Türkiye?de obeziteli birey sayısı artarken bu kişilerin toplum içinde uğradıkları ayrımcılık ve damgalanma konusunda yaşadıkları bir kitap oldu.
Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Deniz Sezgin, araştırma görevlisi İlkin Esen Yıldırım ve gazeteci-yazar Yeşim Sert Karaaslan tarafından kaleme alınan ?Rolüm Ağır? isimli kitap, Türkiye?de bu alanda ilk kez yapılan ?obezitede ayrımcılık ve damgalama? çalışmasının sonuçlarını içeriyor. Kitapta farklı yaş gruplarından, eğitim ve iş alanlarından, farklı sosyal kültürlerden ve gelir gruplarından toplam 42 kişiyle görüşüldü ve yaşadıkları ayrımcılık onların anlatımıyla ele alındı.
İncitici söylemler
Obeziteli bireylerin zaman zaman toplumdan dışlanmasının, damgalanmasının ve ötekileştirilmesinin bu kişilerin temel hak ve hizmetlere ulaşmaları konusunda sıkıntı yaşattığının vurgulandığı kitapta, kamusal alanda ve yakın çevrelerinde sürekli olarak eleştirilere maruz kalmanın bu kişilerin daha fazla içlerine kapanarak kendilerini toplumdan izole ettikleri gerçeğinin altı çizildi. Ulaşımda, gündelik hayatta, kıyafet alışverişinde, spor salonlarında, aile ve arkadaş ortamlarında yapılan ?incitici? söylemler obeziteli bireylerin hayatlarını zorlaştırırken, zaman zaman bazı sağlık çalışanlarının obeziteli bireylere karşı suçlayıcı, iğneleyici damgalayıcı ifadeler kullandıkları belirtiliyor.
Görüşmelerde 15-24 yaş grubu 12 kişi, 25-49 yaş grubu 14 kişi, 50 yaş ve üzeri grubu 16 kişi katılımcı ile konuşuldu.
?Ben hayatımın şu anına kadar hep belli bir kilonun üstünde, hep kilolu, balık etli olarak tabir edilecek bir kadındım, bir kız çocuğuydum. Üniversiteden mezun olacağım ve 22 yaşında böyle bir şey hissettim. Erkek arkadaşımla ayrılıyorum mesela, sevilmediğimi hissediyorum ve çünkü kiloluyum.?
?Ben ilk defa sevgili yaptığımda bir şey söylemedi. Benimle sevgiliyken annesi ona başka bir kız bulmuş. Onunla nikah kıymış yani bitirmiş işi. Ben ona dedim ki ?Benimle bitirmeden neden bunu yaptın?? Sonra iki tane cümle söyledi, ?Geleneksel bir kültüre ait olduğu için? ve ?Ben seni mi alacaktım, bu kadar kilolu olmana rağmen?? Bir daha kimseyi sevemedim. Çok sene sonra bir sevgilim daha oldu, o da onun ısrarıyla. Çok iyi bir insandı, beni gerçekten çok seviyordu. Sadece bir defa bana dedi ki ?Ben seni seviyorum, seninle evlenmek istiyorum, senden çocuk yapmak istiyorum. Lütfen, benim babam cerrah, gel babamın yanına gidelim, azıcık kilo ver?. Ben de ?Şimdi zayıflayabilirim belki ama sonra çocuk yaparım yine kilo alırım. Bu senin için sıkıntı demek ki?. Onu terk ettim ve bir daha da hiçbir zaman ciddi bir ilişkiye girmedim.?
?Ben nefret ederim alışveriş yapmaktan. Çünkü bunun asıl sebebi de model beğenmek değil, bana olacak neler var acaba diye bakınmak bana çok koyuyor. Genelde alışveriş yani ?Beğendiğim bir şeyi alayım? değil de ?Üzerime uyan bir şey bulayım?a dönüyor.?
?Metroda orta tarafa asla oturmam. Engelli, hamile ve yaşlılar için ayrılan sağ ve sol baş köşelerden başka yere oturmak istemiyorum. Orta tarafa oturduğum zaman iki taraftan da insanları sıkıştırdığımı düşünerek kendimi rahatsız hissediyorum.?
?Ben genelde sinemaya gittiğimde sevgili koltuğu alıyorum. Konser veya tiyatroya gideceğim zaman ya protokolde varsa protokolden yer alırım, önü boş olduğu için ya da en kenardan, çıkması en rahat yerden alırım çünkü gerçekten ortalara geçerken sığışamıyorum, eziyorum insanları.?
`Mesafeler oluştu`
?Küçük çocuğum vardı, ben çok kiloluydum ve ben onu parka götüremiyordum. Onunla oyun oynayamıyordum, eğilip kalkamıyordum, oturamıyordum. Hep nefes nefeseydim, yetişemiyordum. 19 yaşında evlendik. Ama benim kilomla ilgili hep bir sıkıntı vardı. Yani ben hep zayıflamaya çalıştım. Benim kilom arttıkça da o sıkıntı büyüdü, aramızda mesafeler oluşmaya başladı eşimle.?
?Babam ?Göbeğin on metre önde gidiyor? diyor. Bir de bizim ailede sadece ben bu kadarım. Anne babam şişman değil. Babam kızıyordu bana şişman olduğum için ve merak ediyordu neden sen böylesin diye. Benden nefret ediyordu. Bana ?Ben şişman kızlardan nefret ediyorum, kendini düzelt? diyordu hep.?