Aileler endişeli; Otizmle karıştırılıyor? Sebebi ise ?uyaran eksikliği?

Aileler endişeli; Otizmle karıştırılıyor? Sebebi ise ?uyaran eksikliği?

Her bir çocuk için konuşma yaşı farklılık gösterebiliyor. Uzmanlar ise, çok fazla televizyon, telefon, bilgisayara maruz kalan çocuklarda uyaran eksikliğinden kaynaklı konuşma gecikmesi yaşandığını söylüyor. Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Mazlum Ç

Her bir çocuk için konuşma yaşı farklılık gösterebiliyor. Uzmanlar ise, çok fazla televizyon, telefon, bilgisayara maruz kalan çocuklarda uyaran eksikliğinden kaynaklı konuşma gecikmesi yaşandığını söylüyor. Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Mazlum Çöpür, ailelerin belirtileri otizmle karıştırdığına değinerek, ?Çocuk bütün gün televizyon seyrettiği için konuşma ve ses uyaranı alamıyor, uyaran alamadığı için de konuşması gecikiyor? dedi.

Bebeklik döneminden itibaren çocuklar ağlayarak, işaret ederek istedikleri hakkında ipucu verebiliyor. Bebeklerin konuşma yaşı ise hepsinde aynı olmuyor. Kimi çocuk 1 yaşında konuşurken, bazısı daha erken bazısı ise daha geç konuşabiliyor. 10 ila 14 aylık çocuklardan tek tek kelimeler söylemelerini beklediklerini belirten İstanbul Arel Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mazlum Çöpür, “14 aya kadar kelime söylemese de normal diyebiliyoruz ama kelime söylemese bile kelime benzeri sesler çıkarıyor. Kelimeye benzemeyen, uğultu gibi sesler çıkarabiliyorlar. 14 ayı geçtiği halde hala kelime söylemiyorsa, gecikme başlamıştır. 18 ayı bulduktan sonra kelime yoksa kesinlikle o çocuk gecikmiştir diyebiliriz. Pandemi döneminde çocuklar daha az sosyalleşiyorlar, sürekli evdeler,  internet, akıllı telefon, tablet gibi şeyler kullanıyorlar bu da dil gelişimini olumsuz etkiliyor” dedi.

Konuşmayan çocuklarda ailelerin otizmden şüphelendiğine de dikkat çeken İstanbul Arel Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mazlum Çöpür, “Bizim konuşmamız uyaranlarla ilgilidir. Kaslarımızın gelişmesi için egzersiz yapmamız gerekiyorsa, konuşmamızın gelişmesi için de konuşma egzersizleri yapmamız gerekiyor. Çocuğun yanında ebeveynler ne kadar çok konuşur, diyalog kurarsa çocuk o kadar erken konuşmaya başlıyor” ifadelerini kullandı.

18-24 AY ARASINDA BASİT CÜMLELER KURMALI

Çocukların ilk kelimelerini genellikle 1 yaşında söylediklerini, bazılarının ise 9 ay gibi daha erken sürede konuşabildiğini belirten Prof. Dr. Çöpür, “14 aya kadar kelime söylemese de normal diyebiliyoruz ama kelime söylemese bile kelime benzeri sesler çıkarıyor. Kelimeye benzemeyen, uğultu gibi sesler çıkarabiliyorlar. 14 ayı geçtiği halde hala kelime söylemiyorsa, gecikme başlamıştır. 18 ayı bulduktan sonra kelime yoksa kesinlikle o çocuk gecikmiştir diyebiliriz.18 aylık olan bir çocukta biz 25-30 tek kelime kurmasını bekleriz. 18-24 ay arasında da basit cümleler kurmasını bekleriz. ‘Anne gel, anne ver, mama ver’ gibi cümleler kurabilirler” dedi.

KIZ ÇOCUKLARINDA DİL ÖĞRENME YETENEĞİ DAHA FAZLA

Halk arasında da sıkça bilinen ‘erkek çocuk geç konuşur’ algısının doğru olduğunu vurgulayan belirten İstanbul Arel Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Çöpür, “Genel olarak kız çocuklarının dil öğrenme yetenekleri biraz daha fazladır. Kız çocuklarının beyinde dili işleyen merkezleri daha gelişmiş oluyor. Bu yüzden çoğu zaman kız çocukları 1-2 ay daha erken konuşmaya başlıyorlar ve yabancı dilleri daha iyi öğrenip, karışık cümleleri daha iyi anlayabiliyorlar” diye konuştu.

