Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün katıldığı parti kongresinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden affını isteyen damadı Berat Albayrak`la ilgili açıklamalarda bulunmuş; eleştirilerin hedefindeki Albayrak`ı "CHP eski bakanımız Albayrak`ı ve şahsımı hedef alıyor. Bu iş özellikle ailemize saldırı boyutuna varınca ağızlarının payının vermek bize vacip oldu. Şahsım ve ailemi hedef alan bir kampanya yürütüyorlar. Berat Bey`in ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği `damat` sıfatının, birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Türkiye`nin son dönemde enerji alanında attığı adımların temelinde Berat Bey`in bakanlığı döneminde yaptığı stratejiler yer alıyor. Bunu başardığı için çıldırıyorlar." ifadeleri ile savunmuştu.
Bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, Erdoğan`ın Albayrak ile ilgili açıklamalarına tepki göstererek, "Damadını ekonomiden sorumlu bakan yaptı. Türkiye Varlık Fonu`nun da başkan yardımcısı yaptı. Hazine`yi teslim etti, Merkez Bankası`nı teslim etti. Merkez Bankası`nın kasasındaki 128 milyar dolar buharlaştı. Nereye gitti 128 milyar dolar. Bu soru soruluyor, damat yok ortada. Sorulunca kuduruyor Erdoğan. Başarısını kıskanıyorlar diyor. Başarılıysa niye aldın görevden?" dedi.
"Bir gerçeği hepimiz görüyoruz ve bir gerçeğin tanığıyız hepimiz. 19 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasal iktidar Türkiye`yi bugün hangi noktaya taşıdı? Her birimizin hangi partiden olursak olalım, hangi görüşten olursak olalım ülkemizi seviyorsak, bayrağımızı, insanımızı seviyorsak ve bu güzel ülkede huzur içinde yaşamak istiyorsak bunun sorgulanması lazım; ne oldu da 19 yılın sonunda Türkiye ekonomik ve sosyal buhranla karşı karşıya. Hangi ekonomik ve siyasal tercihler Türkiye`yi buraya taşıdı? Bu ekonomik ve siyasal tercihler alınırken Cumhuriyet Halk Partisi`nin pozisyonu ve diğer partilerin pozisyonu neredeydi? Hangi siyasi parti dediğim dediktir mantığıyla Türkiye`yi bu noktaya getirdi?
Eğer ülke bir ekonomik buhranla karşı karşıya ise, 19 yılın sonunda milyonlarca kişi işsiz ise, milyonun üzerinde üniversite mezunu iş bulamıyorsa, üniversiteyi bitiren kadınlar evde temizliğe gitmek zorunda kalıyorsa oturup düşünmek zorundayız. 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi?19 yıl önce konuşmadığımız pek çok sorunu neden 19 yıl sonra konuşmaya başladık. Her birimize sorumluluk düşüyor. Ülkede sandığa giden her vatandaşa sorumluluk düşüyor. Eğitim sistemine bakın Allah aşkına. Nasıl bir eğitim sistemi. Sınav yapacaklar, eğer 2 milyon 658 bin 40 öğrenci EBA`ya ulaşamıyorsa, eğitime ulaşamıyorsa ne sınavı yapacaksınız. 19 yıldır eğitimde tasarruf yapıyoruz diyorlar. Arkadaş sen tasarruf yapacaksan Saray`dan başlayacaksın eğitimden değil.
Sadece eğitimde mi? Hayır, her alanda sorun yaşıyoruz. Dış politikada geldiğimiz noktaya bakın. Hangi ülkeyle dostluğumuz var? Bir komşumuz vardı, Suriye... Buyrun bakalım. Suriye`ye girdiniz, 3 milyon 600 bin Suriyeli geldi 40 milyar dolar harcadınız. 40 milyar dolar esnafa harcansaydı nolurdu, çiftçiye harcansaydı nolurdu, sanayiciye verilseydi nolurdu? Bu soruları sormak zorundayız. Esip gürlemenin bir anlamı yok. Tepetekiler esip gürleyebilir, dillerinden hakareti ayırmıyorlar. Devlet böyle yönetilmez, akılla yönetilir, mantıkla, bilgiyle, erdemle yönetilir. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez. Devletin dini nedir? Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde hangi devletten söz edeceğiz. MEB`e gelince para yok. Bu ülkenin insanları çocuklarını niçin güzel okullara gönderilmesin? Bir kişinin dediğiyle devlet yönetilmez.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan, bu topraklarda babasının, dedesinin mezarları olan hiç kimse terörü savunamaz. Masum insanların öldürülmesi asla kabul edilemez. Terör dünyanın neresinde olursa olsun insanların ortak tavır takınması, ortak mücadele, ortak durulması lazım. Her yerde söyledik; terör kimden gelirse gelsin teröre karşı mücadele bizim görevimiz. "Mücadele edeceğiz, yurt dışına gideceğiz" dediler de karşı çıkan oldu mu hayır. Teröre karşı mücadele ciddi bir olaydır. Yurt dışı destekleri varmış, olabilir. Var zaten, finans kaynakları oralardan sağlanıyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir görevi var. Bu finans kaynaklarını kesmek. Bu yapıldı mı? Bu konuda çaba harcandı mı? Terörün beslendiği bütün kaynakları kesmek zorundasınız. Bunun için uluslararası arenada mücadele etmek zorundasınız.
