Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi?nde (CERN) 12 yıl çalıştıktan sonra TÜBİTAK programıyla Türkiye?ye dönen fizikçi Dr. Bora Akgün, Boğaziçi Üniversitesi?nde kurduğu laboratuvarla, CERN?de yürütülen dünyanın en önemli deneylerinin parçası olacak. Tüm dünyanın merakla takip ettiği CERN?deki parçacık hızlandırma çalışmasının bir ayağını Türkiye?ye taşıyacak olan Akgün, ?Boğaziçi?ne CERN?den bir parça alıp geldim. Kuracağım laboratuvarda CMS dedektörünün veri akışını CERN?le birlikte tasarlamayı istiyoruz? dedi.
TÜBİTAK desteğiyle
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu olan ve doktorasını Carnegie Mellon Üniversitesi?nde yapan Dr. Bora Akgün, dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarını yöneten araştırma kuruluşu CERN?de deneylerini sürdürdü. 12 yıl boyunca merkezde çalışan Dr. Akgün, koronavirüs salgını nedeniyle dönüş planı sekteye uğrasa da ?Giderken de dönmeye niyetliydim? dediği yuvasına geri döndü. Dr. Akgün, TÜBİTAK?ın 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında aldığı destekle CERN ortaklığında yapacağı çalışmaları anlattı.
?Merakla başladı?
Hikayesinin ?merakla? başladığını, içindeki merakın kendisini CERN?e kadar taşıdığını ve oradaki çalışmaların bir parçası haline getirdiğini anlatan Dr. Akgün, proton çarpışmaları sonucunda ortaya çıkan parçacıkların izlerini ve enerjilerini ölçen dünyanın en önemli çalışmalarından biri olan CMS Deneyi?nde çalıştığını kaydetti. CERN?de farklı çalışmalara da imza attığını dile getiren Dr. Akgün sözlerini şöyle sürdürdü:
Parçacık fiziği
?CERN?de yaptığımız önemli işlerden biri, parçacıkları hızlandırmayla alakalı. Parçacıkların hızlandırılması çetrefilli ve karmaşık bir konu. Bu konuyu açıklayan fizik kurallarına 100 yıldan uzun bir süredir hakimiz ama bu kurallarla çalışacak makinalar inşa etmek gerekiyor. CERN?de hızlandırıcı üzerine kurulu kocaman bir altyapı var. Hızlandırıcı teknolojilerinin başka alanlarda uygulamaları da mevcut. Diğer bir başlıkta ise dedektör teknolojileri var. Parçacıkları hızlandırdınız, çarpıştırdınız çok güzel ama onları mikroskopla görmek bile mümkün değil. O zaman varlıklarından nasıl emin olacağız? Parçacıkların geçerken bıraktıkları elektrik yükünü gözlemlemek için dedektör sistemleri kurduk. Sonrasında ise algıladığımız parçacıkların bilgisini sayılaştırmak ve anlamlandırmak gerekiyordu ve yeni bir dönem başladı. Bunu tahayyül etmek bile zor. Saniyede 40 milyon çarpışmadan ortaya bir sürü bir sürü yeni parçacık çıkıyor. Bu parçacıklar sayıca o kadar fazla ve çarpışmalar o kadar sık oluyor ki, ortaya çıkan veriyi işleyecek elektronikleri geliştirmek bile bir alt alan olarak ortaya çıkıyor. İşte Boğaziçi?nde kuracağım sistem tam da bununla ilgili.?
?Giderken de dönmeye niyetliydim?
CERN?de yeni bir dedektör inşa etme çalışmalarını sürdürürken, TÜBİTAK?ın yurt dışında çalışan bilim insanlarının Türkiye?ye dönmelerini ve uygun bir altyapıyla çalıştıkları alana katkı vermelerini sağlayan 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı?na başvurduğunu söyleyen Dr. Bora Akgün şunları anlattı: ?Ben de CERN?de 2028?e kadar devam edecek olan dedektör geliştirme programının parçası olarak sistemin veri akışının tasarlanması ve geliştirilmesiyle ilgili projeyi Boğaziçi Üniversitesi?ne taşımak için başvurdum. Üniversitede çalışan bir grup var ve benim gelişimle birlikte bu grubun büyüyeceğini umuyorum. Laboratuvarda CMS dedektörünün veri akışını CERN ile birlikte geliştirmeyi istiyoruz. Bununla birlikte CMS deneyi özelinde yapılacak başka çalışmalar da olacak. Ben kendimce iddialı bir şey yapmaya çalışıyorum ve en basit anlamda CERN?den Boğaziçi?ne geldiğimde, CERN?den bir parça alıp geldim. Burada bir şeyleri sıfırdan kurup CERN ile ortak iş yapabilelim diye. Sonrasında yeni projelerle CERN ile birlikteliği güçlendirmek, Boğaziçi?nde yapılan araştırmaları geliştirmek istiyorum. Burada bir bilim merkezi, bir çekim merkezi, bir ARGE merkezi oluşturma amacıyla döndüm ve umarım istediğim gibi başarılı olurum.?