AİLELER ÖNCE OTİZMDEN ŞÜPHELENİYOR

Pandemide çocukların çok fazla teknolojiyle birlikte olduğunu ancak pandemiden önce de konuşma geçliği nedeniyle ailelerin kendilerine başvurduğunu belirten Prof. Dr. Çöpür, konuşmanın uyaranlarla ilgili olduğunu söyledi.

Ailelerin önce otizmden şüphelendiğine vurgu yapan Prof. Dr. Çöpür, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuk saatlerce bilgisayarla, internetle, akıllı telefonla uğraşıyorsa konuşma gecikiyor. Hatta bu çocuklarda otizm benzeri bir takım belirtiler görülüyor. Çocuk televizyonla ilgileniyor, kendi dünyasında çevreyle ilgilenmiyor, göz teması kurmuyor, seslendiğinizde bakmıyor, kendine bir takım takıntılar geliştiriyor. Aileler de bu çocuğu ‘otizm’ olabilir mi diye getiriyorlar ama araştırdığımız zaman otizm değil uyaran eksikliği olduğunu görüyoruz. Çocuk bütün gün televizyon seyrettiği için konuşma ve ses uyaranı alamıyor, ses uyaranı alamadığı için de konuşması gecikiyor.”

EBEVEYN, AKRAN VE ANAOKULU DESTEĞİ GEREKİYOR

Çocuğun zamanının büyük kısmını evde annesiyle geçirdiğini ve annelerin konuşmada büyük etken olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çöpür, “Annenin eğitim düzeyi, çocukla konuşması önem taşıyor. Bazıları 300 kelimeyle konuşuyorsa o çocuk en fazla 300 kelime öğrenebilir. Anne baba çok okuyor, zengin içerikli bir dille çocukla konuşuyorsa, çocuk çok fazla kelime ve cümle duyuyorsa fazla kelime öğreniyor. Kelime öğrenmesi de iyi cümle kurması, cümle kurmaya erken geçmesi demektir. 3 yaşından itibaren çocukların bir anaokuluna verilmesini tavsiye ediyoruz. Çocuklar konuşmanın bir kısmını da akranlarıyla ilişkide öğreniyorlar. Akran ilişkilerinde hem dilleri zenginleşiyor hem sosyal ilişki kurmayı, paylaşmayı, göz teması kurmayı, kuralları öğreniyorlar. Genellikle uyaran eksikliği nedeniyle konuşması gecikmiş olan çocuklara için anaokulu tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

KONUŞMA EĞİTİMCİSİNDEN DESTEK ALINABİLİR

Konuşma geçliğinin sebepleri arasında otizm ve zeka geriliği de olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Çöpür, böyle durumlarda kişiye özel tedavi uygulandığına dikkat çekti. Uyaran eksikliğinden kaynaklı gecikme yaşayan çocuklarına ailelerine uyarılarda bulunan Prof. Dr. Çöpür, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocuğun geç konuşması uyaran eksikliğine bağlıysa, o zaman ailelere sürekli çocukla konuşmasını, oyun oynamasını ve uyaran vermesini öneriyoruz. Çocukların konuşması yaşına göre çok gecikmişse; 3 yaşına gelmiş ve 1 yaşındaki çocuk kadar konuşuyorsa bu büyük gecikmedir. Böyle bir durumda annenin zengin uyaran vermesi yetmiyor, anaokulu da yetmiyor, o zaman bir konuşma eğitimcisinden yardım almaları gerekiyor.Çocuklarla sosyal ilişki kurunca sadece dili değişmiyor. Aynı zamanda göz teması kurması, paylaşması gelişiyor, insanlarla nasıl iletişim kuracağını öğreniyor, duyguların nasıl ifade edildiğini öğreniyor. Kendi duygularını nasıl göstereceğini de biliyor.”