler dün olduğu, yarın da kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır. Gerektiğinde canı pahasına milletimiz, bir daha asla yeni 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubatların yaşanmasına müsaade etmeyecektir. Türkiye'nin bir daha böyle acılar, utançlar yaşamaması için bugüne kadar elimizden geleni yaptık, inşallah bizden sonraki nesillere de mücadele inancını devredeceğiz" dedi.
'İNŞALLAH BU DEFA BUNU BAŞARACAĞIZ'
Yarın İnsan Hakları Eylem Planını açıklayacağını anımsatan Erdoğan, "9 başlık altında yüzlerce faaliyet yer alıyor. Attığımız her adımda olduğu gibi İnsan Hakları Eylem Planı'nda hemen her konunun dönüp dolaşıp darbe anayasasının yol açtığı sıkıntılara dayandığını gördük. Bir süre önce milletimizin takdirine sunduğumuz yeni anayasa hazırlama teklifimiz bu eylem planının da adeta çatısını, yani tacını oluşturuyor. Biz tüm samimiyetimizle siyaset kurumunun en önemli sorumluluklardan birinin Türkiye'yi ayağına vurulan darbe anayasası prangasından kurtarmak olduğuna inanıyoruz. Cumhur İttifakı çatısı altında özellikle bu konuda vardığımız anlayış birliğinin, ardından yeni ve sivil anayasa meselesini tüm platformlarda tartışmaya açarak herkesin katkısını almak üzere bir yola çıkıyoruz. Esasen 10 yıldır ülkemizin gündemine müteaddit defalar getirdik. Maalesef bugüne kadar milletimize layık yeni ve sivil bir anayasa hayalimize ulaşamadık. İnşallah bu defa bunu başaracağız. Kendi hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başladık. Korkularla, önyargılarla, ideolojik at gözlükleriyle hareket edersek ne tarih ne de millet bizi affeder" diye konuştu.
'GELİN, CUMHURİYETİMİZİN 100'ÜNCÜ YILINI SİVİL BİR ANAYASA İLE KARŞILAYALIM'
Yeni ve sivil anayasa çağrılarının bilhassa darbelerden mağdur olmuş farklı kesimlerde oluşturduğu heyecanı memnuniyetle takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Siyasi yelpazedeki tüm partiler başta olmak üzere, bu konuda söyleyecek sözü olan herkesi yeni ve sivil anayasa hazırlanması sürecinde yapıcı bir anlayışla yer almaya davet ediyoruz. Gelin ülkemizi darbe anayasalarına mahkumiyet utancından kurtaralım. Gelin Türkiye'yi tarihinin en kuşatıcı anayasası ile buluşturalım. Gelin cumhuriyetimizin 100'üncü yılını sivil bir anayasa ile karşılayalım. Hiç kimse bu yolda bizimle birlikte yürümese bile Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp inşallah, milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız" dedi.
'MALİ DİSİPLİN OLMAZSA OLMAZIMIZ'
Erdoğan, yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 yılı büyüme oranının izledikleri politikanın başarısının en somut örneği olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye büyürken İngiltere yüzde 9,9 oranında, Hindistan yüzde 8 oranında, Almanya yüzde 4,9 oranında, Japonya yüzde 4,8 oranında, Amerika yüzde 3,5 oranında küçüldü. Aynı şekilde 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız, şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır."
Türkiye'nin salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacağını belirten Erdoğan, "Atacağımız adımlarla hem mevcut riskleri en aza indirecek hem de karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz. Ekonomik reform hedefimizin gündeminde makro ekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verdik. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikalarını sayabiliriz. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefimizi yüzde 4,3'ten 3,5'e indirdik. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye çoğu ülkeye göre iyi durumdadır" dedi.
'KAMU HARCAMALARINDA İSRAFA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK'
Reform paketinde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına yer verdiklerini söyleyen Erdoğan, "Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibi ve izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz. Kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerini gerekiyorsa yeniden yapılandırarak, rekabetçi hale getiriyoruz. Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz" diye konuştu.
