İngiltere`de Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 100 bini geçmesi İngiltere gazetelerinin manşetlerinde.
Gazetelerin çoğunun manşet altında da, Başbakan Boris Johnson`ın can kaybını açıkladığı ve `üzgün` olduğunu söylediği basın toplantısında başını öne eğdiği fotoğraf var.
Başbakan Boris Johnson, yaşanan can kayıplarıyla ilgili Salı günkü konuşmasında `hükümetin atılan adımların sorumluluğunu üstlendiğini` belirtip "Gerçekten yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Kaybedilen her can için çok ama çok üzgünüm" dedi.
Hükümetin günlük açıkladığı verilere göre ise, 7 Mart 2020 ile 15 Ocak 2021 arasında Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bin 162 oldu. İngiltere`de son 28 gün içerisinde en az bir koronavirüs testi pozitif çıkan kişileri bu gruba dahil ediyor.
İngiltere`de yine 7 Mart 2020 ile 15 Ocak 2021 arasında, geçen yılların ortalamasına kıyasla tespit edilen ek ölüm sayısı da 99 bin 211.
Guardian gazetesi Johnson`ın konuşmasında can kaybının neden bu kadar yüksek olduğuna ilişkin nedenlerden bahsetmekten kaçındığını yazdı.
İngiltere, can kaybında 100 bin sınırını geçen ilk Avrupa ülkesi, dünyada da beşinci ülke oldu.
Guardian, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının yüksek olmasına ilişkin gerekçeleri de şöyle sıraladı: Halk sağlığının genel olarak çok iyi olmaması, bakımevlerinde malzeme eksikliği, hükümetin sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili tutarsız ve geç alınan kararlar, virüsün yeni türünün ortaya çıkması, test ve takip sisteminin yeterince iyi işlememesi.
Gazetenin yazarı John Crace, köşesinde de bu konuyu işledi. "Aylarca suçlamalardan kaçınmaya çalışan başbakan için saklanacak yer kalmadı" başlıklı yazıda şu ifadeler var:
"İngiltere`de toplan can kaybının 100 bini aştığı gün Boris Johnson`ın basın toplantısında saklanacak yeri yoktu. Normalde tuhaf şakalar yapmaya çalışıp iyimserlik işaretleri arardı ama bu sefer kitabına uygun davrandı. En azından birkaç dakikalığına, başarısızlıklarının büyüklüğü sonunda gerçekten canını sıktı. Narsist şarlatan geçici de açığa çıktı.
"Johnson`a defalarca neyin yanlış gittiği soruldu. Hükümetin pandemiyi nasıl bu kadar kötü yönetebildiği soruldu. Sefilce `Tüm sorumluluğu üstleniyorum. Elimizden geleni yaptık` dedi.
"Gerçekten mi? 20 bin can kaybının iyi bir sonuç olabileceğini söyleyen başbakan kimdi? Krizin önce yazın sonra da Noel`de sona ereceği sözünü veren kimdi? Test ve takip kaosunda yönetimde kim vardı? Öfkeli milletvekilleriyle yüzleşemediği veya sevilmeye duyduğu hasreti göz ardı edemediği için bilimsel verileri defalarca görmezden gelen kimdi? Kimin sokağa çıkma yasaklarını erteleme kararları on binlerce kişinin ölümüne neden oldu?"
Daily Telegraph gazetesi de Johnson`ın sözlerini ana sayfa manşetine taşıdı.
Gazetenin "İngiltere için üzücü bir dönüm noktası" başlıklı başyazısının bir kısmı şöyle:
"Boris Johnson`ın can kaybının 100 bini geçtiği duyurusu, hükümetin pandemi yönetiminde dibe vurduğu an oldu. Farklı uluslararası hesaplamaların, net ölüm oranlarının kıyasını da zorlaştırdığı doğru, nüfus yoğunluğu da öyle, ama ülkenin dünya genelinde salgının en kötüsünü yaşadığı gerçeğinden de kaçış yok.
"Neden böyle olduğuyla ilgili yıllar boyunca öfkeli yorumlar, argümanlar yapılacak. Ülkedeki yaşlı nüfus benzer büyüklükteki ülkelerden daha fazla değil ama son 20 yılda yaşlı nüfusu büyük oranda arttı. İnsanlar daha uzun yaşadıkça, koronavirüse karşı daha kırılgan olan koşullar geliştirebiliyorlar. İngiltere`de diğer ülkelere kıyasla daha fazla hastalıklı olma hali olduğu görülüyor, bunun bazıları obezite ve zayıf beslenmeyle bağlantılı."
Başyazıda, bakımevlerinin daha erken karantinaya alınmaması da gerekçelerden biri olarak gösteriliyor. Yazıda hükümetin aşılama sürecini hızlı idare etmesi de övülüyor ve en kısa sürede normale dönülebilmesi için aşı programının sekteye uğramaması beklentisi olduğu belirtiliyor.
Times gazetesinin manşet haberinde, İngiltere`nin can kaybında 100 bini geçen ilk Avrupa ülkesi ve dünyada da beşinci olmasına vurgu yapılıyor. Sağlık yetkililerinin de bu durumu `trajedi` olarak andığı belirtiliyor.
Gazeteye konuşan İngiliz Ulusal Sağlık Hizmetleri NHS Providers Başkanı Chris Hopson şunları söyledi:
"Covid-19 nedeniyle can kaybının 100 bini aşması bir trajedi. Bu korkunç bir dönüm noktası. Her bir ölümün ardında keder ve kahır olacak. Covid-19`un uzun vadedeki etkileri nedeniyle, gerçek boyutlarını da uzun bir süre bilemeyeceğiz.
"Virüsün sağlık konusundaki eşitsizlikleri de artırmış olması kaygı verici. Siyah, Asyalı ve azınlık toplumları orantısız şekilde etkiledi. Maalesef virüsün çok daha fazla hayatı yok etme potansiyeli var. Bu nedenle tedbirli olmaya devam etmeliyiz ve her ne kadar sıkıntılı olursa olsun sosyal teması kısıtlayan kuralları dikkatle uygulamalıyız."
Financial Times gazetesi de ilgili haberinde, birçok kişinin Boris Johnson`ın geçen bahar aylarında ve sonbaharda sokağa çıkma kısıtlamalarını yürürlüğe koyma konusunda hızlı davranmaması can kaybının artmasına neden olduğunu düşündüğünü yazıyor.
Gazete, pandemi yönetimindeki eksikliklere rağmen Johnson`ın başbakanlık koltuğundan ayrılmasının yüksek bir ihtimal olmadığını şu satırlarla aktarıyor:
"Johnson`a yönelik destek geçen yıl düşmüş olsa da, muhalifleri bile Covid-19 yönetimiyle ilgili yapılan hataların başbakanlığına mal olacağını düşünmüyor.
"Muhafazakar Parti`nin önde gelen bir milletvekili, başbakanın şimdi bir `kaçış hikayesi` olduğunu ve aşı programının başarılı olmaya devam etmesi durumunda halkın önceki hatalarını affedebileceğini söyledi.
"İşçi Partisi`nden üst düzey bir milletvekili de `Seçmenler Johnson`ın zor bir meseleyle karşı karşıya kaldığını hissediyor. İngiliz zihinlerinde olumlu düşünmek vardır. İnsanlar, `Sen daha iyisini mi yapardın?` diye sorar` dedi."