Kovid-19 hastalarının büyük bir kısmı hastalıklarını aseptomatik, hafif veya komplikasyonsuz şekilde geçirirken, bazıları ise oksijen desteğine gereksinim duyabilecek, hastaneye yatış yapabilecek ve hatta yoğun bakım ünitesine alınmasını gerektirecek kadar ciddi problemlerle karşılaşabiliyor.
İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa’dan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Salih Baran, Kovid-19’u atlatan ancak solunum sıkıntısı yaşayan ya da akciğerleri hasar gören hastaların pek çoğunun normal yaşamlarına rahat bir şekilde dönebilmeleri için ‘pulmoner rehabilitasyon’ uygulanmasının tedavide önemli bir rahatlık sağladığını söyledi.
UZUN SÜRELİ YOĞUN BAKIM AKCİĞER VE KALBİ YORUYOR
Kovid-19 hastalığında Dünya Sağlık Örgütü'nün klinik sınıflamasına göre özellikle 2-4’üncü evrelerinde solunum sisteminin önemli ölçüde etkilendiğini işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Baran, “Bu hastalığın uzun dönem sonuçlarında ne ölçüde hasar veya sekel bırakacağı henüz bilinmemektedir. Ancak hastaların tedavisinde multidisipliner ve bütüncül yaklaşım uygulanması gerekir. Özellikle uzun süre yoğun bakımda kalan hastaların kas kuvvetinde azalma, yürüme ve denge fonksiyonlarında bozulma, akciğer ve kalp kapasitesinde ciddi azalma meydana gelmektedir. Bu nedenle Kovid-19 enfeksiyonu geçirmiş hastaların kalp, solunum ve fiziksel fonksiyonlarını tam anlamıyla geri kazanmaları için pulmoner rehabilitasyon (PR) uygulanmalıdır” diye konuştu.
ENFEKSİYONUN ŞİDDETİNE GÖRE REHABİLİTASYON DEĞİŞİYOR
Pulmoner rehabilitasyonun hastanın detaylı değerlendirilmesinden sonra hastaya özgü planlanan eğitim, egzersiz ve davranış değişiklerini kapsayan, ancak bunlarla sınırlı olmayan kronik solunum sistem hastalığı olan bireylerin fiziksel ve psikolojik durumlarını da iyileştirmeyi kapsayan girişimlerin tümü olarak tanımlandığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Baran, olguların enfeksiyonu hafif, orta, ağır geçirip geçirmedikleriyle ilişkili olarak pulmoner rehabilitasyonun içeriğinin de değiştiğini kaydetti.
SOLUNUM TEKNİKLERİYLE NEFES DARLIĞI GİDERİLİYOR
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Salih Baran, genel olarak rehabilitasyonun amaçlarını ise şöyle sıraladı:
“Pozisyonlama, mobilizasyon (hareket yeteneği kazandırma), etkin öksürük ve diğer salgı drenaj yöntemleri ile salgı birikimini önleyerek solunum yollarını açık tutmak. Solunum kaslarının normal bir pozisyon ve fonksiyonda olmasını sağlamak. Uygun eğitim ile solunum sırasında solunum işini/yükünü ve enerji tüketimini azaltmak. Uygun solunum teknikleri uygulanarak solunum görevini düzeltmek ve hava yakalanmasını azaltarak solunum hızını azaltmak. Hastaya özgü egzersizlerle göğüs kafesi hareketliğinin azalmasını ve/veya oluşabilecek şekil bozukluklarını önlemek veya düzeltmek. Nefes darlığını azaltmak, gevşemeyi sağlamak. Fonksiyon kaybını ve yaşam kalitesini düzeltmek. Yoğun bakım hastalarında ise eklem hareketlerinin devamlılığının sağlanması ve bası yarası gibi immobilizasyona bağlı komplikasyonların önlenmesi.”
TEDAVİ PLANLAMASI HASTAYA ÖZGÜ YAPILMALI
Pulmoner Rehabilitasyon (PR) planlanması yapılırken mutlaka uzman doktorun görüşünün alınması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Baran, rehabilitasyon uygulamaları sırasında özelikle de hastalığın akut döneminde hastanın tıbbi bulgularında bozulma olabileceği göz önünde bulundurularak hastayı takip eden primer doktor ile yakın temasta bulunulması ve hastaya özgü programların planlanması gerektiğine dikkat çekti.
DÜZENLİ UYKU VE EV EGZERSİZLERİ ÖNEMLİ
Hastanın bulaştırıcılığı ortadan kalktıktan ve tıbbi açıdan stabil olduktan sonra Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kliniklerinde kişiye özgü rehabilitasyon programlarının düzenlemesi ve sürdürülmesinin önem arz ettiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Salih Baran, “Herhangi bir klinik bulgusu olmayan (aseptomatik) hastalara genel sağlık önerilerinde bulunulmalı, aynı zamanda sağlıklı beslenme, sigaranın bırakılması, düzenli uyku ve ev şartlarında fiziksel aktivite kısıtlanmasından kaynaklı olumsuzlukları önlemek için ev egzersiz programları önerilmelidir” dedi.
1 HAFTALIK YATAK İSTİRAHATİNDE YÜZDE 20 KAS KAYBI OLABİLİR
Koronavirüs hastalarında uzun süre hareketsiz ve karantinada kalma gibi uygulamalar nedeniyle fiziksel aktivitenin ileri düzeyde kısıtlanmasının fiziksel kapasitelerinin belirgin olarak azalmasına sebep olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi Baran, şu uyarılarda bulundu:
“Ülkemizde koronavirüs hastaları, hastalık bulgularına göre ya evde ya da hastane şartlarında izole bir şekilde bu süreci geçirmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki, sadece bir haftalık yatak istirahati bile kişide yaklaşık yüzde 20 oranında ciddi kas kaybına neden olabilir. Bu nedenle genel durumu iyi olup izolasyon/karantina uygulanan hastaların bu dönemde hareketsiz kalmaması önemlidir. Aynı zamanda bu süreçte öncelikle eklemlerde hareket kısıtlığının önlenebilmesi için eklem hareket açıklığı (EHA) ve germe egzersizlerine başlanmalıdır. Bununla birlikte hastanın durumuna göre kas kuvvetini ve dayanıklılığını artıracak egzersizler de tedavi planlanmasında yer almalıdır.”