Karantina dönemi herkes yeni hobilere yöneldi. Müzik aleti çalma konusunda da cesur davrandık mı?
Karantina süreci aslında pozitif tarafından bakılırsa, hepimizin kendine döndüğü, kendi için ürettiği bir süreç oldu. Tabii ki ilk defa böyle beklenmedik bir durumda olduğumuz için şok etkisi de yarattığı anlarda olmadı değil. Dolayısıyla en başından beri bir şey üretmek zorunda hissetmememiz gerektiğini tüm psikologlar gibi ben de söylüyorum. Yine de normal zamanlarımızdaki gündelik hayatımızda ertelediğimiz hayallerimizi gerçekleştirmek için bize zaman fırsatı yarattı. Birçoğumuzun enstrüman çalma hayali vardır. Hiç olmadı, hepimiz iyi şarkı söylemeyi ister? Bu genellemeyi en iyi karantina sürecinde net bir şekilde görmüş olduk. Pandemi sürecinin başından beri enstrüman satışlarının 7 kat arttığını söyleyerek, müzikseverlerin enstrüman çalma konusunda cesur davrandığını söyleyebilirim.
Müzik aleti çalmak pahalı bir hobi mi?
Müzik aleti çalmak asla pahalı bir hobi değil. Her bütçeye uygun bir enstrüman vardır. Tabi ki buradaki en önemli durum o enstrümanın çalınabilir olmasıdır. Eğer siz kondisyonu çok kötü bir enstrümanı bir profesyonele bile çalması için verseniz, o kişi o müzik aletini çalamaz. En uygununu ararken, inandığınız ve bildiğiniz markalar ile çalışmanızı tavsiye ederim. Çünkü bilmediğiniz ve çok ucuza aldığınız o enstrüman sizi müzikten soğutmakla beraber, "ben bu işi beceremiyorum!" dedirtir. Dolayısıyla Zuhal`de uygun rakamlara bile satışa sunulan enstrümanların en öncelikli niteliği çalınabilirlik ilkesidir. Birçok ebeveynin sırf çocukları zaman geçirsin diye aldığı ve evlerden eksik olmayan oyun konsollarından çok daha uygun rakamlı enstrümanlar mevcut. Bu arada enstrümana sahip olmanın yanı sıra, enstrümanı muhafaza edebilmek de çok önemli. Baktığımızda nesilden nesle aktarılabilen bir miras olan enstrümanları güvence altına almak için, Türkiye`de ilk defa HDI Sigorta ile işbirliği yaparak sadece Zuhal Müzik müşterilerine özel enstrüman sigortası yarattık. Bundan böyle kırılma, çalınma, doğal afet gibi etkenlere karşı enstrümanınızı koruyabilirsiniz. İçiniz rahat olsun!
"ANNEM 50 YAŞINDA ÇELLO ÖĞRENDİ"
Peki, insan her yaşta müzik aleti çalmayı öğrenebilir mi?
Tabii ki, zira enstrüman çalmanın bir yaşı yoktur. Siz ona ne kadar ilgi gösterirseniz, enstrümanın da size dönüşü bir o kadar fazla olur. Benim için; sabır, emek ve istikrar bir enstrüman çalma yolunda 3 temel ilkedir. Bu soruya her zaman cesaretinden ve kendine inancından dolayı gurur duyduğum annem ile örneklendiririm. Kendisi 50 yaşında çello çalmaya başladı ve en şu an onun için büyük bir tutku haline geldi. Bilmeyenler için yaylı ailesi olan keman, çello ve kontrbas perdesiz yapısından ötürü çalması en zor enstrüman grupları arasında yer almaktadır. Ortalama 5 yaşında kas ve iskelet sistemi enstrüman çalmaya elverişli olacak şekilde gelişmektedir. Dolayısıyla bir enstrümana başlamak için 5 yaşını doldurmak daha iyi olacaktır. Okul öncesi yaş gruplarında öncelikle ritim duygusunu yaratmak üzere perküsyon eğitimi önermekteyiz. Zaten Alman ekolü olan Kindermusik kapsamında da bebek ve ebeveynlerin beraber katılım sağladığı programlar yer alıyor.
Müziği profesyonel yapan insanlar mı daha zor, hobi olarak yapan insanlar mı?
