Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Caner Yedikardeş, nişanlıyken geçirdiği trafik kazası sonucu 1972`de yaşamını yitiren teyzesinin çeyizinden kalan tabakları metafor olarak dondurup "Tuz Buz" sergisinde ziyaretçilerin ilgisine sundu.
Yedikardeş, trafik kazasında kaybettiği ve hiç görmediği teyzesinin hatırasını yad etmek için ilginç bir yönteme başvurdu.
Teyzesinin çeyizindeki porselen tabakları çıkaran Yedikardeş, yaklaşık 50 yıllık hatıraları, su dolu kalıpların arasına yerleştirerek dondurdu.
Yedikardeş, anılarla dolu buzdan performansına "Ayten`den kalanlar" adını vererek Ata Buz Müzesi`nde açılan "Tuz Buz" sergisinde ziyaretçilerin beğenisine sundu.
Caner Yedikardeş, muhabirine, insanların yaşanmışlıklarıyla ilgili kırılma anlarını seramik objelerle anlatmaya çalıştığını, objeleri donan suyun içine yerleştirerek bir sunum hazırladığını söyledi.
Seramik objeleri donmuş su içinde sergileyerek farklı bir şekle kavuşturduğunu ifade eden Yedikardeş, şöyle konuştu:
"Bu sergide önemli olan eserlerden biri `Ayten`den kalanlar`. Ayten benim büyük teyzemdi ve 1972`de trafik kazası sonucu vefat etti. Nişanlı olması nedeniyle onun için hazırlanmış çeyizleri kala kaldı. Ben de bu yaşanmışlığı, zamanın döngüselliğini nasıl anlatabilirim, anı nasıl dondurabilirim diye düşünürken tabakları metafor olarak kullandım. Sosyal bilimcilerin, sanat tarihçilerinin bir tanımı var, döngünün kaderi sarmaldır diye. Ben onu bir motto olarak ele alıp sergiyi kuramsal çerçeveye oturtturdum."
"Kaza anını sembol olarak kullandım"
Yedikardeş, performansında anlatımcı bir tarz kullandığını belirterek, yaşanmış bir öyküyü buzla dondurmak istediğini dile getirdi.
Sıra dışı bir sergi hazırladığını ifade eden Yedikardeş, şunları kaydetti:
"Trajik bir geçmiş var. Bir trafik kazası sonrasında vefat olduğu için ben tabakları sembol olarak kullandım. O yüzden tabaklarda kırılmalar, parçalanmalar, tuz buz olmalar var. Bu süreci anlatmak ve teyzemin hatırasını yaşatmak adına böyle bir yolu seçtim. Onlar kullanılmamış tabaklar, 50 yıllık porselenler. Seramik çok eski bir malzeme ve ham maddesi toprak. Dolayısıyla toprağın insanlar üzerinde manevi bir yönü, yaşamla, ölümle, rahmetle ve bereketle ilişkisi vardır. Ben bu pişmiş toprakla en güzel şekilde o yası yaşatabilirim diye düşündüm."
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yunus Hocaoğlu