Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, tedarik sıkıntıları yüzünden aşı programlarını yavaşlatmak zorunda kaldı. Ancak gelinen noktada Avrupa Komisyonu`nun "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için"yaklaşımı da sorgulanıyor. Acaba üye ülkeler aşılarını tek tek temin etmediklerine pişman mı?
AB`nin Mart ayı sonuna kadar AstraZeneca firmasından beklediği 100 milyon doz aşının yalnızca dörtte birini alabileceği anlaşılıyor. Bu büyük gecikme milyonlarca kişinin hayatını etkileyecek.
Brüksel tarafından aşısı onaylanan diğer firma Pfizer ise üretim yöntemlerinde düzeltmeler yapmak amacıyla sevkiyatı geçici olarak yavaşlattığını açıklamıştı.
Aşı tedarikindeki gecikmeler yüzünden İspanya hükümeti ilk doz aşılar için verilen randevuları iki hafta ertelemeye başladı.
Fransa`daki hastanelerden de benzer bilgiler geliyor. Bazı hastaneler, aşılamaya başlanan risk gruplarının ikinci dozlarına yetecek aşı kalmayacağı endişesiyle, ilk doz randevularını ertelemeye başladı.
Portekiz aşılama kampanyasının birinci aşamasının planlanandan iki ay daha uzun sürebileceğini açıkladı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Pazartesi günü eyalet liderleri ve aşı üreticileriyle bir video konferans yaptı. Sağlık Bakanı Jens Spahn toplantıdan sonra aşı sıkıntısının en az bir 10 hafta daha devam edebileceğini söyledi.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Perşembe günü yaptığı açıklamada, aşı sevkiyatındaki gecikme sorununun çözülmesini umut ettiğini belirtti. Michel, aksi halde "Nüfusumuz için gerekli aşı üretimi ve tedarikini sağlamak için bütün yasal yollara ve önlemlere başvurulmasını destekleyeceğim" dedi.
AB bir yandan da coğrafi sınıları içerisindeki tesislerde üretilen aşıların ne kadarının blok dışına gönderileceğini de kontrol etmeye çalışıyor.
Bugün birlik üyesi ülkelere aşı ihracatını sınırlama konusunda yeni yetkiler verilebilir.
Astra Zeneca ile Pfizer-BioNTech Avrupa`da üretim yapıyor. Moderna ise ABD dışındaki ülkeler için ürettiği aşıların son hazırlıklarını İspanya`da yapıyor ama aşı, AB üyesi olmayan İsviçre`de üretiliyor.
AB, birlik üyesi ülkelerin ihtiyacı olan aşıların arzını geciktiren ilaç şirketlerinin, birlik dışındaki ülkelerin siparişlerini tamamlamak için, AB sınırları içerisinde üretilen aşı ya da aşı bileşenlerini ihraç edip etmediğini denetlemek istiyor.
Aslında Brüksel resmi olarak, niyetinin aşı ihracatını yasaklamak olmadığını söylüyor ve üye ülkelere verilen yeni yetkilerin tamamen bu konuda şeffaflığın sağlanmasını hedeflediğini belirtiyor. Ama durum sürekli değişiyor.
AB, AstraZeneca şirketinin, Avrupa`ya aşı temininin Belçika`daki tesiste meydana gelen üretim sıkıntıları yüzünden yaşandığı yolundaki açıklamasını kuşkuyla karşılayarak bu fabrikada bir teftiş yapılmasını istemişti.
Brüksel ayrıca AstraZeneca`ya kısmen ya da tamamen AB sınırları içinde üretilen aşıların İngiltere`ye gönderilip gönderilmediğini de soruyor ve şirketten İngiltere`de üretilen aşıların bir kısmının AB`ye gönderilmesini istiyor.
Astra Zeneca`ya ilk bakışta çok duygusal ve sert suçlamalar yöneltiyor görünen Brüksel, aşının büyük miktarlarda üretilebilmesi için AB`nin 300 milyon euro yatırım yaptığını da söyledi.
Fakat gerçekte vadedilen bu miktarın önemli bir kısmı henüz ödenmiş değil ve AB`nin bazı suçlamaları da tutarlı görünmüyor.
Örneğin AstraZeneca`nın AB`ye "ikinci sınıf müşteri" muamelesi yaptığı yönündeki şikayet bunlardan biri.
Bu iddia, şirketin sözleşme hükümlerine riayet etmediği tezine dayanıyor ama AstraZeneca AB ile sözleşme imzalamadan üç ay önce, İngiltere hükümeti ile bir sözleşme yaptığını hatırlatıyor.
AstraZeneca firması ayrıca AB ile bir "mümkün olan en büyük çabayı gösterme" temelinde anlaşma yaptığını ve belirtilen miktarda aşının Mart ayı sonuna kadar mutlaka teslim edileceğini vaat etmediğini de söylüyor.