Bu sizin hayata nereden baktığınızla alakalı bir durum? Bana göre hayatta güzel ve değerli olan hiçbir şey kolay değildir. Fakat başarmak her zaman motivasyon ve tatmin olma duygusunu ortaya çıkarır. Şöyle bir soru sorarak, bunun cevabını size sorayım; sizin için profesyonel bir müzisyen olup, belki tek bir parça için günde 8 saatinizi prova ve egzersiz yaparak, mükemmeli yakalamak mı daha zor? Yoksa hobi olarak çalmaya başladığınız bir enstrüman ile günde 20-30 dakika emek harcayarak, istediğiniz bir parçayı çalmayı öğrenmek mi daha zor? Eğer siz bu işi hobi olarak yapıyorsanız, kimse sizden mükemmel olmanızı beklemez? Kendinizi kanıtlayacağınız tek kişi kendinizsiniz, bunu unutmayın?
"MÜZİK PRODÜKSİYONUNU ÖĞRENMEK İSTERİM"
Üç kuşaktır müzikle iç içe olan bir ailesiniz? Müzik, hayatınızın her anına eşlik ediyor mu? Mesela, sabahtan gece yatana kadar, fon müziği olarak neler çalıyor arka planda?
Her zaman söylerim, müzik cumhuriyetine doğmuş bir çocuk olarak, ses ve müziğe olan farkındalığım henüz ana rahmindeyken başladı. Zaten annemle babamın eğlendiği bir gecenin sabahında da dünyaya gelmişim. Dolayısıyla müzik benim için olmazsa olmaz! Daha küçücükken sevdiğim sanatçıların kasetlerini alırdım. Uyanır uyanmaz evdeki bluetooth hoparlörümden müzik yükselmeye başlar. Değişken bir ruh haline sahip olduğum için ruhuma o an ne iyi geliyorsa, o türde dinlemeyi tercih ediyorum. Bu sıralar en çok Bon Entendeur dinliyorum. Dinlemesi kolay, huzurlu ve optimist.
Siz hangi müzik aletini/aletlerini çalıyorsunuz?
Daha önce de belirttiğim gibi müziğin içine doğmuş bir çocuk olarak bütün enstrümanlar çocukluğumda oyuncağım olmuştu. Bu yüzden aileme minnettarım. Bugüne kadar birçok enstrümanı denedim; ama ana enstrümanım piyano. Onun dışında müzikal oyunculuğu da yaparak, bedenimi de enstrüman olarak kullandığım doğrudur. Ne yazık ki çocukluğumdan beri ısınamadığım tek enstrüman var; o da gitar?
Hangi müzik aletlerini çok iyi çalmak isterdiniz? Kimler idolünüz bu konuda?
Aslında teknoloji özürlü biri olarak müzik prodüksiyonu yapmayı öğrenmek isterdim. Fakat teknolojinin getirdiği ve aslında kolay olan bazı şeyler bile geleneksel yapıyla büyümüş biri olarak bana çok komplike ve korkutucu geliyor. Hatta en iyi çalabildiğim enstrüman olan piyanoyu bile bundan daha iyi çalabilmek isterdim. Daha iyi olmanın bir sınırı yok elbet. Fakat insan kendini ne kadar çok geliştirir ve donanımını artırırsa, o konudaki duruşu da o kadar sağlam oluyor.
"KARANTİNADA ONLINE MÜZİK EĞİTİMİ BAŞLADI"
Bu arada Zuhal Müzik, dünyanın en iyi 100 müzik mağazası arasına girdi. Nedir bu tam olarak ve ne hissettiniz bunu duyunca?
Zuhal Müzik, müzik ürünleri ve müzik perakendecilerinin küresel birliği olan National Association of Music Merchants (NAMM) tarafından Los Angeles`ta düzenlenen ve müzik sektörünün Oscar`ları olarak bilinen "Top 100 Dealer by NAMM" ödül töreni kapsamında müşteri hizmetleri, yenilikçilik, müzik savunuculuğu, mağaza tasarımı, pazarlama gibi etkenler göz önünde bulundurularak, dünyanın en iyi 100 müzik markası arasında seçildi. Yarışma tarihinde Türkiye`den sadece Zuhal`in yer almış olması ve Türkiye`yi temsil ediyor olmamız oldukça gurur verici. 1976 yılından bu yana dedemizden bize kadar uzanan marka serüvenimizde, Zuhal Müzik`i hayallerimizden de ötesine taşıyarak, sektöre yön vermeye ve Türkiye`ye yenilikler getirmenin mutluluğunu duyuyoruz.