Gara`da bir operasyon yapıldı. Geldiler beni de bilgilendirdiler. TBMM`de hangi bilgiler verildiyse aynı bilgiler bize de verildi. Daha sonra geçen haftaki grup toplantısında 5 soru sordum. Bu insanlarımız ölmeyebilirdi. Sorularımı sordum. İstanbul seçimlerinde bize oy verin diye gittiniz terör örgütünün ele başından mektup aldınız. Kendi seçimin için oy ver diye mektup alıyorsun, 13 kişinin hayatını kurtarmak için oy almıyorsun, neden? Ben bu soruyu sormazsam görevimi yapmış olur muyum? Olmam. İstanbul seçimleri, şehitlerimizden daha mı önemliydi? Trump dostum diye ortalıkta geziniyorsun. Bir telefon açtı papazı derhal verdin. Papazı verirken deseydin, `Ben sana papazı veriyorum, sen bana terörist diyordun, bizim de 13 vatandaşımız var orda, sen bir telefon edersen onlar da bize teslim etsinler` diyebilirdin. Niçin aklına gelmedi?
Kalktın dedin ki, "Bu operasyon başarısız oldu", ben değil sen söylüyorsun. E başarısız olduysa bunun bir sorumlusu olmalı, kim bu sorumlu? E Erdoğan sorumlu. Ben askere desem ki asker sorumlu, asker siyasetin elinde. Hiçbir asker, güvenlikle ilgili hiçbir operasyonu kabul etmiyor, bu operasyon yanlış bir operasyon. "Bu operasyonun sorumlusu, cumhurbaşkanından, bakanlarından tüm mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti`dir" diyorsun. Bu ne demek ya? Biz niye sorumluyuz, yeni doğan çocuk niye sorumlu, bakan niye sorumlu? Ülkeyi onlar mı yönetiyor. Ortalıkta gezmiyor muydun `Ben başkomutanım` diye? E başkomutansan sen verdin talimatı. TSK`nın kullanılmasına Erdoğan karar verir ben veremem, ben veremem Anayasa diyor. Kendi sorumluluğundan kaçıyor.
Malum kongreleri var. Onların deyimiyle `lebaleb` dolu. Orada Covid-19 hiç olmuyor. O kongrelere gitmiyor, kahveci dükkanı açınca oraya gidiyor. Bunun tespitini Erdoğan yapıyor. Akla, mantığa bakın. Esnaf perişan. Bari HES kodu ile gelsinler. Kongreler lebalep dolu iki kişi lokantaya gidip yemek yesin yok olmuyor. Esnafın hali perişan. Bir çalışma diyor ki; lokantacılar esnaf 16 gün para girmezse bunlar batar. Kaç 16 gün geçti? Feryatlar artık sokağa taştı. Hiç kimse umutsuz olmasın değiştireceğiz. A partili, B partili, Egeli, Akdenizli hep beraber huzur içinde yaşayacağız. Esnafın, çiftçinin borcunu sileceğiz. Öğrencilerin KYK borçlarını da sıfırlayacağız.
Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı, diyorlar ki, "Sinovac aşısında aracı var mı?" Sağlık Bakanı aracı olmadığını söylüyor. "9 Şubat 2021 tarihine kadar, 10 milyon 162 bin 123 doz aşı getirildi, bunlar için Devlet Malzeme Ofisi Keymen firmasına 121 milyon 945 bin 476 dolar para ödedi." Buradaki soru şu, aralık 2020 tarihinde Esenboğa gümrüğünden geçiyor aşılar gümrükten geçen 1 milyon 342 bin 298 doz aşı gümrükten Keymen tarafından çekiliyor. Buradaki önemli nokta şu, gümrükteki beyana göre 1 milyon doz aşı için ücret alınmıyor. 1 milyon doz aşı ücretsiz, yani 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz verilmiş. Sayın Bakan`a ve Erdoğan`a soruyorum, ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı Devlet Malzeme Ofisi`ne her dozu 12 dolardan fatura edildi mi, edilmedi mi? Ücretsiz olduğu beyannamesinde var."