İngiltere hükümeti, AstraZeneca ile AB arasındaki bu anlaşmazlığın ve tartışmanın dışında kalmaya ve kendisinin şirketle yaptığı anlaşmaya odaklanmaya çalışıyor. Hükümetten, bu anlaşmazlığın İngiltere`nin aşı tedarikini etkilemeyeceği konusunda güvence veren açıklamalar yapıldı.
Ancak İngiltere Başbakanı Boris Johnson`un aşı ve aşı bileşenlerinin ihracatına AB tarafından sınırlama getirildiğini görmek istemediklerine dair sözleri, bazı AB politikacılarının tepkisini çekti.
Fakat AB içinde Almanya`nın başını çektiği ihracat yasağı ihtimali tartışmasından geri adım atıldığı da görülüyor.
Brexit sonrası AB-İngiltere ilişkileri iyice hassaslaştı fakat Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen`in Perşembe günü, anlaşmazlığın AB ile İngiltere arasında değil, AB ile ilaç şirketleri arasında yaşandığını özellikle vurgulaması dikkat çekti.
Aşı tedarikinde yaşanan eksiklik ve talihsizliklerle ilgili olarak AB içerisindeki bir kesim de doğrudan Avrupa Komisyonu`nu suçluyor.
Brüksel, aşı onaylama ve tedariki süreçlerini ortak yürütmenin Avrupa Birliği içerisindeki dayanışmayı daha da güçlendirmesini ummuştu.
Bu salgının ilk aylarında üye ülkelerin sınırlarını kapatması, Almanya, Fransa ve İtalya`nın birliğin tamamında sıkıntısı duyulan koruyucu donanım ihracatını engellemesiyle oluşan "Her ülke kendi başının çaresine baksın" anlayışının zıddı bir yaklaşımdı.
Aynı zamanda ABD`de Trump yönetimi tarafından temsil edildiği düşünülen "aşı milliyetçiliği"nin de tam zıddı bir yaklaşım benimsenecekti.
AB diplomatları, birliğin yaklaşımında, üye ülkelerin birbiriyle çirkin bir aşı yarışına girmesinden kaçınma konusundaki büyük arzunun rol oynadığını söylüyorlar.
Fakat Avrupa Komisyonu`nun farklı aşı şirketleriyle anlaşmak, ucuz fiyatlar almak ve şirketlerin yasal yükümlülüklerini artırmak çabalarının aşı sürecini yavaşlattığına şüphe yok.
Avrupa Komisyonu ayrıca kendi topraklarında yeterli üretim kapasitesi geliştirmeye odaklanmamakla da suçlanıyor.
Durumu karmaşıklaştıran bir başka faktör de bazı üye ülkelerin başlangıçta, büyük ilaç şirketlerinin bulunduğu Almanya, Fransa ve Hollanda gibi diğer bazı üyelerin niyetlerinden kuşku duyması oldu.
Acaba bu ülkeler kendi şirketleri daha çok kar etsin diye, aşı sözleşmelerine daha fazla bütçe ayrılmasından yanaydı?
Sonunda AB sözleşmelerini tamamladı ve toplam 2,3 milyon doz aşı için anlaşma yaptı. Fakat örneğin Belçika`da yayımlanan RTBF sitesindeki bir yorum yazısı, yaşanan aşı krizinin özellikle de İngiltere`nin birlikten ayrılmasının ardından AB`yi utanç verici bir duruma düşürdüğü yorumunu yapıyor.
Yazıda AB`nin aşı sözleşmelerini birlik olarak müzakere edip imzalamayı başarmasına karşılık, Covid aşısının araştırma ve geliştirme aşamalarında büyük katkısı olmasına rağmen, sonuçta "aşı bağımsızlığını" sağlamakta başarısız olduğu savunuluyor.
AB yönetimini savunanlar ise bunun bakış açısı sorunu olduğunu, örneğin daha küçük ve ekonomisi daha zor durumda olan üye ülkelerin, birliğin kendi adlarına aşı anlaşmalarını müzakere etmesi ve bağlamasından memnun olduğunu söylüyorlar.
AB yetkilileri ayrıca Avrupa İlaç Kurumu`nun aşıların güvenli olduğundan emin olmak için onaylamakta daha yavaş davrandığını, bunun da gecikmelerde rol oynadığını ekliyorlar.
Bunun en iyi örneği ise bir haftadır aşı teslimatı konusunda tartışma yaşanan AstraZeneca şirketinin aşısının henüz AB kurumları tarafından resmen onaylanmamış olması.
Oysa İngiltere hükümeti bu aşıyı onaylayalı bir ay oldu. AB`nin onay kararını bugün açıklaması bekleniyor.