Kurduğunuz bir akademi de var, gençlerin ve çocukların ilgisi nasıl müzik üretimine?
Zuhal Akademi kapsamında 2014 yılından bu yana, müziğin her dalında müzik enstrümanı eğitimi vermekle beraber, kayıt stüdyolarımızda birçok profesyonel ve amatör müzisyeni de stüdyolarımızda ağırlıyoruz. Bana göre yeni nesil çok şanslı? Çünkü ebeveynler müzik yapabilmenin çocuk gelişimindeki önemini fark edip, eski dönemlere göre çocuklarını bir enstrüman çalmaya daha istekli şekilde yönlendiriyor. 5 ila 65 yaş arasında değişen öğrenci popülasyonumuz var ve açıkçası talep oldukça fazla. Karantina sürecinde ise; önlem amaçlı akademiyi gelmek istemeyenler için çift kamera sistemi ile özel olarak geliştirdiğimiz daha gerçekçi bir online eğitim hizmeti de mevcut. İstanbul, Adana, Ankara, Antalya gibi 4 farklı şehirde 6 farklı lokasyonda hizmet veren Zuhal Akademi Bodrum`da da kapılarını açacağının haberini ilk defa buradan paylaşmak isterim.
Dijitalleşme müzik yapma biçimini nasıl değiştirdi?
Teknoloji ile müzik tüketimi radikal bir şekilde değişti. Dijital müzik platformları ile müziği ulaşmak kolaylaştı ve ucuzladı. Müzisyenler içinse yeni dinleyicilere ulaşmak dijital platformlar ve sosyal medya sayesinde hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bu kadar ulaşılabilirlik, müzikte tabii ki tüketimi de hızlandırdı. Gelişen teknoloji ve yazılım ile pahalı analog mikserlerle yapılan müzik kayıtları, bir evin odasında bir bilgisayar ve ses kartı ile yapılabilir hale getirdi. Koca koca stüdyolar, ev stüdyolarına dönüştü ve böylece müzik üretimi de hızlandı. Tüm bu gelişmeler müzik türünü bile değiştirdi ve daha hızlı üretilebilen hip-hop tekrar popüler oldu. Bir müzik aletinde ustalaşmak yıllar ve her gün saatlerce emek isterken, GarageBand gibi basit bir programla bile müzik aleti çalmayı bilmeden, müzik yapılabilir üretebilir hale geldi. Açıkçası dijital değişimin, yeni müzik türlerine ve yeni enstrümanlara pozitif katkı sağlayacağını düşünüyorum.
"OKAN BAYÜLGEN`IN BLUES SOLOLARI EFSANEDİR"
Çocukluğunuz müzik sektörünün içinde geçti? Kimler hafızanızda tatlı hatıralarla yer etti?
Hep şanslı bir çocukluğum oldu. O zamanlar benim için çok normal olan anıların ne kadar kıymetli olduğunu şimdi anlıyorum? Ne yazık ki aramızdan ayrılalı 4 yılı geçti, amcam gibi benimsediğim çok değerli Asım Can Gündüz ve babam Adnan Sungurlu ile 90`ların sonunda The Rolling Stones konserine gitmiştik. Hayatımın ilk konserini Asım Amca`nın omuzlarında dinlemiştim, iyi ki de öyle olmuş! Bir de gittiğimiz tatillerde Barış Manço`nun anlattığı masalları hatırlıyorum, o kadar huzur verici bir enerjisi vardı ki, keşke şimdi de kafamı omzuna yaslayabildiğim tatil akşamları olsa?
Bize bir ünlü hakkında hiç bilmediğimiz bir şey söyler misiniz? Mesela şu müzik aletini müthiş çalardı gibi?
Mesela Okan Bayülgen`in çok geniş yelpazeye sahip bir gitar koleksiyoneri olduğunu biliyor muydunuz? Kendisi gitarı eline alınca diyardan diyara gider, efsane Blues soloları vardır.
Kaynak: Hürriyet