'İNSANLIK ADINA UTANÇ VERİCİ'
Batı ülkelerinde Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarının geçen yıla göre 2 kat artığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün kültürel ırkçılık; Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. Daha 5- 10 yıl öncesine kadar marjinal görülen fikirler Avrupa'daki ana akım siyasi partilerin söylemi haline gelmiştir. Son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını mültecilere, yabancılara ve Müslümanlara özellikle de Türkiye'ye ve şahsıma yönelik husumet politikaları oluşturuyor. Batılı politikacılar kendi basiretsizliklerinin faturasını göçmenlere ve Müslümanlara keserek toplumsal huzursuzlukları perdelemeye çalışıyor. Geçtiğimiz hafta Fransız İçişleri Bakanının ırkçı bir partinin genel başkanı ile kim daha fazla İslam düşmanı yarışına girmesi insanlık ve sözde Avrupa değerleri adına utanç vericidir. Benzer tartışmaların diğer Avrupa ülkelerinde yaşandığını biliyoruz. 2'nci Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden nüksediyor. Bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da artırıyor."
"Avrupa devletleri DEAŞ'a gösterdiği hassasiyeti Neonazi örgütlerine göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemez" diyen Erdoğan, Avrupa'daki hiçbir vatandaşı ırkçılar karşısında yalnız bırakmayacaklarını vurguladı.
'MERKEZ BANKASI REZERVLERİNDEKİ HAREKETLİLİK MÜCADELENİN ZORLUĞUNDAN'
Koronavirüs tedbirlerinin uygulanmaya başlamasının üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtiğini ve bu dönemde zaman zaman tedbirlerin gevşetildiğini kimi zaman artırıldığını belirten Erdoğan, "Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye dünyada ilk beş ülke arasında yer almaktadır. Hem hiçbir vatandaşımızı doktorsuz, ilaçsız, maskesiz bırakmadık. Hem de finansal dalgalanmada karşı devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Milletimiz devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun" diye konuştu.
'İLLERİN RENKLERİ HAFTALIK GÜNCELLENECEK'
Bugün itibariyle yeni kontrollü normalleşme sürecini başlattıklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Tedbirlerin sıkılaştırılması da gevşetilmesi de salgının seyriyle ilgilidir. Salgının yayıldığı ortamda normalleşme adımlarını atmak mümkün değildir. Türkiye pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibariyle büyük bir ülke olduğu için adımlarımızı kademeli olarak atmamız gerekiyor. Sağlık Bakanlığımız ve onun bünyesinde faaliyet gösteren Bilim Kurulu, 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere çeşitli kriterlere göre illerimizi sınıflandırdı. Bu değerlendirmeye göre de 81 vilayetimiz düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı olarak renklere ayrıldı. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek. Ayrıca her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek. Valiliklerimiz başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız bu güncellemede uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir. Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecek."
NORMALLEŞME ADIMLARI
Normalleşeme adımları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararları şöyle açıkladı:
"Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek. Ülkemizin tamamında süren akşam 21.00 ile sabah 05.00 arasında sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek. Okullar Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda 8 ve 12'nci sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde ileveten orta okullar ve liseler dahil diğer kademelerde de eğitim, öğretime başlanacaktır. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüzyüze sınavlar yapılacak. Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, kıraathane, pastane, çay bahçesi gibi yerler; çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde faaliyetlerini sabah 07.00 ile akşam 19.00 saatleri arasında yüzde elli kapasite ile sürdürebileceklerdir. Restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler çok yüksek riskli iller dışında sabah 7 ile akşam 10 arasında faaliyetlerini yüzde 50 sınırlama ile sürdürecektir. Halı saha yüzme havuzu ve benzeri tesisiler düşük ve orta riskli illerimizde sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyet gösterebileceklerdir. Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek. İhtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabileceklerdir. Sokağa çıkma saatleri sınırlı olan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme düşük ve orta riskli illerimizde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli sınıftaki illerde ise sokağa çıkma süresi artırılacaktır. Nikah ve nikah merasimi şeklindeki düğünler; düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişiyi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve 1 saati aşmamak kaydıyla yapılabilecektir. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir."